İşgal lazımlığı
18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi…
18 Mart 2018 Zeytin Dalı Harekâtı’yla Afrin terörden temizlendi.
Çanakkale Zaferi’nden dört yıl sonra Başkent’i İngilizlere peşkeş
çeken (16 Mart 1919) İttihatçılar ülkeyi çoktan terk etmişlerdi.
İttifak kurdukları terör örgütlerinin kurşunlarıyla da can verdiler.
İttihatçı artıkları aynı ihaneti sergiliyorlar.
Türkiye’nin Millî Güvenlik meselesi durumundalar.
Terörlerle kol kolalar…
Eski Türkiye…
Her siyasi, ekonomik, kültürel kriz, işgal girişimleriydi…
Kendilerine Daimi Senatörlük ihdas etmişlerdi.
Terör örgütlerini hayır kuruluşu gibi pazarlıyorlar.
Afetler üzerinden bile milleti ve devlete karşı kışkırtıyorlar.
Türkiye
kuşatılıyor…
14 Mayıs seçimlerini dünyanın en önemli seçimleri olarak adlandırmaları
durumun vahametini gösteriyor.
Türkiye, deprem yaralarını sarmaya çalışırken lazımlıkların sahipleri de
-fırsattan istifade- Irak’ta ve Suriye’de terör teftişindeydiler…
4 Mart 2023…
Trakya’da
ABD, Yunanistan ve İsrail ortak tatbikat yapıyordu.
Masaları bunun için kuruyorlar…
Lazımlıklar, tuzluklar hepsi bir arada…
“Seçim güvenliği” üzerinden de altlıklar oluşturmaktalar.
Terör yalakası zevat, afetleri derinleştirme
peşinde…
“Eski Türkiye” özlemleri bu sebepten…
Cumhurbaşkanını
halkın seçmesine her zaman şiddetle itiraz ettiler.
Çünkü bir avuç mutlu azınlığı kontrol edebilirlerken milleti ikna edemeyeceklerini
çok iyi biliyorlar.
Al takke,
ver külah…
Dahası, seçilmişleri ya darbeyle ya da tehditle görev yapamaz hale
getiriyorlardı.
14 Mayıs 1950’de “çarıklılar” diyerek dudak büktükleri halk,
istikbaline sahip çıkınca onu on yıl sonra rehin aldılar bunu da 27 Mayıs
Hürriyet ve Anayasa Bayramı adıyla millî bayram olarak 18 yıl boyunca kutladılar.
Muhtıralar, darbeler birer işgal palanıydı.
“Sayısal değil, siyasal çoğunluk” ilkeleriydi.
Eğer istemezlerse, bir parti “yüzde doksan beşle de çoğunluğu elde
etse yine de o partinin iktidar olmasına müsaade etmezlerdi.
16 yıl önce…
27 Nisan
2007…
Cumhurbaşkanı seçimi vesilesiyle ortalık toz dumandı.
Sakal ve başörtüsünü rejim krizine dönüştürmüşlerdi.
“ İrtica
hortladı.”
“Türkiye yüz yıl geriye gidecek.”
“Tehlikenin
farkında mısınız?” naralarıyla mitingler düzenleniyor, 367 garabeti dayatılıyordu.
İlahi okuyan çocuklar, rejim düşmanı ilan ediliyordu.
Atanmışlar, “sözde değil, özde” çıkışıyla seçilmişlere
ayara kalkışıyorlardı.
Cumhurbaşkanını
seçtirmediler.
Tek yol, erken seçimdi.
Seçim, 22 Temmuz 2007’de yapıldı.
Keyfi yasaklar
olduğu gibi duruyordu.
Eylül’de STK yönetimi olarak Ankara Adliyesine gidip yasakçılar
hakkında suç duyurusunda bulunmuş, şapka giyerek yaptığımız basın açıklamasında
başörtüsü yasağının keyfi olduğunu vurgulamıştık…
Erken
seçimin üzerinden henüz 8 ay geçmişti…
Başörtüsüne özgürlük için anayasanın 10 ve 42’inci maddelerinin
değiştirilmesi gerekiyordu.
Şubat’ta 411 oyla anayasa değişikliği teklifi kabul edildi.
“Dostlar”, kızgın ve
şaşkındılar.
Mart 2008…
İktidar partisinin; “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” ithamıyla
kapatılması istendi...
14 Mayıs
2023’te istedikleri sonuca ulaşamazlarsa ani saldırıya geçecekleri ihtimal dâhilinde…
Birinci Cihan Harbi’nin tüm cepheleri hâlâ açık…
Hain; mollası, dinsizi, arsızı, bugün de melanette müttefikler...
Nevruz’u da terörize ediyorlar…
Dinî, millî, insanî tüm değerler istismar alanlarından…