Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2396.66
BIST 100
10240.18
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Temmuz 2016

İnsana yabancı şezlong aydınları

Eşek arılarının bal arılarına saldırması gibi saldırıyorlar. "Biz aydınlaru2026" ya da "Bir grup aydın olaraku2026" diyerek başlıyorlar bildirilerine. İyi de size "aydın" sıfatını kim layık gördü? Sizler hakikaten aydın mısınız? İçinde yaşadığı toplumun gerçeklerine, değerlerine yabancı, kendine yabancı, dünyaya sağır insana uzak, ülkeye düşman olan biri nasıl aydın olabilir? Ağustos böceği misali karınlarından öten bazı şarkıcılar örneğin toplumu hakir görme cesaretini nereden alıyor? Yıllardır tiyatro, sinema, müzik, roman, mimari ve fikir alanında hakikatli tek bir eser üretemeyen, Battal Gazi, Kara Murat türünden filmlerle anlı şanlı tarihimizle dalga geçen, batıdan aşırdıkları eserlerle caka satan, İnek Şaban'ı Recep İvedik'i, Müjdat Gezen'i, Levent Kırca'yı topluma mizah diye yutturan, tek sermayeleri halkın inanç değerlerini aşağılamak olan bu üretme kabızı kesimin kibrinden artık gına geldi!

Eğitim seviyeleri yükseldikçe toplumdan uzaklaşıyorlar, toplumdan uzaklaştıkça kibirleri artıyor. Üstelik ortaokul müsamerelerini anımsatan hiçbir derinliği olmayan yapıtlarından da bol para kazandılar. Batının 18.yüzyılda Tanrı'yla değiş tokuş ettiği akılcılığı ve bilimciliği 2016 yılında hala yegane hakikatmiş gibi gören ve buna iman eden bu kesin inançlıların sanat ve akademi dünyasındaki varlığı bir baskı unsuru olarak ne yazık ki hala güncelliğini muhafaza ediyor.

Günümüzde örneklerini gördüğümüz, baskıcı, tutucu ve totaliter anlayışların kökeninde aklın, bilimin ve rasyonalizmin putlaştırılması yatmaktadır. Aklı putlaştıran ve kendilerine aydın denilen bu ucubenin, fikir züppeliğinin altında yatan en önemli unsur insanı yok sayma, kibir, ülke, tarih ve millet düşmanlığı ve elbette şahsiyetsizliktiru2026 Cemil Meriç, Mağaradakiler adlı eserinde Suffert'in 1974'te kaleme aldığı Şezlongdaki Aydınlar adlı kitabından bazı bölümler paylaşır. Suffert, Şezlongdaki Entelektüelleri yani bu ucubeyi bir parti gibi görür. "Üst sınıf bir yapı. Peygamberleri Marx. Mürşitlerinin talimatlarını bir papağan gibi tekrarlarlar" der. Dahası yazımın başında da ifade ettiğim gibi eşek arıları gibi saldırılar. Kitaba dönelimu2026 Şezlong entelektüellerinin asıl özelliği; muhteşem şatolarda yaşarlar. Bu efendiler solcudur tabii ama Paris'in en muhteşem semtlerinde otururlar. Normandiya'da yazlıkları vardır. İki şampanya/viski bardağı arasında toplumun da toplumsal çelişmelerin de üstesinden gelirler.

Şezlong entelektüelleri, sözde ilimci, hakikatte yobazdır. Onlarda insan hayatının bir manası yoktur. Kısacası şezlongdaki aydın bilgisizliği ile övünen bir ukala, kendini rüzgarlara kaptırmış, aydınlık yarınlara doğru ilerlemektedir. Cemil Meriç'e göre bu kesim aynı zamanda düşünce jigololuğu yapan züppelerdir. Efendisinin ilaçlarını çalıp içen ahmak uşaklardır.

Bizim kültürümüzde "aydın" tabiri yer etmez. Biz münevver, alim, ilim, irfan ve hikmet sahibi insan deriz. Öyle ki u00c2limleri peygamberlerin varisleri olarak görürüz. Köklü medeniyetimi insan-ı Kamil terimi üzerine inşa edilmiştir dersek sanırım abartmış olmayız. İnsanı bu kadar değer veren, onu yaratılmışların en şereflisi sayan, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olarak gören bu muazzam kültürü başka nasıl izah edebiliriz. İnsanın yüksek karakter özelliklerini ortaya çıkaran ve içsel tecrübelerine odaklanarak insanı insan yapan, insanı yeniden inşa eden ve onu yaratıcısıyla bütünleştiren ve aşk üzerine bir ilişki tesis eden sahilsiz bir umman gibiyiz. İbnül Arabi'nin de ifade ettiği gibi bu öyle bir aşktır ki artık insan O'nunla O'nu duyar. O'nunla O'nu görür. O'nunla O'na konuşur. Yüce ahlakı ve muhabbeti insanın kendini bilme sürecinde en üste koyan dinimiz diğer taraftan kalbin kötü düşüncelerden boşaltılmasını dolayısıyla arınmayı, durulanmayı bu şekilde varlık aleminde belirmeyi talep eder insandan. Aksi taktirde insanı ruhu bedenden çekilmiş çürümüş cesetlere benzetir.

Türkiye'nin kibirli, müstemleke aydınları işte bu medeniyete yabancı. Lügatlarında insan dair hiçbir değer yer etmiyor. Bu coğrafyanın kültürüne, diline, üslubuna, dair en ufak bir fikirleri yok. Oysa her fırsatta aşağıladıkları bu kadim imparatorluk bakiyesi millet ise basireti ve irfanıyla bu deryadan beslenmiş bir millettir. O yüzdendir ki yapılan tüm seçimlerde bu köhnemiş zihniyete zerre prim vermedi. Hala da vermiyor. Çünkü bizler daha yeni yeni tarihimizle bağ kurarak, ilim irfan ve idrak ayarlarımıza geri dönmeye başladık. Bugün zihin dünyamızı yeniden kurmaya ve ortak bir dil inşa etmeye başladık. Böyle zamanlarda milletçe bir arada olmanın, ayaklarımızın üzerinde durmanın, azimli ve gayretli olmanın gerekliliğini artık daha iyi idrak ediyoruz. Netice itibariyle şezlong aydınlarının tümünü toplasan bir Mahmut Dede etmez.