Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2435.79
BIST 100
10013.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Ağustos 2023

İki büyük tehliye

Bu ülkenin üzerinde kara bulutların dolaşması asla tesadüf değildir. Allah adili mutlaktır, hiç kimseye zulmetmez.

Baştan aşağıya vahşet kokan batının batıl kanunları bu milletin başına zorla geçirildi. Bunu anladık ki, geçmişte ne bir muhalefet ne de karşı koyacak bir güç vardı.

Peki ya şimdi? İstanbul sözleşmesi Meclisten şimşek hızıyla geçti, hiç bir parti, hatta bir tek milletvekili dahi muhalefet etmedi. Altı yüz milletvekilinin tamamı bu kanuna onay verdi.

İstanbul sözleşmesinin sonuçlarının bir facia olduğu anlaşıldı ve her ne kadar bu sözleşme yürürlükten kaldırıldı ise de o kanunun geride bıraktığı tüm uygulamalar halen devam ediyor.

Evet 6284 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle bir çok insanın boşanma ve mal bölüşümü sebebiyle iktisadı hayatı alt üst oldu ve erkekleri adeta kadınların kölesi haline getirdi.

Sonrası malum, birçok aile darmadağın ve belki yüz binlerce erkek evine gidemez oldu. Evine metresini alan kadınlar boy gösterdi. Bazı kızlar babalarının gözü önünde evlerine sevgililerini getirdiler. İhanetler olunca cinayetler peş peşe geldi. Boşanmalar sebebiyle ortada kalan o körpecik yavrular ya annesiz veya babasız kaldılar. Aynı zamanda anne ve babalar arasındaki çekişmelerin çocukları ne hale getirdiğini ancak Allah bilir. Boşanmalar sebebiyle için mahkemeler davaların çokluğu sebebiyle bir yıl sonraya gün vermeye başladı. Her şey çığırından çıktı. Mutluluk yuvası olan aile hayatı zehirlendi. Bir tek kanunun yürürlüğe girmesi hiç yaşamadığımız felaketlerin meydana gelmesine sebebiyet verdi.

Evet 6284 sayılı kanun yürürlükte olduğu müddetçe bu facialar hep yaşanacaktır. Bu kanunun vakit kaybetmeden ve başka aileler perişan olmadan bir an evvel yürürlükten kaldırılması farzı ayndır.

İslam’ın o muhteşem aile nizamını rafa kaldırmakla aile hayatını zehirledik ve mutluluğu unuttuk.

Bir de işin ekonomik boyutuna kısaca bir göz atalım. İslam’ın bir emri olan "haramda şifa yoktur" emrini bir kenara bırakıp faiz sistemiyle ekonomik hayatı kurtarmaya çalıştık.

Bakınız faiz düşürüldü, döviz yükseldi, faiz yükseldi döviz yine yükseldi, borsa yükseldi, döviz durmadı yine yükseldi. İhracat arttı döviz yükselmeye devam etti. Çünkü güle oynaya davet ettiğimiz o yabancı bankalar birer hançer gibi ekonomik hayatımıza çoktan saplanmıştı.

Aslında bir müstemlekeden farksız hale gelen bu sistem içerisinde yatırım yapanlar perişan oldu, sermayeleri dövizin, faizin ve maliyetin artmasıyla küçüldü ve birçokları iflas ederek perişan oldu. Ancak para ile para kazananlar hiç bir risk almadan kazandıkça kazandı. Bankalar daha büyük servetler elde ettiler.

Saymakla bitmeyen olumsuzluklar ve bir çok alanda adaletin adeta rayından çıkması da ortalığı kasıp kavurdu..

Hakkı hakka teslim etmek gerek. Silah sanayinde elde edilen büyük gelişmeler ülkenin dünyadaki gücünü arttırdı. Karadeniz’ de doğal gaz bulundu. Çok güzel yollar, tüneller, köprüler ve havaalanları yapıldı, Ayasofya açıldı, başörtüsü meselesi gündemden düştü. İstanbul Taksim Meydanı’nda bir caminin yapılması kolay olmadı. Bunlar gibi bir çok olumlu gelişmeleri elbette inkar edemeyiz.

Yukarıda arz ettiğim olumsuzluklar düzelmediği müddetçe bu toplum asla huzura kavuşamaz ve Allah'ın rahmeti de tecelli etmez. Çünkü hak ile batıl iç içe girmiş ve her ikisi de aynı dükkânda birlikte satılıyor.

Peki ya çözüm; siyasilerin bir an evvel olumsuzlukların üzerine cesaretle gitmeleridir. Faizi kaldırıp dövizi kontrol etmek gerekir. Biz kendimizi düzeltmedikçe Allah bizi düzeltir mi hiç? Haydi kalın sağlıcakla