Dolar (USD)
32.24
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2418.96
BIST 100
10268.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 May 2020

İmsak, miladıdır ömrümüzün!

Ramazan ayı ile ilgili daha önce kaleme aldığım bir yazımda şöyle bir cümle dökülmüştü kâğıda:

“Sahurun hazırlığımız, imsakın miladımız, iftarın da felahımız olacağı bir Ramazan geçirmek dileğiyle...”

Ramazan’ın bir gününü bir ömür olarak düşünelim ve öyle okuyalım bu yazıyı.

Sahur vakti, gecenin en temiz, en berrak ve en masum zamanıdır. Ömrümüzün çocukluğunu bize hatırlatırcasına.

Fıtrat üzere doğduk ve fıtratımız gereği hayatımızın en günahsız demidir çocukluğumuz. Bir duanın sıcaklığını ve samimiyetini yaşatır bize. Öyle içten, masum ve temizdir.

Bir çocuğun gözbebeğinde en adil ve en doğru tarafını bulabilirsiniz hayatın. Bir yanlışa düşmek üzereyken bizi çekip alabilir o hatanın içinden bir masum bakış. İçimizde var olan ve hiç hasar almamış insan tarafımızın hâlâ var olduğu hissini yaşatır bize.

Ayrıca ömrün hazırlığıdır çocukluğumuz. Oruca hazırlandığımız sahur vakti gibi. Yola koyulmanın hazırlığını yaparız o vakitte. Heybemize ne doldurduysak onu tüketeceğiz ömrümüzde. Yol azığımızın hazırlık yeri ve ömrümüzün çocukluğudur sahur vakti.

Ergenliğimizin arefesi çocukluğumuzda, hayatımızın kalan kısmını nasıl yaşayacağımızın ön hazırlığını yapar ve ergenliğimizde edeceğimiz niyet ile yola koyuluruz. Tercihimiz nasıl bir hayat yaşayacağımızın özetidir.

Hayatımızda bir milat gibi duran imsak, ergenlikte alacağımız karar gibidir ve şimdi vakit niyet vaktidir. Yüreğimizdeki hazırlığa dilimiz ile vücut buldurmaya durmuştur zaman:

“Ya Rabbi! Senin rızanı kazanmak için bir ömür yaşamaya niyet ediyorum ve ödülümü sadece Sen’den bekliyorum.”

İşte b/öyle samimidir hayatımızda bir milat gibi duran imsak vaktinde ettiğimiz dua.

Siyah ipi beyaz ipten ayırmaya başladığımız zaman bir karar verip koyulacağız ömür yolculuğuna heybemize sahurda doldurduğumuz azığımızla. Bir imsak vakti düşeceğiz yola...

Üstümüzde duran güneşin aydınlığı ışıtacak Kur’an nûru gibi yolumuzu. Hayatın en kuytu ve en çelişkili anlarında güneşin aydınlığını fener yapacağız elimizde. Görmesini bilene yetecektir bu aydınlık. Gözün aciz kaldığı yerde bir söz (hadis) devreye girecek ve kararlılığımızı daim kılacak.

Bedenimizin açlığını sahurda heybemize doldurduklarımızla giderirken, ruhumuzu da bu dünyanın açlığından, aç gözlülüğünden korumuş olacağız.

Sabır ile korunup, hem bedenimizi hem de ruhumuzu bu dünyanın günahlarından arındırıp bize verilen emanete sahip çıkacağız. Fıtrat üzere başladığımız yolculuğumuza temiz bir şekilde devam edip imtihanı geçenlerden olmanın ümidini her daim diri tutacağız yüreğimizde.

Bize yetenlerle yetinmesini bilip, fazlasını istemenin yükü altında ezilmeden kararlı bir duruş ile devam ettireceğiz yolculuğumuzu.

Şunun şurasında iftara ne kaldı? Ömür dediğin bir gün, belki de bir günden de az bir yolculuk değil mi? Bir gündönümü kadar yaşayacağımız hayatta öyle uzun uzadıya hesaplara boğulup, boğazımızda düğümler oluşturmanın hangi gerekliliğini savunabiliriz şimdi? Geldik, gidiyoruz.

Akşam ezanına az kaldı. Sûra üfleyecek bir melek misali mikrofonu eline almak üzere imam. Gözümüzün önünde kendi hazırladıklarımızla kurulmuş kutlu bir sofra dururken, bundan kendimizi mahrum etmeden ömrümüzün miladından nihayetine kadar kabul olunmuş bir dua umudunda yaşayıp getirdiklerimizin en güzel sunumuna davet vakti şimdi. Ömrümüzde hazırladıklarımızla iftar etme, orucumuzu açma vakti. Ömrümüzde biriktirip getirdiklerimizin önümüze serileceği kıyamet günü misali.

Unutulmamalı ki; “Aziz ve celîl olan Allah ‘İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç Benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim’ buyurmuştur.” (Hadis-i Şerif)

Bu hadis ışığında Ramazanın bir gününü bir ömür bilerek sadece Allah’ın rızasını kazanmak ve mükâfatını O’ndan bekleyerek yaşamak ümidiyle...

Rabbim, tuttuğumuz ve tutacağımız oruçlarımızı ve yaptığımız ve yapacağımız ibadetlerimizi kabul buyursun inşallah.