Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2393.72
BIST 100
10267.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Mart 2020

İnsanın Öğrenme Yolları

İnsanlar, öğrenme ile ilgili pek çok yol, yöntem geliştirmişlerdir. Bunlardan ikisi çok yaygındır. Birincisi, yaşayarak öğrenmektir.

Bu yöntem, öğrenmenin en pahalı yoludur. Bazen bu yöntemle öğrenmeniz ölümle sonuçlanabilir. Öğrenme karşılığında canınızdan olmuş olursunuz. Bazen bedeniniz parçalanır, uzuvlarınız kopar. Korkunç zorluklarla öğrenmiş olursunuz. Bazen bu yöntemin belki de en ucuzu, malınızın gitmesi, zamanınızın boşa harcanmasıdır.

Bir diğer öğrenme yolu da başkalarının yaptıklarına bakarak, geçmişe bakarak, bunlardan ders çıkartarak öğrenmedir. Bu yöntem, en ucuz ve verimli öğrenme yöntemidir.

Doktorlar, binlerce hastalığı kendi üzerlerinde deneyip öğrenmiyorlar. Başkalarının yaşadıklarını öğrenerek hekim oluyorlar.

Milletler de, devletler de böyle yapmak zorunda. Tarih, pek çok işe yarayabilir ama en çok milletlerin, devletlerin yaşadıklarından ders çıkarmakta işe yaramalıdır.

Nefsinizle insana, insanlara, devletlere bakarsanız sadece kahramanlar ve hainler görürsünüz. Bazılarıyla gurur duyarsınız, bazılarından nefret edersiniz. Bütün elde edeceğiniz kazanç budur. Hâlbuki aklınızla tarihe bakarsanız, ne kahraman ne hain görürsünüz. Sadece kimlerin doğru kimlerin yanlış yaptığını görürsünüz. Kimlerden hangi dersi alacağınızı ve kendi hayatınızda nasıl tatbik edeceğinizi öğrenirsiniz.

Kendi milletinizin, devletinizin doğru ya da yanlış geleceğini görebilirsiniz.

Nefsten çıkan bir akıl daima dar açılıdır. Açının ne yönde olacağına da sadece nefs karar verir. Bu aklı kullandığınızda, milletin ve devletin kullanımına soktuğunuzda, her halükârda kaybeden tarafta siz olursunuz.

Yüce Yaradanın verdiği ve O’nun razı olduğu çerçevede aklı kullanırsanız açı her zaman 360 derecedir. Başkalarının yaptığı doğruyu da görürsünüz, kendi yaptığınız yanlışı da görürsünüz. Kendini kusursuzluk, hatasızlık, doğruluk merkezine (nefsine) oturtanlar, her yaptıklarına doğrudur diyor.

Bir insana bela olarak bu yeter. Ayrılık olarak bu dünyaya yeter. Hâbil-Kabil hikâyesini, Yusuf ve kardeşleri hikâyesini mükemmel anlamaya bu yeter.

Bütün insanları kucaklama ve onlarla beraber yol yürünmeye çalışma, asla yanlışlarını kucaklama anlamına gelmez. Yanlışlarına onay verme anlamı da taşımaz.

Sorunların ortak olduğu yerlerde ortak çözüm bulamayanlar, aslında kaybettikleri aklını bulamayanlardır.

Çevre kirliliğini çözmek için siyah ırktan, sarı ırktan, beyaz ırktan olmak gerekmez ki. Falan ırktan olanlar aynı sorunun dışında değil ki.

Sağlıkla ilgili sorunları çözmek için kültürlü kültürsüz, inançlı imansız olmak bir şey fark ettirmez ki.

Sizin ayrılık olarak gördüğünüz şeyleri mikroplar asla öyle görmüyor. Yeter ki sizde bir zayıf yön bulsunlar. Aynı iştah, aynı hız ve yöntemle zengine de saldırıyor, fakire de... İnançlıya da saldırıyor, ateiste de… Kendini beğenene de saldırıyor, kendini aşağılayana da…

Mikropların verebileceği zararları ve saldırma usullerini biliyor, anlayabiliyorsak onlara karşı ve kendi selametimiz için neler yapabileceğimizi de biliyoruz demektir.

Mikroplar kadar birlik ve akıllı olamadıkça mikroplardan asla kurtulamazsınız.

Bana ne diyen, mikropların muhteşem ortak aklından ve kararlılığından utansın!