Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2438.76
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Eylül 2023

​İlk İslami dergimiz: Sırâtımüstakim-Sebîlürreşâd

Sırâtımüstakim-Sebilürreşâd, bizim ilk İslami dergimizdir. Mehmed Âkif’in başyazarı olduğu derginin kurucusu ve yaşatıcısı Eşref Edib.

Bir mecmua kurmanın, bir dergi çıkarmanın ne kadar zor olduğu bilinir. Ama önemli olan bu yayın organını, uzun yıllar istikrarlı bir şekilde ve bir ‘mektep dergi’ hâlinde devam ettirmektir. İftiharla hatırladığımız İslami hassasiyete sahip ilk mecmuamız, Sırâtımüstakim olarak yayınına başladı, Sebîrürreşad olarak neşriyatını sürdürdü. Sırâtımüstakim-Sebîlürreşâd, devrinin bir ilim, fikir, iman ve aksiyon dergisi olup İslami anlayışı benimsemiş yayıncıların da miladı, ilk göz ağrısıdır.

Türkiye’de son yıllarda yapılan en güzel hizmetlerden birisi de geçmişte yayımlanıp iz bırakmış, ‘okul dergi’ olmuş bazı yayınların tıpkıbasımının yapılması. Türk Yurdu, Hareket, Serdengeçti ve Oku mecmuaları günümüz okuyucularına kazandırılan fikir ve sanat dergilerimiz. Bağcılar Belediyesi ise en zahmetli ve kıymetli bir hayırlı hizmete imza attı. Sırâtımüstakim-Sebîlürreşâd’ın bütün sayılarını başlangıçtan itibaren irfanımıza kazandırdı. Külliyatın 1908-1925 yılları arasında neşredilen sayılarının basımı gerçekleşti. “Meşrûtiyet’ten Cumhuriyet’e Yakın Tarihimizin Belgesi” üstbaşlığıyla kütüphanelerdeki yerini alan bu muazzam hizmete emeği geçenlere şükran borçluyuz. Mehmed Âkif merkezli faaliyetlerin emektarı kıymetli ilim ve fikir adamı M. Ertuğrul Düzdağ’ın ‘Proje Yürütücüsü’ olduğu çalışmayı inceledim. Editörlüğünü Mustafa İsmet Uzun, Yayın Koordinatörlüğü’nü Kenan Gültürk’ün üstlendiği külliyatın neşrinde emeği geçen diğer isimler: İskender Türe, Metin Mergen, Fuat Recep, Osman Uslu, Nevzat Sağlam, Sabri Atay ve Cafer Yücel.

TOPLUMA YÖN VEREN DERGİ

Birinci cildinin ikinci baskısı 2013 yılında yapılmış ve ‘Takdim’ yazısını, o dönemde Bağcılar Belediye Başkanı olan Lokman Çağırıcı kaleme almış. Şu satırlar çalışmanın mahiyetine ışık tutuyor: “Sırâtımüstakim dergisi, bir döneme ışık tutan, yayımlandığı dönemde topluma yön veren önemli bir yayın organıdır. Eşref Edib Fergan, Ebululâ Mardin tarafından 1908 yılında çıkarılmaya başlanan dergide İstiklal Marşı Şairimiz Mehmed Âkif Ersoy önemli görevler almıştır. Sırâtımüstakim ismiyle yayın hayatına başlayan dergi, 182 sayı bu isimle çıkmış daha sonra ise Sebîlürreşâd adıyla yayın hayatına devam etmiştir. Mehmed Âkif Ersoy’un başyazarı olduğu derginin, özellikle Kurtuluş Savaşı dönemlerinde, çok büyük görevler üstlendiğini biliyoruz. Âkif’in Balıkesir Zağanos Paşa ve Kastamonu Nasrullah camileri başta olmak üzere farklı yerlerde, halkı Kurtuluş Savaşı’na destek vermeye çağırdığı vaazlarının; Sebîlürreşâd dergisinde yayımlayarak, Mehmetçiğin savaştığı cepheler başta olmak üzere ülkenin dört bir yanına ulaştırıldığını görüyoruz. Sebîlürreşâd dergisi, özellikle bu yönüyle Anadolu insanının manevi motivasyonunu artırmış, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına olan inancını perçinlemiştir.”

İstiklal Marşı’nın Bülbülü Mehmed Âkif Ersoy kitabını hazırladığımda bu gayreti görmüştüm. Âkif, Eşref Edib’le birlikte davet edildiği Ankara’ya gidiyor ve Anadolu’da yakılan Millî Mücadele Hareketi’ne Sebîlürreşâd mecmuasıyla destek oluyor. Ki o zaman derginin Anadolu’da büyük bir etki gücü vardır. Âkif sadece bununla yetinmez, camilerde vaazlar vererek, halka hürriyet ve istiklalin ehemmiyetini anlatıyor. Millî Mücadele’ye destek verilmesini teşvik ediyor. 1908-1925 yılları arasında Osmanlı Türkçesi ile neşredilen Sebîlürreşâd, medeniyet merkezli bir yayın olarak temayüz etmiş, hatta devrin tanınmış büyük âlimlerinin buluştuğu bir merkez hâline gelmiştir. İlim, fikir, sanat ve inanç insanları bu çatı altında toplanmış, Osmanlı’nın son döneminde yaşanan çetin meseleleri çözmek için birlikte çareler aramışlardır.

DÜZDAĞ’IN ÜSTÜN GAYRETİ

Ömrünü ilmî çalışmalara ve bilhassa Mehmed Âkif’in eserlerine hasreden, Mâhir İz’in seçkin bir talebesi olan M. Ertuğrul Düzdağ ‘Önsöz’de, vücuda getirilen külliyatın hikâyesini dile getiriyor. Eşref Edib ile tanıştığını anlatan Düzdağ, “Ona biraz hizmet edebilmek de nasibim oldu… Kendisinin M. Şevket Eygi Bey tarafından çıkarılan ve o yıllarda milletimize çok önemli hizmetlerde bulunmuş olan haftalık Yeni İstiklâl gazetesine, eski harflerimizle yazıp verdiği makalelerini yeni harflere çeviriyordum.” diyor. Düzdağ, daha sonra mecmuanın fikir ve inanç dünyamızdaki yerini tespit ediyor ve ser levhasında “Din, felsefe, edebiyat, hukuk ve ulûmdan bâhis haftalık gazetedir.” ibaresinin yer aldığına dikkat çekiyor. İlerleyen sayılarda ‘gazete’ kelimesi kaldırılarak yerine ‘risâle’ kelimesi eklenmiştir. İlk sayıları birkaç sefer basılan derginin bazı nüshaları, askerlerin okuyup moral bulması için cephelere gönderilmiştir.

İSLÂMÎ VE MİLLÎ BİR MÜESSESE

Giriş’te Sırâtımüstakim-Sebilürreşâd’ın “bir devri temsil eden” dergi ve “yakın tarihimizin canlı şahidi” olduğu vurgulanıyor. Eşref Edib, “Sebîlürreşâd’ın millî bir müessese” olduğu gerçeğini şöyle izah ediyor: “İşte İslâm dâvası… Sebîlürreşâd’ın yarım asırdır takip ettiği dâva budur. Muârızlarla esas çarpışma sahası da budur. Bu itibarla Sebîlürreşâd’ı, alelâde bir mecmuadan ziyâde, İslâm’dan ve millî ruhtan uzaklaşma hareketi karşısında mevki alan İslâmî millî bir müessese telâkki ve kabul etmek daha doğru olur. Hele İslâm’a karşı dil uzatanlar hakkında mecmuamız hiç müsâmahakâr olmayarak lâzım gelen ilmî cevapları vermiş, İslâm dininin müdafaasına kanatlarını germiş, her türlü tehlikelere göğüs gererek, yapılan taarruzları bertaraf etmeğe çalışmıştır.”

MÜSLÜMANLARDA HEYECAN

Eşref Edib’in anlatımından, derginin ilk çıktığı günlerde, hem bizde hem de İslâm dünyasında büyük bir heyecan uyandırdığını öğreniyoruz. Düzdağ’ın mihmandarlığında Eşref Edîb’den o günleri dinleyelim: “İlk çıktığı günlerin heyecanını hiç unutmuyorum.… Sırâtımüstakîm unvanıyle ilk nüshamız çıkıncı Bâbıâli alt üst oldu. Müvezzilerin ‘Sırâtımüstakîm, Sırâtımüstakim’ âvâzeleri caddeleri kapladı. 24 saat sürmedi, on binlerce nüshası yağma oldu. Tekrar astık, yine bitti. Arkasından ikinci nüshası yetişti. Memleketin her tarafından telgraflar yağmaya başladı. Matbaalar gece gündüz çalıştığı hâlde yetiştiremez oldular. Az zamanda İşkodra’dan Bağdad’a ve Yemen’e kadar bütün memleket Sırâtımüstakîm’le doldu ve bütün İslâm dünyasına taşmaya başladı. Büyük âlimlerin, kudretli üstadların eserleriyle, kıymetli şiirleriyle Sırâtımüstakîm en birinci mecmua hâlini aldı. Hele Âkif’in şiirleri bütün gönüllere öyle heyecanlar verdi ki…”

57 SENE 42 CİLT 1107 SAYI

Giriş’te Düzdağ bizi bilgiyle donatıyor. İlk sayısı 27 Ağustos 1908 tarihinde yayımlanan Sırâtımüstakim’in ilk 7 cildinin bu isimle yayımlandığını, 8. sayıdan 25’nci cilde kadar da Sebîlürreşâd adıyla okuyuculara ulaştığını öğreniyoruz. “22 yıllık mecburi bir aradan sonra” dergi 1948’de yeniden çıkmaya başlar ve 1966’ya kadar devam eder. Kurucuları Ebu’l-Ulâ Mardin ile Eşref Edib’tir. Mardin’in yedinci cildin sonunda müesseseden ayrılmasından sonra Eşref Edib, Mehmed Âkif ve arkadaşlarıyla birlikte mecmuayı Sebilürreşâd adıyla yine haftalık olarak devam ettirir. Toplamda 57 sene altı ay boyunca, 42 cilt ve 1107 sayı çıkan derginin sayfa sayısı 12 bini buluyor. Sadece Osmanlı coğrafyasında değil İslam dünyasının hemen hemen bütün bölgelerinde takip edilen mecmuanın 15 farklı merkezde muhabirleri varmış. “Muhalif, fakat daima mutedil bir tavır”la yayın yapılan dergide, düzenli olarak yazanların arasında devrin mümtaz pek çok âlimine, müellifine, edibine ve şairine rastlıyoruz. Bu da onun sıradan bir dergi değil, tesiri ve gücü yüksek bir fikir mecmuası olduğunu gösteriyor. Eşref Edib, İstiklâl Savaşı sırasındaki bütün hizmetlerinden sonra Mehmed Âkif’in Mısır’a gidişini ve kendisinin de 22 yıl boyunca mesleğinden men edilmesinin serencamını da anlatıyor.

HALKA DİNÎ BİLGİ VERİLDİ

Nisan 1948’den itibaren Sebîlürreşâd’ın onbeş günde bir yeniden yayımlanmasıyla dinî konularda eksik bilgiye sahip olan halkın dergi vasıtasıyla bu ihtiyacının karşılandığı ifade ediliyor. Büyük bir hizmet olan bu neşriyat, 25. cilde kadar tamamlandı. 625-641 arası numaralar son ciltte toplanmış. 13 Kasım 1924’te başlayan yayın, 5 Mart 1925’e kadar devam ediyor. Belediye bünyesinde kurulan “Âkif Araştırma Merkezi”nin yayını olarak irfanımıza armağan edilen külliyatın tamamlanması, isabetli olacaktır. İnanıyoruz ki Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, bu hayırlı teşebbüsü tamamlayacaktır. 1948’de başlayan ve 1966’ya kadar devam eden Sebîlürreşad’ların neşredilmesi konusunda da elinden gelen gayreti gösterecektir. Bu örnek davranış, yerli ve millî anlayışla gerçekleştirilen bu kutlu hizmet, diğer belediyelerimize örnek teşkil edecek mahiyettedir. Bu vesile ile başta M. Ertuğrul Düzdağ ve Mustafa Uzun hocalarımız olmak üzere, külliyatın neşrinde emeği geçen herkese yürekten teşekkür etmek bir vicdan borcumuzdur.

KİMLER YAZDI?

Abdülaziz Çâviş, Abdürreşid İbrahim, Ahmed Câvid, Ahmed Hamdi Aksekili, Ahmed Naim (Babanzâde), Ali Ekrem (Bolayır), Ali Haydar Efendi, Bediüzzaman Said Nursi, Bursalı Mehmed Tâhir, Ebululâ Mardin, Elmalılı Hamdi Efendi, Eşref Edib (Fergan), Fazıl Ahmed, Ferid (Kam), Hasan Basri (Çantay), Hüseyin Cahid, Hüseyin Câvid, Hüseyin Vassâf, İsmail Hakkı İzmirli, Kâzım Nâmî, Manastırlı İsmail Hakkı, Mazhar Osman, Mehmed Âkif (Ersoy), Mehmed Âsıf İskilipli, Mehmed Tahir, Mehmed Vehbi, Midhat Cemâl (Kuntay), Musa Kâzım (Şeyhülislâm), Mustafa Sabri (Şeyhülislâm), Osman Fahri, Ömer Nasuhi (Bilmen), Ömer Rıza (Doğrul), Ömer Seyfeddin, Rıza Tevfik (Bölükbaşı), Said Halîm Paşa (Prens), Said Halim Paşa, Sâmih Rıfat, Süleyman Nazif, Süleyman Şevket, Tahirü’l Mevlevî, Veled Çelebi, Velid Ebuzziya, Yusuf Akçura.