Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Nisan 2019

İlle de Kültürel İktidar!..

Bu bambaşka bir şey; hitâbetiniz, bileğiniz ne kadar güçlü olursa olsun, oy oranınızı nerelere çıkartmış olursanız olun, “kültürel iktidar”ınız yoksa bir yerde tıkanıp kalırsınız…

“Kültürel İktidar”a sahipseniz, bunun “entelektüel” alt yapısını oluşturmuşsanız; bazı müsabakaları kaybetseniz de işi toparlarsınız…

Misal…

“Futbol kültürü” yerleşmiş, bilimsel usullerle çalışan ülkelerin milli takımları bazı maçlarda, bazı turnuvalarda başarısız olsalar da…

Sağlam zemine basıp ayağa kalkar ve bir süre sonra yeniden zirveye oynarlar.

Böyle bir “alt yapısı” olmayan milli takımlar ise bazı maçlarda ve bazı turnuvalarda başarılı olsalar da “ekol” olarak kabul edilmezler, başarılarının kalıcı mı yoksa gelip geçici mi olduğu sürekli olarak tartışılır.

Kültürel İktidar bambaşka bir şeydir.

Oyların yüzde 80’ini alsanız da iktidar olamazsınız!” diyen zihniyet, aslında “Siyasal iktidara sahip olabilirsiniz ama kültürel iktidar asla!” mesajını vermiştir.

Gerekirse 1000 yıl sürer!” diyen de aynı şeyi söylemek istemiştir.

Kendisini “rejim”in kurucusu, koruyucusu olarak gören bu zihniyet, “Kültüre iktidar”ın zeminini sağlam bir şekilde döşediğini ve bir seçim, on seçim, yüz seçim kaybetse bile günün birinde toparlayacağını ifade ediyordu.

“Yeter söz milletin!”, “Yeter söz de karar da milletin!”lerle “sandık desteği” alan anlayış ise daha çok işin “retorik”, “servis” ve “inşaat” taraflarında kaldı, “Kültürel İktidar”ı elde etmenin yol haritasını hazırlamak gibi bir çabası “pek” olmadı…

Böyle olunca da…

“Elit” addedilen ve etki alanları geniş, özgül ağırlıkları büyük sivil toplum örgütleri hep “Gerekirse 1000 yıl sürer!” diyen zihniyetin elinde bulundu.

Siyasal iktidarlar değişse de bu zihniyet hep “zinde” kaldı, ne kadar seçim mağlubiyetine uğrarsa uğrasın, “dayanak noktasını” veya “zeminini” sağlam tuttuğu için “gerçek iktidar”ın sahibi olmaya devam etti.

*****************

“ELİT SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ HANGİ ZİHNİYETTE?”

Kültürel iktidarın birçok tezahürü vardır…

Şöyle gözünüzün önünden “seçkin” addedilen mesleklerin sivil toplum örgütlerini geçirin lütfen; avukatlar, doktorlar, mühendisler, mimarlar, vesaire…

Oralardaki hâkimiyet hangi anlayıştadır, bilirsiniz…

Bürokrasi…

“Siyasal İktidar” değiştiğinde “esâmesi” okunmayacak olan bürokratlara takılmayın; onlar yüzeydedir, deri kısmındadır, “derinlemesine” nüfuz etmiş halleri yoktur…

“Siyasal iktidar”ın gelişiyle gelirler ve gidişiyle “ iz bırakmadan” giderler.

“Kültürel İktidar”ın bürokratları ise zemine öylesine yerleşir ve öylesine “izler” bırakır…

Öyle kadrolar yetiştirirler ki…

Sağlıklı bir “Kültürel İktidar” yol haritanız, uygulama planınız ve uygulayacak “sağlam” kadrolarınız yoksa, 1000 yılda sökemezsiniz, 100 seçim kazansanız da sökemezsiniz.

Eğitim tarafından bakınız; memleketin elit sayılan üniversitelerinin “hatırı sayılır” bölümlerinde hüküm süren “akademisyenlere” bakınız, öğrencilerin “hangi bilgi kaynaklarından”, daha doğrusu “hangi ideolojiler”den beslendiğine bakınız…

Dünya’da ve Türkiye’de bilimsel bilginin ne kadarı, kimler tarafından üretiliyor, bakınız…

Medya mı, özellikle de sosyal medya mı?..

Orada da “nal toplayanlar” ve “nal toplatanlara” bakınız…

“Kültürel İktidar” sizdeyse, buralarda öylesine kökleşir öylesine kökleşirsiniz ki, “algı”lanan sizin düşündükleriniz olur.

Sanatsal faaliyetler; mesela en fazla kıymet verdiğimiz tarihi şahsiyetlerin, yakın tarihimizin emsal karakterlerinin, çok kaliteli filmleri, belgeselleri yapılmış mıdır?..

Yapılmışsa kaç adet yapılmıştır?..

“Mücadele ettiğinizi” söylediğiniz zihniyetin ürettikleriyle kıyaslanabilir evsafta ve sayıda mıdır?..

Salon coşturmak, ayran kabartmak için istifade edilen birkaç “parlak” dizelerini kullandığınız “Büyük Şairleri” gelecek nesillere taşımak için neler yapılmaktadır?..

Mesela…

Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’i anlatan “muhteşem eser” nerededir?..

İsim isim sıralamayalım, unuttuklarımızın hatıralarına saygısızlık olmasın, nice “büyük mütefekkir”imiz var ama

Yok gibiler aslında!..

Meselenin birçok boyutu var; bürokrasinin en zinde kesiminde, “Yeter, Söz Milletin!” diye haykıran dünya görüşü ne kadar etkindir?..

“Siyasal iktidar”a yaslanmayan, aksine “siyasal iktidar”a katkıda bulunan sivil toplum örgütleri hangileridir?..

Bir büyük “Lider” evet, çok mühim.

Bizim tarihimiz, “Büyük Lider”lerin dönemlerindeki şahlanışlarına işaret eder evet…

Ve, “Büyük Lider”ler yalnız değillerdir elbet.

Rahmetli Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethi hazırlıklarını tamamladıktan sonra şehre doğru hareket ederken yanında “Akşemseddin”ler vardı, daha nice ne âlimler vardı…

Sonra sonra…

O “gerçek” âlimler azaldı ve azaldıkça farklı yerlere gitti iş, sürüklendi koca bir millet.

Osmanlı’nın yıkılışının bütün faturasını İslam’a çıkartan ve Türkiye’nin ancak “Batı’nın her şeyini taklit ederek” yükseleceğine iddia eden zihniyet; beğenilsin, beğenilmesin kendince bir “yol haritası”na sahipti veya başkalarının yol haritasını izledi, her neyse harita vardı işte, oradan ilerledi.

O yol haritasını göre, “kadrolarını” yetiştirdi, “Kültürel İktidar” kalelerini ele geçirdi, nesillerini bileye bileye yetiştirdi…

“Toprak Kokan” anlayışın , “çağın idrakine” sunulmuş bir yol haritası var mıdır yoksa 1950’den bu yana, “göç yolda düzülür” anlayışı ile mi hareket edilmektedir?..

Mesela, şurası da aslında “Kültürel İktidar “meselesi:

Büyükçekmece’de ve başka nice yerde ne büyük fırıldaklar çevrildiği hayli zamandır biliniyordu da, bu seçim sürecinde niçin kamuoyunun gündemine yerleştirilmedi?..

“Açık oy, gizli tasnif” zihniyetinin oyunları niçin bozulmadı da iş buralara getirildi?..

Mesela!..

Tefekküre muhtaç meseleler…