Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2413.25
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Ağustos 2014

İKİNCİ KURULUŞ: BİR GAYR-İ RESMİ SEÇİM YORUMU

Cumhurbaşkanlığı seçiminin neticesi kuşkusuz hem siyasi partiler hem de siyaset ile ilgilenenler açısından üzerine düşünmeyi, değerlendirmelerde bulunmayı hak ediyor. Siyasetin profesyonellerine bu değerlendirmelerinde kolaylıklar diliyorum. Ancak benim gibi sıradan bir vatandaşın gözünde seçimin 'sembolik' anlamı belki de siyasi anlamının ötesindeydi.

10 Ağustos günü oy kullanacağım sandığın bulunduğu okula doğru giderken hem zihnimden hem de aklımdan aynı anda geçen, bu seçimin sembolik anlamı oldu. Cumhuriyet tarihinde bir ilke tanıklık etmek ve bizzat oy kullanarak bu tanıklığı faillik mertebesine yükseltmek, benim için seçimin neticesinin ötesinde bir anlama sahipti.

Temsili demokrasinin şu vakte kadar Türkiye sath-ı mahalinde başına gelenler 'pişmiş tavuğun' başına gelmedi. Kurumlaşmış bir Cumhuriyetimiz vardı; ancak demokrasi en basit şekilsel görüntüsünün bile uzağında, yara bere içindeydi. Seçim öncesinde hepimiz televizyon ekranlarında, bu seçimler vesilesiyle hazırlanan ve kuruluştan günümüze Cumhurbaşkanlığı seçimlerini konu alan belgeselleri izledik. Yakın tarihimiz ve bilhassa siyasi tarihimizin bu boğucu ve sıkıcı niteliğini tekrar hatırladık.

Yakın tarihimize yaptığımız yolculuk, aşinası olduğumuz kabaca şöyle bir formülü yansıtıyordu:

Darbeler, muhtıralar, askerler ve arkaik sisteme eklemlenmiş sivil siyasetin aktörleri u2013 Cumhur = Türkiye demokrasisi.

10 Ağustos 2014 Pazar günü bu formülün tabutuna, sandığa atılan her oy bir çivi çaktı. Sonuçta Başbakan Erdoğan girdiği bu seçimden de başarı ile çıkarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı oldu.

Seçimler, demokrasilerde halkın özneleşme imkanına sahip olduğu müstesna zamanlar.Onun için kazasız belasız bu seçimin nihayete ermiş olması başlı başına kıymetli. Temsil mekanizmasının 3. şahıslar, gruplar, bürokratik yapılar eliyle bir müdahale ya da manipülasyona maruz kalmaksızın gerçekleşmesi; demokrasinin çıtasının yükselmesi, yönetimin esaslı bir biçimde konu edilmesi bakımından da elzem. Biz maalesef bu güne kadar çevrenin merkeze yürüyüşünü durdurmak üzerine inşa edilen sistemin bariyerlerini ve tüm bir 'tamponlama' girişimlerini boşa çıkarmak üzerine kendisini konumlandıran siyasi aktörlerin mücadelesini konu etmek zorunda kaldık. Gelişmiş demokrasilerde 'temsili demokrasinin' bile yetersizlikleri tartışılıp 'doğrudan demokrasinin' imkanları konuşulurken; biz temsili demokrasinin zaferini henüz görebildik.

İşte bu sebeple 1923 ile bidayetine tanık olunan Cumhuriyet, 2014 itibariyle ikinci bir safha, ikinci bir kuruluş imkanına sahip olmuştur. Yeni bir başlangıcın eşiğindeyiz. Bu noktada sistemin niteliğine ve yönetim mekanizmasının tam demokratik ihyasına ilişkin bir istikametin tayin edilmesi hepimizin sorumluluğunda.

Seçimler, demokrasilerde halkın özneleşme imkanına sahip olduğu müstesna zamanlar, demiştim.Halkın 'özneleşmesi' sürecinin temsili demokrasinin çeperinde tamama ermesi, olanaksızdır. Dolayısıyla seçimler yoluyla zaman zaman gerçekleşecek olanı yeterli görmeyip doğrudan ve tam zamanlı demokrasi talebini yükseltmenin vakti gelmiştir. Şahsen benim zihnimdeki 'Yeni Türkiye' muhayyilesi ancak bu istikamette ete kemiğe bürünmesi mümkün olabilecek bir ufuktur. Ve gerçek anlamıyla bir ikinci kuruluş ancak böyle bir ufukla mukayyettir.

Unutmayalım, biz halkız!

[email protected]

@_aydinali