İran'ın ters ilişkileri
Bugün hem Pazar hem de benim 'entellektüel'(Evet, çift 'l' ile yazılır!) damarım tuttuğu için, cümleleri evirip çevireceğim efendim. Aslında onda da bir gönderme var ha! Yani hiçbir lafımız boşuna değildirhavasındakileri de unutmadık!
Nihayet mutlu sona erildi. İçerde ve dışarda mütekabatlar nerdeyse aleni diyeceğimiz deklarasyona vardı. Bunda kasıt, malum şer ittifakıdır.
Vetire ve retorik arasında anlam kargaşasına müptela insanların meşguliyetleri, olayın aslının görülmesini istemeyenler içindir, mirim.
Burda ehli sünnet hedef alınmıştır. Yani Türkiye, yani vicdan, yani mertlik. Bunu iyi okumak elzemdir. Maalesef tarih de bize göstermiştirki, yüzyıllardır hücüm edilen bu 'hak batıl' tarifiyle Kuran'da yeralan mesele, gerçekten yaşanmaktadır.
Tek ölçüsü, bu vicdana düşmanlık olan ve bir taraftan birbirinin düşmanı görünen topluluklar bizi hedef aldığında anında 'yeknesak' konuşlanabiliyor.
Nitekim İran, her dönemde bu vicdanı hedef almaktan hiçbir zaman beis görmemekle abideleşmiştir.
Öyleki, değil insanın vicdanını, zihnini dahi kelimenin tam anlamıyla parçalayacak tazyikde duygulara soktuğu anlayışında, bugün nüfusunun çoğunluğunu gözardı edip Ermeni Soykırım anıtını ülkesine dikmekle yetinmeyip daha da ileri gitmiş ve her fırsatta, buna 1992 savaşı dahil, Ermenistan'a her türlü yarıdımı yapmıştır. Üstelik sattığı Türklerin çoğunluğu da kendileri gibi şii olmasına rağmen!
Mezhep taasubunun ötesine geçen anlayışın her halde izahı, mertliği ve vicdanı hedefe koyunca her tür inancı ancak payanda yapıyor ve de her yolu mübah görüyorsun demektir.
İşin en anlaşılmaz tarafı, İran'ın bu kadar Türk nüfusu nasıl oluyor da bu olanlara sessiz kalabiliyor!
Bu kesinlikle yargı cümlesi değil bilakis sonuç cümlesidir işte.
Bunun üzerine düşünceleri başka zamana bırakalım şimdilik.
Uzun süredir hırlaşmakta olan İran ve Batı en nihayetinde çok küçük ayrıntılar hariç İran lehine, bizim için de anlamlı olan şehir Lausanne'da anlaştı. Muhtemelen 'Şii hilali' konusunda bir takım pürüzler hariç İran'a yol verdiler. Özellikle 'şu konuda' anlaştılar demek olayın sadece 'teknik ve diplomatik' ayrıntısından ibarettir!
Amerika'da Cumhuriyetçiler biraz 'kuru gürültü' yaygara koparsalar da pek bi 'frame up' yani 'danışıklı dövüş' vetiresi terennümü buram buram koktu. Hani İran'a mektup yazıp 'siz Obama ile anlaşsanız bile, o gidince biz o anlaşmayı geçerli saymayız' demişlerdi de....
Amerikan patriotları ile bizimkilerin arasındaki mihmandar fark herhalde şumul dairesinde böyle betimlenebilir.
Sen burda merhum şehit savcın, dili asliyesi ile müddeiumumin üzerine bir takım şahsi hesaplar için bir ülkefeda ediyorsan, onlar o kadar milli ama yine muhalif düsturuyla o kadar erdemi dik tutuyor, şapşik!
Batının iyi taraflarını alalım demenin her halde en iyi izahı budur. Gerçi bizim aslımız olan bu haslet her nedense batıdan alınacak duruma gelmişse bu da ayrı münazara!
Siz ne kadar karamsar tablo çizerseniz çizin, ekonomi batmasa da battı deyin hatta batırmak için her şeyi yapın. Terör biterse yiyecek ekmeğimiz kalmaz diye dilinizle yetmezse elinizi de bulaştırın. Halkda daHakk'da da bir irade, göklerden gelen bir hüküm vardır vesselam.
***
Gayeler O'na malumdur Dostum. Fikir şahikada mülhem gerek, bedbaht dünyada gör sen felek.
Yazarımız Yakup Köse'nin yanındayız.
@yusufserce twitter.com/yusufserce
