Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


İKTİDARIN İLK ADIMI

Bu yazı yazıldığı sırada seçim işlemleri hala devam ediyordu. Dolayısıyla en erken seçim analizini inşaallah bu köşede yarın okuyacaksınız. Seçimlerin kazandığı olağanüstü anlam, açıkçası benim için de bu seçimleri olabildiğince heyecanlı hale getirdi. Seçimlerin olağanüstü anlamının algı ve gerçekliğe dair iki farklı boyutu üzerinde taşıdığını belirtmeliyiz. AK Parti ve karşıt muhalefet blok arasında geçen kıran kırana seçim mücadelesi, evet algı yönetimleriyle sürüdürülmeye çalışılmıştır. Fakat bu durum, Türkiye'nin Osmanlı'dan bu yana devam eden yörünge sorununu işaretlemesi açısından siyasal ve sosyolojik bir gerçekliğe tekabül etmektedir. Dolayısıyla tamamen bir algı yönetiminden bahsedemeyiz.

Hiç şüphesiz seçimler daha bitmedi. Türkiye'yi Cumhurbaşkanlığı seçimleri bekliyor ve muhtemelen genel seçimler de buna eklenecek. Hatta genel seçimlerin de bu yıl olması, aslında Türkiye'de gerilimin düşmesi açısından önem taşıyor ve ben seçimlerin erken yapılması taraftarıyım. Çünkü öncelikle Türkiye'de kutuplaşmanın ve gerilimin dozunun düşmesi gerekiyor. Bu gerilimin uzun süre devam etmesi, Türkiye'de gündelik sosyal, siyasal, ekonomik hayatı olumsuz olarak etkilemeye devam edecektir.

Bu bağlamda iktidarın ilk adımı, Türkiye'nin son bir yıldır yaşadığı gerilimi aşacak yeni adımlar atmasıdır. İktidar bunu, açıkçası karşısındaki blok muhalefet ve onların söylemlerinden bağımsız olarak yapmalıdır. Bir başka deyişle, tüm yaşam alanlarına mütecaviz aşırı siyasallığın sosyoloji üzerine temellükünün sona erdirilmesi önemli bir adım olacaktır. Seçim süreci, bu bloklaşma ve siyasalın, sosyali susturduğu ve bastırdığı bir manzarayı karşımıza çıkardı. Tam da kurumsal muhalafetin toplumsal muhalefeti takip etmeye başladığı, toplumsal muhalefetin kurumsal muhalefetin içine sığdırılamadığı böyle bir zamanda, farklı ajitasyonların olması beklenebilir. Ama iktidar tavırlarını, reaksiyoner değil, kendisini ifade etmeye yönelik bir pozisyonda belirlemelidir.

AK Parti, toplumun farklı katmanlarının taleplerini siyaset düzlemine yükseltmek ve burada bunlara çözüm aramak gibi bir pozisyonla Türkiye'nin seçimi haline gelmişti. Bu, daha önce sürekli bu farklı talepleri yeniden dizayn etmek, tanımlamak ve devletin tanımladığı ortodoksi içinde dönüştürmek şeklindeki siyasetinden farklılaştığı için toplumda karşılık bulmuştu. Şimdi, gençler, Aleviler, Sünniler, Türkler, Kürtler, kadınlar vb. tüm toplumsal katmanlar, kategoriler ve farklılıkların yeniden taleplerinin dinlenmesi gerekiyor. Bu bağlamda Ak Parti'nin daha önce yapmaya çalıştığı açılımlar önemli idi. Bu kesimler, devletin müşfik elleriyle karşılaşmak ve görülmek istiyorlar. Kırılan onurlarının tamir edilmesini, adam yerine konmayı arzu ediyorlar.

Bundan dolayı Türkiye, Obama karşısında bacak bacak üzerine atan, Davos'ta Şimon Peres'e rest çekerek ortamı terk eden Tayyip Erdoğan'ı çok sevdi. Bu tavırların gerçek ağırlıklarını hesap etmek başka bir şey. Ama yüzyıldan fazla süren İslam dünyasına yönelik onur kırmaların, haysiyet çiğnemelerin, aşağılamaların bir telafisi olarak koca bir alemin ve ezilmişlerin kendisini iyi hisstmesini sağlamıştır. Bunu önemsiz saymayın. Çok önemlidir.

Dostoyevski'nin Karamozof Kardeşler isimli eserinde bir enstantane geçer. Kardeşlerden bir tanesi, çocuğunun önünde bir yüzbaşıyı döver. Çocuk zaten sürekli hastadır. Babasının bu halini görünce hastalığı iyice artar. Özellikle babasının bu durumu çocukta bir eziklik hali oluşturmuş ve onurunu kırmıştır. Karamozof kardeş, çocuğu ziyaretinde bunun farkına varır. Yüzbaşıya bir gün çocuğunun önünde kendine tokat atıp dövmesini söyler. Böylece çocuğun onuru tamir ve babasının ezilmişliği telafi edilecektir.

Şimdi AK Parti'ye düşen en önemli görev; artık kutuplaşmayı bitirecek yeni söylemler geliştirmek, gerilimin dozunu düşürmek ve en önemlisi toplumun çok farklı kesimlerini dinlemeye ve onların taleplerini siyaset katına yükseltmeye çalışmak olmalıdır.

Öte yandan, kurumsal muhalefetin blok tavrı, sosyoloji üzerine dayanan sahici siyasetler karşısında ancak çözünürler. AK Parti, geleceğe sağlıkla yol almaya çalışmak istiyorsa, bu daha etkili bir yöntemdir. Çünkü her şeye rağmen mevcut siyasal konjonktür içerisinde sosyolojisi en güçlü ve kapsamlı parti AK Parti'dir. Siyasal güç hiç şüphesiz önemlidir. Ama siyasal gücü ön plana çıkararak sosyolojiyi bastıran süreci devam ettirirse, eski Türkiye siyasetinin yeniden hortlatır ve o da diğerleri gibi Türkiye siyasi hayatından kısa sürede tasfiye olur.