Dolar (USD)
32.31
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2384.17
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Eylül 2016

İnsanın, bilincin ve medeniyetin inşası

Donuklaşan bir bilinç ve medeniyet, artık bilinç ve medeniyet olarak çağrılamazlar. Donuklaşan ve durağanlaşan medeniyet ve bilinç, sadece fosildirler. Medeniyet ve bilinç hallerini, dinamik bir akış içinde olan olgular olarak değerlendirmek lazımdır.Bilinci, dini ve medeniyeti donuklaştıran insan ve toplum, kaçınılmaz bir şekilde hüsranı ve yıkımı yaşamaktadır.

Bilincin, dinin ve medeniyetin inşası ve ihyası için insanın Allah'la içiçe olması, Allah'ın ahlakıyla ahlaklanması gerekmektedir. Allah'tan uzaklaştıkça ve ona isyan ettikçe insanlaşacağını, özgürleşeceğini ve medenileşeceğini sanmak büyük bir yanılgıdır. İnsanı bilinçlendirecek, özgürleştirecek ve medenileştirecek tek hakikat, Allah'tır. Din, bilinç ve medeniyet, Allah'ın mutlak hakikati temelinde gerçekleşebilir.

Medeniyet, bir ütopya değildir. Din ve medeniyet, reel dünya şartlarında sürekli insan olma ve insan kalma çabasıdır, gayretidir ve dinamizmidir. Tevhit, adaet, özgürlük, barış, çoğulculuk, merhamet ve onur çerçevesinde insani hayatın inşası çabasına medeniyet denilmektedir. Bilinç, insanı insan yapan fıtri değerlerin farkında olma halidir.

Küresel hegemonik system, insanı bilinçsizleştirmek ve fıtratına uzaklaştırmak için kirli bir oyun sergilemektedir. Medeniyetin fıtri temelleri yozlaştırılmakta ve insanda bir gaflet hali oluşturulmak istenmektedir. İnsanlığın kalbinde ve aklında bir İslam korkusu yaratılmaya çalışılmaktadır. İnsanlık, İslam'la korkutulmaya çalışılmaktadır. İnsanlığın İslam'la korkutulması, bir eşekleştirme ve barbarlaştırma girişimidir. İnsanlığın İslam'la korkutulmaya değil, müjdelenmeye ve umutlanmaya ihtiyacı vardır.

İnsanlığın idrakine İslam'ın fıtrat dini, Kur'an'ın ise hidayet rehberi olarak akıl ve tefekkürle anlatılması gerekmektedir. Kuran, aklı muhatap almaktadır. İnsan aklını devreden çıkararak din, bilinç ve medeniyet inşa etmek mümkün değildir. Bilinç ve medeniyet inşası için akleden bir kalbe ihtiyacımız vardır.

İslam, gizemlerden, sırlardan ve esrarengizliklerden oluşan bir din değildir. Dinin esrarengizlikler alemi olarak sunulması, dini, maneviyatı ve aklı yozlaştırmaktadır. Esrarengizlikler adına aklın ve vahyin dışında kaynaklar devreye sokulmakta, din içinde alternative bir paganism üretilmektedir.

Bilinç, bireyin, toplumun ve insanlığın birlikte farkında olmayı gerektirmektedir. Kısır sorunlara hapsolmuş, hep aynı cevapları tekrarlayan bir anlayışın medeniyet inşa etmesi mümkün değildir. İnsanlığın durumunu bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde değerlendirecek bir kelama, fıkha, tefsire, siyere, felsefeye, metafiziğe, ahlaka ve bilime ihtiyaç vardır.

Fıtri bir bilinç ve medeniyet, insanın ötekileştirilmesine karşı çıkmaktadır. İnsanı ötekileştiren her türlü yaklaşım sapkınlıktır. Dini terminolojide tekfir mekanzmasının sınırsız bir şekilde kullanılması, büyük bir sorundur. İnsanların imanını, kendi heva ve hevesimize göre kurguladığımız imanometre ile ölçme yanlışlığından kurtulmamız gerekmektedir Kişinin, imani sorunlarını değil insani durumunu değerlendirmeliyiz. İnsanın günlük hayattaki reel faaliyet alanları olan eğitimle, iktisatla, siyasetle, ahlakla, aileyle, ve mesleğiyle ilgili sorunlara yoğunlaşmak lazımdır.

Medeniyet, bütün insani farklılıklardan beslenen bir anlayıştır. İnsani çeşitlilik, insani zenginliktir ve insani sermayedir. Farklılıklarından dolayı insanların ötekileştirilmesi ve öcüleştirilmesi, cehalet ve çatışma ve fitne üretmektedir. Fitne, insanların farklılıklarından dolayı birbirini ötekileştirmesi ve şeytanlaştırmasıdır.

Akide ve sorunlarımız arasındaki ilişkinin sahih bir şekilde kurulması lazımdır. Akidemiz, insani durumumuza yönelik bir ahlaki tutum üretmelidir. Sorunlarımız, akidemiz olmamalıdır. Sorunlarımızın akide haline getirilmesi, dinin ve medeniyetin sorunlarımızın istismar ettiği araçlara dönüşmesine neden olmaktadır. Din istismarı olgusu, sorunlarımızın akidemiz haline gelmesinden kaynaklanmaktadır.

İnsanlar arasında siyasi, sosyal, ideolojik, ekonomik, cinsiyetçi ve daha birçok yapay kurgular adına kalın sınırlar ve duvarlar yükseltmek mümkndür. Medeniyet, insanlar arası hiçbir sınırı ve duvarı kabul etmemektedir. Allah, insanları takva kriterinde değerlendirecektir. Allah'ın ölçüsü takva olduğuna göre, bizimde ölçümüz, kşinin insanlığa kattıkları anlamında takva olmalıdır. Medeniyet, dar ve yapay sınırlara haps olmayı değil, hep sınırların ötesinde sınırları aşmayı gerektirmektedir.

Değişebilmeyi ve yenilenmeyi başarmamız lazımdır. Allah yaratılışı sürekli olarak yenilediği gibi, bizde insanlığımızı yenilemeliyiz. İnsanlık kendisini değiştirmedikçe, Allah kimseye hiçbir değişme dayatmasında bulunmayacaktır. Bizi yenileyecek olan, iç ve dış kaynaklara ve imkanlara sahip olmalıyız. Değişime hazır olmak ve değişimi gerçekleştirmek önemlidir. Değişimi gerçeleleştirmek yerine değişime direnmek ve değişimle savaşmak kendimizle, hayatla, toplumla insanlıkla savaşmayı çatışmayı ve geride kalmayı beraberinde getirmektedir.

Medeniyet, bulunduğumuz bir noktayı yeterli saymak değildir. Medeniyet, iki günü eşit olanın bizden olmadığı bilinciyle hareket etmeyi gerektirmektedir. Bizden ve insanlıktan olmayı hak etmek, medeni bir çabadır. Medeni olmak için medeniyete ve insanlığımıza hayatımızın her gününde bir şeyler katma bilinciyle hareket etmeliyiz. Medeniyet, bilinç ve dinin yeniden ihyası için unutmamamız gereken ilke şu olmalıdır: Müslümanın, öğrenen kişi ve insanlığa öğreten kişi olması için, Allah'ın kulu ve öğrencisi olması lazımdır.