İSLAM-BATI ve İSRAİL

İsrail üç vatandaşının öldürülmesi bahanesiyle, Gazze' ye saldırıp 1.867 mazlum ve masum Müslümanı katletti, on binlercesini yaraladı 31.000 evi Gazze' lilerin başına yıktı.

İsrail' in yaptığı bu katliam ve terörü ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya destekleyip arkasında durdular.

Ne acıdır ki İslam ülkelerinden Türkiye ve Katar dışında bir tepki ve ses gelmediği gibi, bazıları sessiz kalarak, hatta göz kırparak katliama onay verdiler.

Suudiler, İran, Mısır ve daha bir dizi İslam Ülkesi ise katliamın arkasında durup destek oldular.

İslam Dünyası'nın genel manzarası olarak, saman alevi nev'inden birkaç Sivil Toplum Kuruluşu tepkisi gelip, geçmiş oldu.

İslam Ülkelerinin hali iç acıtıyor, umutları tüketiyor, iğrendiriyor. Uzun asırlardır süren ilkesizlik, çıkmaz, çaresizlik, tıkanmışlık bezdiriyor.

Katliam karşısında İslam Ülkelerinin tamamı, sadece kendi ülkelerindeki ABD Elçiliklerini kapattıklarını ilan etseler, İsrail katliamı 10 dakikada durdururdu.

İslam Ülkeleri'nin,"İslam" a sadakatsizlikleri, "İslam" a rağmen düştükleri bu durum, adeta şok ediyor.

Müslümanların, "Biz Müslüman mıyız?" demeleri gerekmiyor mu?

Batı ise şaşırtmıyor. İlkelerine kararlılıkla bağlı kalıyorlar. Her zamanki pişkinlik, iki yüzlülük, yüzsüzlük, yalancılığı sürdürüyor.

Aynı filmi Bosna' da izlemiştik, şimdi tekrarlanıyor.

Batı medeniyeti buydu...

Bediüzzaman Said Nursi, Sözler' de bir asır önce Batı ve İslam Medeniyetlerini karşılaştırmış aşağıdaki kıyas ve tespitleri yapmıştı.

İki medeniyet arasında beş noktada farklılık ve zıtlık vardı:

kuvvet-hak

menfaat- fazilet

rekabet-yardımlaşma

hedonizm- hidayet

kardeşlik- ırkçılık

Üstat, şöyle açıklıyordu:

1-İslam Haklının, Batı Kuvvetlinin yanındadır.

2-İslam fazileti, Batı menfaati amaçlar.

3-İslam, yardımlaşma ve dayanışmayı, Batı mücadeleyi ve rekabeti tercih eder.

4-İslam Hidayeti, Batı Hedonizmi hedefler.

5-İslam, kardeşliği, Batı, ırkçılık ve kavmiyetçiliği teşvik eder. Irkçılık ve kavmiyetçilik birliği, huzuru bozar, çatışmayı, ayrımcılığı körükler.

Bediüzzaman Said Nursi bu değerlendirmeyi yüz yıl önce yapmıştı. Yüz yıl sonrasında, günümüzde bunca AB değerleri, İnsan Hakları, Kopenhag kriterleri tezviratına rağmen maalesef Batı' da hiç bir değişme, gelişme olmadı.

Batı, Filistin' de, Bosna' da, Mısır' da, Libya'da, Arakan' da hiçbir zaman mazlumun yanında olmadı, kuvvetlinin kolunda, menfaatlerinin peşinde oldu. Medeniyetlerinin, felsefelerinin gereği buydu.

Batı, prensiplerine sadıktı.

İsrail kuvvetliydi, İsrail'le birlikte olunmalıydı, oldular.

İslam rakipti, mücadele edilmeliydi, hayatta vicdana yer yoktu.

Gazze'nin gözyaşları onları ilgilendirmiyordu. Acılara vakit ayıramazlardı, zevklerden, hedonizmden taviz verilemezdi.. Gazze' ye başlarını bile çevirmediler.

Batı hiç şaşırtmadı ve şaşırtmayacak. İçlerindeki "İnsan" lar azınlıkta ve etkisiz kaldılar.

Şaşırtan, "Müslüman" olduğunu söyleyenler, oldu!