Dolar (USD)
32.40
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2399.14
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Haziran 2016

İMAN VE AHLAK TECRÜBESİ OLARAK RAMAZAN

Ramazan ayı, Müslüman dindarlık tecrübesinin zirve yaptığı bir maneviyat ve ibadet mevsimi olarak yaşanmaktadır. Camiler süslenmekte, evler dolup taşmakta, insanlar her zamankinden daha çok birbiriyle yakınlaşmaktadır. Ramazan ayı, çok zengin ritüellerin, adetlerin ve yeniliklerin yaşandığı bir dönem konumundadır.

Ramazan ayı, oruç ayıdır. Oruç, İslam'ın üzerine inşa edildiği beş temel şarttan biridir. Ramazan ayında oruç tutmanın İslam'ın beş temel şartından biri olması, İslam'ın Allah ve insan arasında kurmak istediği imani ve ahlaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Oruç ibadetiyle iki yakınlığın tesis edilmesi amaçlanmaktadır. Oruç, insanı insana şahdamarından yakın olan Allah'a yakınlaştırmalıdır. İkincisi oruç, insanı, diğer insanlara ahlaki açılardan yakınlaştırmayı hedeflemektedir. Allah'ın ve insanların yakını olmak ve onların yakınında olmak, oruç ibadetinin hayatımızda yaratmak istediği değişikliklerdir. Allah ve insanla dolu bir hayat, doğru yol üzere olan bir hayattır.

Allah'a ve insanlığa yakın bir hayatın rahmetle dolu olması gerekmektedir. Hayatımızı Allah ve insanlıkla doldurmak için Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber'in pratiği model alınmalıdır. Ramazan ayı İslam Peygamberi'ni okumak, anlamak ve kavramak için altın bir fırsattır. Ramazan ayını İslam Peygamberi'nden iman ve ahlak dersi aldığımız bir manevi öğrenme mevsimine dönüştürmek, bütün insanlığın sorumluluğudur. İslam Peygamberi'ni yaşayan insanlık modeli olarak bireysel, sosyal ve küresel hayatımızda ve ilişkilerimizde nasıl takip edeceğimiz konusunda ciddi, derinlikli ve nitelikli bir şekilde çalışmamız gerekmektedir. Ramazan ayı, Hz. Peygamber'i okuma, anlama ve yaşama ayı olmalıdır. Hz. Peygamber konusunda yapılmış ciddi siyer çalışmalarını okumalıyız.

Ramazan ayında Kur'an'ı lafzi olarak çok okumakta, yani hatimler indirmekteyiz. Ancak Kur'an, lafzi olarak okunmak için değil, insanların okuması, anlaması, düşünmesi, öğüt ve ders çıkarması için gönderilmiştir. Hidayet rehberi ve şifa kaynağı olarak gönderilen Kur'an-ı Kerim'i okumaya, anlamaya ve düşünmeye çalışmalıyız. Kur'an'ı anlamak için ciddi ve derinlikli tefsirlerden ve Kur'an konusunda yapılan nitelikli ilmi çalışmalara yönelmemiz gerekmektedir. Ramazan ayının ve oruç ibadetimizin sahih ve sahici anlamda bizi Allah'a ve insanlığa yakınlaştırması için Kur'an ahlakını ve onun yaşayan modeli olan Hz. Peygamber'i anlamaktan başka yol bulunmadığını kavramamız gerekmektedir. Enerjimizi ve gücümüzü Kur'an ve Hz Peygamber'i anlamaya ve kavramaya fultime olarak seferber etmemiz gerekmektedir.

Oruç, insanın, kendi bedenini ve beynini kontrol etme, arındırma ve inşa etme tecrübesidir. İslam, insanın özgürce aklını kullanarak Allah'a kul olmasını istemektedir. Müslüman, beyninin beyi olan kişinin adıdır. Beynini ve aklını başkalarına bağımlı hale getirmek, İslam'ın ve insanın inkarı anlamına gelmektedir. Kendi beynimizin beyi olarak aklımızı kullanarak Kur'an ve Peygamber modelinin ortaya koyduğu Allah'ın kulu yani Allah'in insanı olmalıyız.

Oruç, okumaktır. Oruç, insanın kendisini, kainatı, Kur'an'ı ve Hz. Peygamber'i okumasıdır. Okumak ve orucun birbirinden ayrılması, insanlığın ve Müslüman toplumların en büyük faciasıdır. Oruç ve okumayı birleştiren ve bütünleştiren sahih bir Ramazan tecrübesine ihtiyacımız vardır. Ramazan ayı, yeme-içmenin zirve yaptığı gastronomi ayı olmadığı gibi, açlık ve susuzluğun hüküm sürdüğü bir eziyet ayı da değildir. Oruç, okuma ile insanın kendisini, imanı, ahlakı, Allah'ı, insanı ve kainatı sürekli olarak dinamik ve taze bakış açısıyla kavradığı ve anladığı bir okuma ayıdır. Orucun okumak olduğunu anlamalıyız. Oruçlu halde okuyan insanın kendisi için iyinin ve kötünün ne olduğu konusunda derin bir kavrayış ve anlayış, yani fıkıh geliştirebileceğini anlamız gerekmektedir.

Oruç, ruhumuzu, bedenimizi, aklımızı, duygularımızı ve davranışlarımızı şirkten, hurafelerden, saplantılardan arındırma tecrübesidir. Medya ve iletişim kanalları aracılığıyla insanı ve İslam'ı saptıran ve zehirleyen efsanelerden, hurafelerden ve zafiyetlerden oluşan bir dindarlığın empoze edildiğine şahit olmaktayız. Ramazan ayında İslam'ı ve insanlığı soyan ve yozlaştıran şarlatanlıkların ve soytarılıkların artması, yıkıcı bir durumdur. Medya üzerinden yapılacak manipülasyonlara aldırmadan ve gastronomik hazlara esir olmadan beynimizi, duygularımızı, aklımızı, bedenimizi ve ruhumuzu bilgiyle, düşünceyle ve kavrayışla doldurmalıyız. Cehaletinsanı değil, marifet insanı olmak için oruçlu olarak okuyan bireyler ve toplumlar olmalıyız.