Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Ağustos 2023

​İngiltere ve AB'ye ihracatı artırma fırsatını bir kere daha kaçırmayalım

İngiltere AB’den ayrılmasından sonra dış ticaret rejimini AB’den bağımsız şekilde düzenleyebilir oldu. Bugünlerde İngiltere Brexit sonrası dış ticaretine şekil vermek için Türkiye dahil bazı ülkeler ile ikili andlaşmalar müzakere ediyor. Yapılan açıklamalarda Türkiye ile serbest ticaret andlaşması müzakeresi başladığı duyuruldu. Ayrıca bundan bağımsız olarak da AB ile de gümrük birliğinin yeniden müzakereye açılacağı duyuruldu. Her iki adım da ülkemiz açısından son derece önemlidir.

İşte bu noktada ülkemiz çok stratejik bir konuyu takip ederek fiyatlar genel seviyesini tüketici refahını artıracak şekilde aşağıya çekme ve üretimde maliyet avantajı olan alanlarda üretimi ve ihracatı artırma potansiyelini yakalayabilir olmalıdır. Bu tarihi fırsatı bir kere daha kaçırmamak için Ticaret Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı doğru adımları atmalıdır. 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi’nin Gümrük Birliği kararında çok stratejik bir hata yapılmıştı, bu hatanın düzeltilmesi şarttır.

Bilindiği üzere dünya üzerinde ticaretin serbestleştirilmesi şu şekillerde görünür: 1.Tercihli Ticaret Anlaşmaları (İkili Anlaşmalar ve Çok Taraflı Anlaşmalar), 2.Serbest Ticaret Bölgeleri, 3.Gümrük Birlikleri, 4.Ortak Pazar, 5.Ekonomik ve Parasal Birlik, 6.Siyasal Birlik. Genel olarak GATT/WTO çok taraflı andlaşmaları sisteminin sınırları içinde kalmak kaydı ile her ülke kendi dış ticaret rejimini serbestçe belirleyebilir. Bununla birlikte, Türkiye gibi Gümrük Birliği içinde olan ülkeler ile Avrupa Ekonomik Alanı EEA, eski EFTA gibi çok taraflı andlaşmalar ile oluşturulmuş Serbest Ticaret Bölgelerinin ticaret rejimi sınırları içinde kalarak düzenlemelere gidebilir.

Serbest ticaret anlaşmaları ile iki veya daha fazla ülke kendi aralarında "tercihli ticaret rejimi” oluştururlar böylece bir "tercihli fiyat" oluşur, bu da diğer ülkelerin ikame mallarına kıyasla taraf ülkelerin anlaşma konusu mallarına bir ticari avantaj sağlamaktadır. Dolayısıyla da pazar payını artırma imkanı bahşetmektedir. Serbest ticaret bölgelerinde bölge içindeki tarife ve tarife dışı engeller kaldırılarak özel bir ticaret rejimi oluşturulur ancak bu bölgedeki her bir ülke kendi gümrük rejimini uygulamakta serbesttir. Gümrük birliğinde ise üye ülkeler serbest ticaret bölgesi içinde malların serbestçe dolaştığı, tarife ve tarife dışı engellerin kaldırıldığı ve üçüncü ülkelere de ortak gümrük tarifesi uyguladığı entegrasyon tipidir. Yani üye ülkelerin tamamının dışarıya karşı tek bir gümrük rejimi ve gümrük alanı olmakta, fakat gümrük birliği alanı” içinde bütün ülkelerde malların gümrüksüz ve serbest olarak ticareti yapılabilmektedir. Ortak pazar ise malların serbest dolaşımı yanında, sermayenin, kişilerin ve hizmetlerin de serbest dolaşımının sağlandığı entegrasyondur. Yani tüm üretim faktörlerinin serbest dolaşımı ortak pazarın amacıdır. Ekonomik parasal birlik ise ortak pazarın tamamlandığı tek paranın kullanıldığı ve ortak bütçenin bulunduğu entegrasyon türüdür. Bu entegrasyon ekonomik parasal ve sosyal politikalar yanında merkez bankası gibi kurumların da birleşmesini gerektirir. Serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği ve ortak pazar esas olarak üyeleri arasındaki dış ticarete konulan engelleri kaldırmayı hedeflerken, Ekonomik ve Parasal Birlik, ulusalüstü ekonomik politikaların birlikte oluşturulduğu ve her üye ülkede aynen uygulandığı bir ekonomik birleşme türüdür. Bütün bunların nihai meyvesi siyasal birliktir, ekonomik parasal birliğe ortak dış ve güvenlik politikasının eklendiği, adalet ve iç işlerinde ortak yönetime geçildiği takdirde ekonomik entegrasyon siyasal entegrasyona dönüşmüş olacaktır.

Türk gümrük birliği tek taraflı serbest ticaret sağlayan, bir ayağı topal olan bir gümrük birliğidir. 1/95 Sayılı Gümrük birliği kararı ile Türkiye, AB gümrük sınırları içine girmiş, AB ortak gümrük kurallarına tabi olmuştur. Gümrük birliğini, gümrük birliği yapan temel unsurlardan biri Gümrük Birliği kararının Ek Protokol No:8, Madde 10/2 hükmü ile ihlal edilmiştir. Bu maddede “Taraflar arasındaki ticari ilişkilerde, fikri, sınai, ve ticari mülkiyet haklarına, hakkın tüketilmesi ilkesinin uygulanması, bu karar ile öngürülmemiştir” denilerek Türkiye’nin sadece ortak gümrük tarifesine ve sınırlarına uyma yükümlülüğü altına sokulması ancak gümrük birliğinin fikri mülkiyet haklarına konu olan mallar için marka içi rekabeti sağlayan “ticaret saptırıcı” ve “ticaret oluşturucu” etkilerinden yararlanması önlenmiştir. Bunun sonucu nedir? Herhangi bir mal AB Gümrük sınırları içinde (yani AB ülkelerinden herhangi birinde) yasal olarak piyasaya sürüldükten sonra AB içindeki herhangi bir başka ülkeye hiçbir fikri mülkiyet sınırlamasına tabi olmadan alınıp satılabilir. Bu serbest dolaşımı sağlayan; fikri mülkiyet haklarının AB gümrük sınırları içinde tükenmesi ilkesidir. AB, Fikri Mülkiyet Haklarının AB gümrük sınırları içinde bölgesel tükenmesi ilkesini benimsemiştir. Buna rağmen, Türkiye ile yaptığı gümrük birliğinde “hakkın tükenmesi /ilk satış" ilkesinin uygulanmayacağı açıkça yazılarak AB ile aramızda gümrük birliğinin ruhuna ve ülkemizin menfaatlerine aykırı bir sınırlama getirilmiştir. Bu yanlış ivedilikle giderilerek “gümrük birliği içinde hakkın tüketilmesi ilkesi uygulanır” denilmelidir.

Bu konuda ülkemizin Sınai Mülkiyet Kanunu m.152/1’de “Sınai mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller hakkın kapsamı dışında kalır” denilmiş, gerekçede de açıklıkla “…uluslararası tükenme tercih edilmiştir” denilerek ülkemizde veya dünyanın herhangi bir yerinde piyasaya sürülen bir malın, Fikri Mülkiyet Hakları nedeniyle ticaretinin sınırlandırılamayacağı açıklıkla ortaya koyulmuştur. Eskide var olan “ülkesel tükenme” tartışması bitirilmiştir. Paralel ticaret/ithalat, geri ithalat vs her türlü serbestlik sağlanmıştır. Dolayısıyla gümrükler, yasal olarak piyasaya sürülmüş malların uluslararası ticaretini yapan firmalara fikri mülkiyet hakları nedeniyle sınırlama/engelleme getirmemelidir.

Şimdi İngiltere’deki uygulama da şu şekildedir: Fikri mülkiyet haklarının tükenmesi ilkesi kapsamında Avrupa Ekonomik Alanı içinde yasal olarak piyasaya sürülmüş malların ülkeye girişinde hakkın tükenmesi ilkesini uygulamakta ve ticaret serbestisi tanımaktadır. İngiltere ile yapılacak serbest ticaret andlaşmasına mutlaka “bu andlaşma kapsamında her iki ülke arasındaki ticarette hakkın tüketilmesi ilkesi uygulanır” hükmü konularak ülkemiz ile İngiltere arasındaki ticaretin artırılması ve özellikle global markaların ülkemizde üretim yaparak İngiltere’ye satış yapması veya bu ürünlerin Türkiye’den İngiltere’ye satışının önü açılmalıdır. Buna bir de “tarife ve tarife dışı engellerin kaldırılacağı” hükmü eklenerek tam serbestlik oluşturulmalıdır. Bu yolla 2022 verilerine göre, Birleşik Krallık 18.910 (milyar USD) ile en çok ihracat yaptığımız dördüncü ülke konumundayken ihracatımızın en az %30 daha artmasının önü açılmalıdır. Ticaretteki sun’i engellerin kaldırılmasının sonucu olarak her iki ülkede fiyatlar genel seviyesinin de tüketici refahını sağlayacak şekilde geriye çekilmesi imkanı oluşturulmalıdır.

AB ve İngiltere ile ilgili bu adımlar atılırsa ülkemiz, global markaların üretim üssü olacaktır. AB ile ilgili olarak 1995 yılında kaçırılmış bu firsat şimdi yeniden yakalanmalıdır. İngiltere için ise ilişkimiz şimdiden doğru şekillendirilmelidir.