Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2407.84
BIST 100
10365.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Nisan 2024

İmam nerede?

Her geçen gün daha da çekilmez hale gelen trafik çilesi İstanbullu için giderek daha önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Böyle giderse birkaç yıl içerisinde yerel yönetimciler sokağa çıkamaz hale gelebilir.

Üsküdar ile Samandıra arasında çalışan M-5 metro hattı hafta boyunca çalışmayınca duraklarda saatlerce beklemek zorunda kalan vatandaşların tepkileri arasında, dikkatimi çeken bir tanesini makalemin başlığında kullandım.

Arızanın başladığı ilk gün yapılan anonslarla vatandaşa teknik bir arıza olduğu ve kısa bir sürede aksaklığın çözüleceği duyurulmuştu. Aradan geçen saatlere rağmen, bu kısa teknik arıza giderilmeyince ikinci bir duyuru ile zorunlu bakım nedeni ile anonsu yapılmaya başlandı.

Saatler yerini günlere bırakınca bu hattı kullanarak işe giden ve evine dönen vatandaşlar istasyonlarda uzun süreler bekletildi ve tepkilerde yükselmeye başladı.

Daha bunlar iyi günlerimiz diyenden tutunda, hani her şey güzel olacaktı diyene kadar hatta daha ileri gidip, beceriksizler sayende tıkır tıkır işleyen hatta sayenizde çalışamaz oldu ya kadar konuşan konuşana.

Başka bir vatandaş, CHP genel başkanının iktidarımızda Avrupa’ya vizesiz gideceğiz açıklamasına atfen, sayın başkan biz Üsküdar’dan Ümraniye’ye gidemiyoruz diyerek hayallerin gerçekler karşısında düşülen durumu aktaranlar oldu.

Başka başka konuşanlarda oldu elbette.

Dilin kemiği olmadığı gibi vatandaşın ağzı da çuval olmayınca bağlanamadı.

Aradan geçen günler içerisinde gerçek anlaşıldı ve tepkilerin dozu da arttıkça arttı.

Meğer iki metro kuru çeşmede kafa kafaya çarpışmış ve yıllardır tıkır tıkır işleyen aksamadan seferlerine devam eden hatta ciddi bir sorun oluşmuş. Durum bundan ibaret olduğu halde vatandaş teknik arıza ve zorunlu bakım yalanıyla oyalanmış.

Yazık oluyor İstanbul’umuza.

Bir tarafta, yıllar içerisinde İstanbul’a kazandırılan yeşil doku grileşiyor, diğer tarafta trafik her geçen gün işlemez hale geliyor ve kısa mesafede bile bir yere ulaşmak bir saati alıyor. Şimdi de tıkır tıkır işleyen ve yüzbinlerin kullandığı metro hattında trenler kafa kafaya çarpışıyor.

İstanbullu 5 yıl içerisinde birçok şeye alıştı aslında.

Fazilet durağı yalanı ile başlayan kendini aklama hastalığı öyle bir yerleşti ki, karda çamurda yollarda yaşanılan rezaletlere, İETT’nin arızalanarak yollarda kalan veya yanarak etrafta tehlikeler saçan araçlarına, geliyorum diyerek yüreklerimizi hoplatan depreme karşı aldığı tedbirlerin içinin fosluğuna nerede ise hepsi ayan beyan ortada.

Koskoca bir balon ve patladıkça şişiriliyor.

Deprem gerçeği her geçen saniye kendini hatırlatarak, ben geliyorum tedbir alın derken bizimkiler oyunda oynaşta. Meydanlarda konserler, mekânlarda içkiler ve yalan üzerinden oluşan koskoca bir hayali güzellik.

Nereye kadar gider bilmem ama geriye gittiğimiz kesin.

Bir an önce bu tersine gidişe son verilmez ve bu aymazlıkta inadım inat denirse tuzu kuruların yanında yanacak çok sayıda yaşın olduğu görülecek. Çok sayıda masum insan bu inadım inatçılar yüzünden bugünü aratacak zor günlerde yaşamak zorunda kalacak.

Adam 5 yıl boyunca 10 km bile metro yapmadığı halde bu yalan tacirleri adamı tüm dünyada metro yapma şampiyonu ilan edebiliyor ve inanan da geniş bir kesim var.

Çok garip bir gerçeklik bu maalesef.

Destekçilerine bakıyor ve küçük dilimi yutuyorum. Sırca köşk sakininden, varlık içinde yüzen tayfaya, sanatçısından, oyuncusuna bir eli yağda bir eli balda geniş bir kesimin olduğunu görünce insan bir başka garabeti de yaşıyor. Çünkü ağlayanlar bunlar, milleti gaza getirenler bunlar, yalan pazarına mal yetiştirenler bunlar, karaborsacılar bunlar vesselam hangi taşı kaldırsan altından çıkan masum(!) insanlar bunlar…

Erdoğan düşmanlığı nasıl bir şeyse insanın aklını başından alıyor. Bunu başka bir şeyle izah etmek de oldukça zor.

Din düşmanları, Kemalistler, Laikler ve bölücü terör örgütleri Erdoğan düşmanlığında saf tutup konsolide olunca milli duruşu olduğunu zannettiğimiz yerli ve millilerden de oy devşirilmede başarılı olunması, ülkemiz geleceği için bana göre ciddi bir tehlike ve tehdit.

Yıllar içerisinde tehdit olmaktan çıkartılan terör unsurlarının, geleceğin Türkiye’sinde ülkemizi temsil etme tehlikesi nasıl göz ardı edilir bilenler cevaplasın.

Bindiğimiz dalı kestiğimizi anlamak için illa düşmemiz mi gerekiyor.

Yerel seçim sonuçlarında iktidar olan CHP enkaz edebiyatını bırakıp bir an önce yereldeki devasa sorunların çözümü için kolları sıvamalı. Bölücü örgütle aynı çuvalda uzun süre duramaz. Bir yerlerinden sokulmak için beklememeli.

Vatandaş üç beş lokantada yenen yemekler üzerinden oluşturulan hayal üzerinden daha fazla oyalanmamalı. Sessiz sedasız, reklamsız el altından fakir fukaranın evine kadar götürülen sıcak yemeklerin dağıtımının durdurulduğu bilgisi doğru ise gerçekten çok acı.

Nasıl başlanırsa öyle biter.

Devasa sorunlarımız var bunlar üzerinden çare ve çözümler üretilmesini ve vatandaşın karşısına bu argümanlarla çıkılmalı diyorum.

Zaman çok çabuk geçiyor.