Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Aralık 2016

İhtilaflı davalarda hakeme gidilebilir

Hani bin Yezid, kabilesinin gönderdiği bir heyet içinde, Peygamber Efendimize gelerek iman etmişti.

Hani'ye arkadaşlarının Ebu'l-Hakem künyesi ile hitap ettiklerini işitince, Allah Resu00fblü, ona şu soruyu sormuştu:

Hakem, Allah'tır (Allah'ın isimlerindendir). Netice itibarıyla, hüküm sahibi de O'dur. O halde, sen kendine Ebu'l-Hakem künyesini neden taktın?

Hani, cevabında, şunları söyledi:

u2013 Hayır ya Resu00fblallah! Bu künyeyi ben kendim edinmedim.

Ancak, benim halkım, bir meselede ayrılığa düştüklerinde, hep bana gelirlerdi.

Ben de onlar arasında hüküm verirdim.

Her iki taraf da verdiğim bu hükme razı olurdu. Bu yüzden bana Ebu00fb'l-Hakem künyesini, onlar taktılar.

Peygamberimiz, bu açıklama üzerine:

u2013 Bu (anlattığın davranış ve yerine getirdiğin adalet) ne kadar güzel. Tebrike şayan. Ancak sana verilen künye, hoş değil... buyurdu.

Daha sonra Hani'ye sordu.

u2013 Kaç çocuğun var? Hani:

u2013 Şurayh, Abdullah ve Müslim adında 3 çocuğum var, dedi.

Peygamberimiz:

u2013 Bunların en büyüğü hangisidir? diye sordu. Hani:

u2013 Şurayh, dedi. Allah Resu00fblü:

u2013 Öyleyse, sen Ebu Şurayh'sın. Künyen, bundan sonra Ebu'l-hakem değil, Ebu Şurayh'tır... buyurdu.

Ve sonra da Hani'ye ve oğullarına duada bulundu.

Hani memleketine dönmek için hazırlandığı sırada, Peygamber Efendimize gelip şöyle dedi:

u2013 Ya Resu00fblallah! Hangi amelin beni cennete girdireceğini bildirir misin?

Peygamberimiz cevaben:

u2013 Güzel sözlü (tatlı dilli) olmaya, muhtaçlara bolca yemek yedirmeye devam et... Cennete girersin... buyurdu. (Ebu Davud; Nesai)

İki grubun veya iki kimsenin arasındaki ihtilaflı davayı çözmek ve bir neticeye bağlamak için tarafların seçtiği kimseye hakem denir. Hakeme başvurma olayının İslam hukukunda geçerli olduğuna, bu hadis-i şerif delildir.

Zira Ebu Şurayh'ın hakemliğini, Allah Resu00fblü güzel bularak tebrik etmiştir.

Diğer taraftan bu olay, Peygamberimizin bir yanlışı düzeltirken nasıl yapıcı bir metod izlediğine de güzel bir örnek teşkil etmektedir.

Abdullah bin Ebi Evfa'dan:

"Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin. (Acı ve ıstırap yerine) Allahtan afiyet (ve barış) dileyin. Ama, düşmanla karşılaşmak zorunda kaldığınızda da, (savaşın tüm olumsuzluklarına karşı) direnip sabredin."

(Buhari / Cihad 112; Müslim / Cihad 19; Ebu Davud / Cihad 89)

* * *

Düşmanla savaşın acılarını ve ıstıraplarını çekmeye istekli olmak; temenni edilecek bir durum değildir. Allahtan hep afiyet, barış, asayiş, huzur dilemek gerekmektedir. Ancak, savaşmak zorunda kalındığında da, sabırdan ve dirençli olmaktan başka bir yol yoktur. Bu hadis, İslam'ın savaş dini olduğu iddialarına güzel bir cevaptır. İslam'da milletlerarası ilişkilerde temel kural barıştır. Diyalogdur. Savaş ve cihad, bir savunma tedbiridir.