Irkçılık mı Batıcılık mı?
İslam, insan ve vatan düşmanı bir zihniyet, bazen laiklik bazen Türkçülük bazen Solculuk bazen Batıcılık söylemiyle sürekli ülkemizin aleyhine çalışıyor.
Oryantalist tedrisat ile zihinleri ifsat olmuş bu zihniyet,
her yaptığıyla emperyalist Batının çıkarlarına hizmet etmekte. Taktıkları
bahane maskesine aldanmayın… Mutlaka arkasında küresel çapta emperyalist bir
ülkenin menfaatini korumak söz konusudur.
Üç beş ağacı bahane ederek Gezi isyanını organize edenlerin
nihayetinde Avrupa havayollarına darbe olabilecek yeni havalimanına “Solculuk”
maskesiyle karşı çıkmaları gibi…
Veya emperyalizmin devlet vaadiyle Batı tetikçiliğini yapan
PKK’ya sınırımızda devlet kurdurmamak için sınır ötesi harekat yapan askerimize
karşı çıkanların “Solculuk, Kürtçülük-hümanizm” maskesi takması gibi…
Küresel emperyalistlerin sıcak para prangasını kırmak için,
“Arap-Körfez sermayesini ülkemize getirme çabasını “laiklik, Türkçülük”
maskesiyle engellemek isteyen ırkçı faşist Batı kuklaları gibi…
Emperyalist Batının sömürerek bu günkü gücünü elde ettiği
Afrika kıtasındaki ülkelerle ticari askeri ve siyasi olarak ilişkilerimizi
artırma çabamızı “ülkemizde ekonomik kriz var ne işimiz var Afrika’nın kabileleriyle”
diyerek ket vurmak isteyenlerin “liberal demokrat Batıcı” maskesi takması gibi…
Bin yıldır inancımızı, vatan ve milletimizi düşman gören ve
bizi sadece ikinci sınıf bir köle olarak kabul eden “Haçlı Batı’yı dost”, bin
yıldır inancı kültürü tarihi ve kaderi ortak olan “Müslüman Doğu’yu” düşman olarak gören-gösteren zihniyetin “Laik,
demokrat, çağdaş ve medeni maskesi” takması gibi…
Bu ülkede kim İslam düşmanlığı yapıyorsa arkasında mutlaka
doğrudan ve dolaylı küresel emperyalist bir güç odağı bulunur. Çünkü bin yıldır
İslam’ın sancaktarlığını yapmış bu milletin inancına düşmanlık etmek, bu
milletin düşmanıyla aynı safta olmayı gerektirir. Birbirine düşman iki cephede
aynı anda savaşmanın yolu yok, fizik kanununa ters çünkü.
Bu gün mülteci meselesi de benzer durum arz ediyor. Mülteci
meselesi Türkiye’nin Arap-Müslüman Coğrafya ile ticari, siyasi ve askeri
ilişkilerini ve daha da önemlisi emperyalistler tarafından yüz yıldır
“birbirlerine düşman oldukları” dayatılan Müslüman milletlerin gerçek düşmanın
kim olduğunu anlamaması için kaşınan bir yaradır.
Bu yarayı kaşıyanlar ise Türkçü maskesi takmış İslam düşmanı
Batı kuklaları…
Mülteciler üzerinden İslam’a ve vatana yaptıkları saldırılar
öyle bir noktaya ulaştı ki, buna dur denilmez ise ülkemiz açısından ciddi
sonuçlar doğuracak.
Artık sokaklarda “Arap” diye millete yapılan saldırılar
vaka-i adiyeden sayılır oldu.
Göç ve mülteci sorununda yapılan yanlış politikaları
eleştirmek, süreç yönetiminde yapılan hataları dile getirmek veya ortaya
alternatif politika koyulmasından bahsetmiyorum.
İslam, insan ve vatan düşmanı, emperyalist kuklası faşist
bir zihniyetin “Türk milletini” savunuyormuş gibi yaparak vatana millete ve
İslam’a yaptığı düşmanlığa daha ne kadar göz yumulacak onu sorguluyorum.
Şu bir hakikat ki, Türkiye ayakta hayatta ve güçlü olarak
geleceğini ancak İslam ile ve Müslüman Coğrafyayla ilişkisini doğru zemine
oturtarak inşa edebilir.
Batının paryası olmayı Müslüman olmaya tercih edenlerin bin
yıldır İslam’a sancaktarlık yapmış ülkemizin geleceği hakkında söz hakkı
yoktur.
Son dönemde bunun farkında olan devlet, Batı prangasından
kurtulmak için Doğu’ya ve emperyalistlerin sömürdüğü milletlerle iyi ilişkiler
kurmaya, ticari askeri ve siyasi adımlar atmaya başladı. Son on yılda ilmek
ilmek dokuyarak Afrika’dan Türk Cumhuriyetlerine, Körfez ülkelerinden
Balkanlar’a devletlerarası ilişkinin yanında milletler olarak ta bir gönül
köprüsü kuruldu. Ki asıl önemli olan da yüz yıldır emperyalistlerin bize
dayattığı “dost-düşman” algısının ne kadar yalan olduğunu milletlere
anlatabilmekti.
Fakat son dönemde bu çabalar akamete uğratılmak isteniyor.
Yine eskiden olduğu gibi, ajan yapılar
milleti yalan yanlış bilgilerle zehirleyip kışkırtıyor ve maalesef devlet adeta
bir akıl tutulmasına kapılmışcasına bu zehrin bünyeyi ele geçirmesini
seyrediyor.
Bizde “Arap düşmanlığı” varmış gibi lanse edilirken aynı
esnada Arap Coğrafyasında “işgalci Türk” düşmanlığı pompalanıyor.
Aynı oyunun yüz yıl arayla tekrar edilişine şahit oluyoruz
ve maalesef bu oyunu bozacak adımlar bir türlü atılmıyor.
Irkçılık insanlık suçudur. Bunun ötesinde bizdeki ırkçılar
sadece Müslüman olana ırkçılık yapan, İslam, Türk ve vatan düşmanı,
emperyalistlerin kuklası ajan yapılardır.
Devlet, hem milletin geleceği hem de bölgede güçlü bir
gelecek inşa edebilmek için bu zehir yumağı zihniyete geç olmadan dur demelidir…