Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2374.11
BIST 100
10195.33
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Mart 2020

İkinci En Büyük Toplumsal Zafiyet: Aklın Zayıflaması

Birinci en büyük toplumsal zafiyet, hastalık, nefstir. Eğer bir toplumda yeterince bireysel ve toplumsal nefs terbiyesi yoksa (yapılmamışsa, öyle yetiştirilmemişse) her türlü felaket hazırda beklemektedir. Sadece küçük bir kıvılcımı, bir fırsatı bekler. Bulduğu andan itibaren felaketler zincirini başlatır.

Bu satırları yazarken hemen aklımıza geldi. Amerika Birleşik Devletleri’nde bir bölgede elektrik kesintisi olmuş, bunu fırsat bilen binlerce insan, marketlerin camını çerçevesini indirmiş, ne var ne yok talan etmişti.

Hırsızlığı yapan da Amerikalı, haber yapan da Amerikalı, soyulan da Amerikalı. Demek ki bütün ahlakları elektrik anahtarlarında. Elektrik varken her türlü kamera, polis, önleyici var. Bundan dolayı da ahlakları var. Elektrik kesilince, birden ahlakları da kesiliveriyor.

Yarın öbür gün devletin koruyucu, kollayıcı gücü zayıflarsa ne olacak?

Cevabı gayet kolay. Her şey bitip tükenene kadar yağma, hırsızlık devam edecek.

Ahlaksız olanlar sadece Amerikalılar mı?

Kesinlikle hayır. Bu türden medeniyet üreten her ülke insanı, potansiyel hırsız. Yeter ki fırsatını bulsun.

Gelelim akıl zafiyeti konusuna. Bir insanın, kırık çıkık nedeniyle kolunu, bacağını belli bir zaman alçıya alıyorlar. Alçıdan çıkan kol bacak incelmiş. Kaslar erimiş. Sil baştan kas çalışmaları başlatılıyor. Ta ki kol bacak eski haline dönsün.

Doğduğu andan itibaren aklını hiç zorlamayan insan, 30-40 yaşına geldiğinde nasıl bir akıl bedenine sahip olur düşünebiliyor musunuz?

Zekâ, yetenekler, bilgi, beden, … bütün bunlar aklın (akıl yoksa nefsin) köleleridir. Akıl bütün bu kıymetlerimizi, kendi iradesi doğrultusunda kullanır.

Eğer sizde o akıl yoksa bir başka akıl bal gibi sizin bilginizi, yeteneklerinizi, emeklerinizi kullanır. Sonra bir hesap yapar, dönüp bakarsınız. Bir avuç insan bütün dünya gelirini alıyor, gasp ediyor, arta kalan döküntüleri ile de koca dünya kendini ve ailesini doyurmaya çalışıyor.

Bunda hayret edilecek bir durum yok ki! Siz aklınızı başkalarına bırakmışsınız. Müsaade edin de aklın nimetlerini bir başkası yesin.

Akıl dışında insana ait her ne varsa köle konumundadır tezimizi bir daha düşünün. Muhasebeyi bir kere daha kurun. Haklı olduğumuzu göreceksiniz.

Unutmayın, akıl yoksa birlik de yoktur.

Büyük Zafiyet

Bir günde yüzlerce farklı fiil ve hal, aklı zorlamadan birçok şeyin başarılabilmesi, alışveriş başta olmak üzere insanların özel olarak tasarlanmış bilgi örgüleriyle yönlendirilmesi en büyük toplumsal zafiyeti oluşturdu. Aklımız bine bölündü. Aklımızı kullanamaz hale geldik. Daha doğrusu, aklımızı başka iradelere teslim ettik.

Örneğin peynirin zararları konusunda üst üste yapılan birkaç sistemli çalışma ve bunun yine sistemli bir şekilde halka aktarılması, peynir satışlarını durma noktasına getirebiliyor. Tam tersi bir çalışma da talep patlamasına yol açabiliyor.

Bir toplumun bu kadar kolay bir biçimde, bir oraya bir buraya savrulması olası bir siyasi, dini, kültürel, … saldırıda, saldıranların oldukça yüksek bir başarı kaydedebileceklerinin garantisi gibi duruyor. İşte akıl zafiyetinin en korkunç etkisi budur.

İnsanlarımız, çocukluktan başlayarak en uygun yöntemlerle akıl ve doğru bilgi konusunda eğitilmeli şu temel prensip bu tür hadiselerde öğrenme kaidesi yapılmalıdır: “Zor dönemlerde, izlerin karıştığı sahalarda, fasıkların cirit attığı vakitlerde hiçbir şeye inanmakta ve inanmamakta acele etmeyesin. Daima Allah’ın emrine girmiş aklınla ölçüp, tartasın. Ancak nihayetinde bir karar alıp iş tutasın.”

Dünyayı çekip çevirenler, kimin cebine ne kadar gireceğini belirleyenler ve aklı bir tahakküm, bir baskı silahına döndürenlerin en büyük gücü, birliği dağıtmak konusundaki profesyonelce tuzaklarıdır. Bu tuzaklar; oldukça karmaşık, sistemli böl-parçala-yönet taktikleridir. Bu tuzağa düşmeyen siyasetçi pek azdır.

En kolay yöntem ve en etkili yöntemleri de siyasetçileri, iktidarı ile muhalefeti ile birbirine düşürmek, ülke insanının zafiyet noktalarını, en zayıf iktisadi, siyasi, ırki, itikadi yönleriyle çok ince taktiklerle işleyip parçalamaktır. Hakkınız gasp ediliyor, demokrasi zarar görüyor, iktidar zalimleşiyor, ülkeyi satıyor, … en fazla başvurulan parçalayıcı yöntemlerdir.

Birlikleri parçalamak zihinlerde ve gönüllerde planlanır ve uygulanır. Bir siyasetçinin görevi, ister iktidarda olsun ister muhalefette olsun mutlaka ortak değerler, ortak hedefler, ortak gelecek konusunda ülkesinin birliğini güçlendirmesidir.