Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


​İNSAN OLMA SANATI: TİYATRO

İnsan, bu dünyadaki hayatının amacının zengin olmak, güçlü olmak, hakim olmak, servet sahibi olmak, cinsel arzularını doyurmak veya daha fazla yemek gibi hedefleri tatmin etmek olduğunu sanmak gibi bir yanılgı içindedir. Güç, şöhret, para ve şehvet peşinde koşan insan, büyük ölçüde mutlu, gelişen ve olgunlaşan medeni bir birey olmanın hayatın esas amacı olduğunu unutmaktadır. Hayatın amacı, zengin, güçlü ve meşhur olmak değildir. Hayatın amacı, bilgiyle, akılla, ahlakla, sanatla, felsefeyle, bilimle donanmış insan olmaktır. İnsanın insan olması, ancak kendisini ve başkalarını seyretmesiyle mümkündür. Tiyatro, insanın hem kendisini hem başka insanların hayatlarını seyretmesini sağlayan insan olma sanatıdır. Tiyatro, kişiyi insanlaştırmaktadır. Tiyatronun olmadığı kültürlerde medeni insan olmak neredeyse imkansızlık derecesinde zordur. Felsefenin, bilimin, sanatın, müziğin, edebiyatın olmadığı bedevi kültürlerde tiyatro başta olmak üzere kişiyi insanlaştıran sanat faaliyetlerinin hiçbiri bulunmamaktadır. Tiyatro, insan olma sanatı, tecrübesi ve faaliyetidir.

Kişinin insanlaşması için kendisini insanlıktan çıkaran ve vahşileştiren duygularıyla, düşünceleriyle, arzularıyla, inançlarıyla, kalıplarıyla, bilgileriyle, alışkanlıklarıyla, kısacası kendisiyle ve kültürüyle hayatı boyunca mücadele etmesi gerekmektedir. Kutsallaştırılan ve yüceltilen birçok kişinin güç, servet ve şehvet düşükünü fanatik karakterlerini ve hayatlarını bir tiyatro eseri sayesinde görebiliyoruz. Kendilerini ve başkalarını seyretme kapasitesi olmayanlar, görmeyi istemediğimiz gerçekleri seyretmemizi sağlayan tiyatro eserlerinden nefret etmekte, kendilerini aydınlatmak isteyen tiyatroya karşı fanatikçe düşmanlık etmektedirler. Seyretme kapasitesi olmayanlar, inandıkları ve kutsadıkları barbarlığın sahnede sergilenmesinden ve tiyatro oyunu olarak ifade edilmesinden rahatsız olmaktadırlar. Tiyatro eseri kadar, tiyatro sahnesi de rahatsız edicidir. Kendisini ve başkalarını değiştirici, dönüştürücü ve olgunlaştırıcı duygularla ve düşüncelerle seyretmeyi ve seyredilmeyi becerebilen insanlar üzerinde tiyatronun olağanüstü düzeyde etkisi ve katkısı vardır. İnsanı köleleştiren, silikleştiren, sindiren ve silen kültürlerde, kimliklerde ve inançlarda insana yer olmadığı gibi, tiyatroyada yer yoktur.

Tiyatro gibi sahnede sergilenen sanatlar, pasif bir şekilde oturup seyretmekten ibaret değildir. Tiyatronun insanlaştırıcı gücünden yararlanmak için gözlem ve seyretme yeteneğimizin ve kapasitemizin derinleşmiş, gelişmiş ve çeşitlenmiş olması lazımdır. Gözlem ve seyretme kapasitemizin gelişmiş olmasından kastımıız, kendimizi salt tek kişi olarak değil, birçok insan olarak görme, seyretme, anlama ve açıklama yeteneğini kastediyoruz. Hayat, diğer insanlarla oynadığımız bir tiyatrodur. Diğer insanlarla oynadıkça nasıl insan olabileceğimizi öğreniyoruz. Her tiyatro eseri ve oyunu, aslında nasıl insan olabileceğimize dair birer derstirler. Her seyrettiğimiz tiyatro oyununda aslında kendimizi ve diğer insanların hayatlarını seyrediyoruz.

Tiyatro, insanları biraraya getirdiği gibi onları birbirinden farklılaştırabilmektedir. Kişiler, tiyatro izlerken farklı insanların hayatlarında kendilerinin daha önce farkında olmadıkları özelliklerini keşfedebilmekte, diğer insanlarla ortaklaştıkları veya ayrıştıkları boyutları konusunda yeni bakışaçılarına sahip olmaktadırlar. Tiyatroda bir grup oyuncu, sahnede oyunlarını sergilemektedirler. Bir grup seyirci önünde ortaya konan oyun, seyirci topluluğu üzerinde olağanüstü şekilde etkili olmaktadır. Tiyatro, diğer insanlarla birlikte insanlığımızın bir oyununu seyretmektir. İnsanlık durumumuzun değişik boyutlarını birlikte seyedince, kendimizi ve diğerlerini birlikte görüyoruz ve keşfediyoruz. Oyuncu ve seyirci, birlikte sahnede tiyatro oyununu ve rollerini oynamaktadır. Tiyatroda oynamak ve seyretmek, asıl görevlerimizdir. Tiyatroyu seyrederken kendimize dair inandığımız şeyler, bizi hayatımızın ve kişiliğimizin soğuk gerçekleriyle karşı karşıya getirmektedir. Tiyatro, seyretmektir. Kendisini ve diğer hayatları seyretme yeteneğine sahip olmayan insanlar, inandıklarını, düşündüklerini ve yaşadıklarını akılla, duyguyla, duyarlılıkla, bilgiyle seyredemezler.

Empati, kişinin kendi ruhunun derinliklerinden gelerek kendisini bir başkasının yerine koymasıdır. Başka bir ifade ile empati, bir ruhun bir başka ruhun olduğu yerden kendini ve onu görmesidir. Tiyatro, seyretmektir, görmektir, hissetmektir, düşünmektir. Tiyatroyu seyrettikçe, aslında kendimizle ve diğer insanlarla empati yeteneğimiz ve kapasitemiz gelişmektedir. Sahnede bir tiyatro eserini oynayanlar, biz seyirciler gibi insandırlar. Tiyatro oyuncuları, hiçbir şekilde bizden fazla özellikleri olan insanüstü varlıklar değildirler. İnsanüstü veya insanötesi kurguların peşinden giderek insan olmak mümkün değildir. İnsan, sadece insanı seyrederek insan olabilir. İnsanüstü veya ötesi kurguların peşinden gitmek, sadece insanı köleleştirmektedir. Tiyatro, insanlaştırmaktadır, özgürleştirmektedir ve olgunlaştırmaktadır. İnsanlaşmak için insanın insanı seyretmesi gerektiği gibi, insanın kendini bir başka insanın yerine koyması da gerekmektedir. Tiyatro ve empati olmadan, insanlaşmak mümkün değildir. Tiyatro, seyretmektir, empatidir ve insanlaşmaktır.