Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2396.31
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Temmuz 2019

İslam düşmanı PKK (HDP)

Kürt Halkı en çok dindarlıkları, ahlakları (namus), mertlikleri ve misafirperverlikleri ile bilinir. Bugün ise Kürtlerin namusunu tekeline alan PKK terör örgütü Kürt kızlarını ABD askeri yapmış, büyük İsrail için savaştırıyor. Kürtleri değerli yapan; İslam, misafirperverlik, mertlik, namus gibi kavramlar PKK tarafından aşınmaya uğratılmaktadır. Dünyanın en dindar halkı olan Kürtler, PKK eliyle Allah’tan, İslam’dan uzaklaştırılmak istenmektedir.

Kürtlerin İslami reflekslerini azaltmada en büyük pay sahibi, İslam yerine Zerdüştlüğü yaymaya çalışan PKK’dir. Çok üzülerek söylüyorum ki; PKK, Kürtleri Allah’tan, İslam’dan, dinden, imandan, namustan, ahlaki değerlerden uzaklaştırmak için çok çaba sarf etmektedir. PKK’nın bu çabaları Kürtlere en büyük zararı vermiştir. PKK, Kürtleri İslam’dan uzaklaştırmadan, kendi ideolojisine (komünizm) kazandıramayacağını bildiği için, Kürtler ile İslam bağını zayıflatmayı bir strateji olarak belirlemiş ve özellikle de kadınlar üzerinden bunu uygulamıştır. Kısmen bunda da başarılı olmuştur.

SAHABE İSMİNİ SİLDİLER

PKK’nın, HDP üzerinden yaptığı İslam düşmanlığı hala devam ediyor. Bunun en son örneği ise; Diyarbakır’ı İslam beldesi yapan en etkili kişilerden biri ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) sahabesi olan İyaz bin Ganem'in adının silinmesi oldu.

İçişleri Bakanlığınca görevlendirme yapılan dönemde, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi merkez Sur ilçesinde yeni açılan bir caddeye, Diyarbekir'in fethinde rol almış olan İslam komutanı İyaz bin Ganem'in adı verilmişti. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'nde seçilen PKK'li belediye yönetimince caddenin ismi değiştirildi. Caddeye, 1992 yılında "terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık etmek" suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası almış doktor İlhan Diken'in adı verildi.

Yani PKK Kürtlere; ‘İslam ile PKK arasında bir tercih yapın’ diyor. Zaten İslam dini ile PKK bir arada olamaz. Bence de Kürtler İslam ile PKK arasında bir tercih yapmalıdır. Artık İslam ile PKK arasında bir tercih yapmanın zamanı gelmiştir.

İslam düşmanı PKK’yı büyük ölçüde HDP besliyor. HDP, hem gariban Kürt çocuklarını PKK’ya ölüme gönderiyor hem de finans desteği sağlıyor. Kürt çocukları da bir Kürt devleti için, Kürtler için savaştığını düşünüyor. Halbuki ABD askerleri olarak büyük İsrail için savaşıyorlar. Hem de kendi ülkeleri ve kardeş halklarla savaşarak, Kürtlerin kardeşlerinin kanlarını döküyorlar. ABD (İsrail)’nin en çok kullandığı örgüt PKK’dır. ABD-İsrail ikilisi PKK’yı, Kürtleri İslam’dan uzaklaştırmak, İslam dünyasını parçalamak ve Büyük İsrail’i inşa etmek için, bir ‘GARGAT AĞACI’ olarak kullanmaktadır.

CHP Atatürk’e, PKK Öcalan’a ihanet etti

CHP, Atatürk’e ihanet ederek, PKK ile seçim ittifakı yaptı.

Dersim, Zilan, Şeyh Said isyanlarını kanlı bir şekilde bastıran CHP, bu isyan geleneğinin son temsilcisi olan PKK ile adeta barıştı. CHP aslında PKK ile ittifak yaparak, PKK’dan fiili olarak özür diledi. CHP, Kürtlerden değil, PKK’dan özür diledi.

PKK, Abdullah Öcalan’a ihanet ederek CHP ile seçim ittifakı yaptı.

Abdullah Öcalan özellikle İstanbul seçimlerinde tarafsız kalın, boykot edin çağrısı yapmıştı. Görünen o ki; PKK artık Abdullah Öcalan’ı değil, CHP (Ekrem bey) ve Türk solunu dinleyecek. Çünkü CHP ve Türk Solu; Türkiye’yi iç savaş ortamına sürükleyerek, memleketi yönetilemez duruma getirip, Erdoğan’ı erken seçime zorlayarak, Erdoğan’ı tamamen bitirmeyi hedefliyor. PKK (derin ABD-İsrail)’nın da en büyük amacı budur. Amaçlarda birliktelik var.

PKK bunun ilk işaretini verdi.

Amaç Türk-Kürt Savaşı (çatışma değil savaş) çıkarmak

PKK “Savaşa Hayır, Onurlu Barış ve Demokratik Müzakere Hemen Şimdi” sloganıyla, 5 ilde Erdoğan'ı erken seçime zorlamak ve Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek için miting düzenleyecek. PKK; Diyarbakır, İstanbul, Van, Mersin, İzmir gibi illerde TÜRK-KÜRT savaşı çıkarmaya çalışacak. Bu mitingler iç savaş zemini oluşturmaya yöneliktir.

PKK, Öcalan’ı değil Ekrem beyi destekledi

PKK ve CHP için kaderin bir cilvesi tecelli etti. Yıllarca CHP’ye ve Atatürk’e hakaretler yapan, Kürt sorunun sebebi Atatürk ve CHP’dir diyen PKK ve Kürtçüler, 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimlerinde CHP ile açık bir seçim ittifakı yaptı. Üstelik de Abdullah Öcalan’ın boykot/tarafsızlık çağrısına rağmen. Hâlbuki Abdullah Öcalan 23 Haziran İstanbul seçimlerinde boykot edin demişti. PKK (HDP), yıllardır serok (başkan/lider) dediği Öcalan’ı Ekrem bey için sildi. Uğruna yüzlerce kişinin açlık grevleri yaptığı, onlarca kişinin bedenini yaktığı Abdullah Öcalan’ı sildiler. Artık PKK için en değerli adam Ekrem beydir. PKK tarihinde, sadece Ekrem bey için Öcalan’ı dinlemedi. Ekrem beyin bu etkisini kullanarak PKK’ya silah bıraktırmasını bekliyoruz artık. PKK, Abdullah Öcalan’ı değil Ekrem beyi seçti ve destekledi. Abdullah Öcalan PKK için fahri bir seroktu, 23 Haziran İstanbul seçimlerinde fahri liderlik/başkanlık da bitti. Artık Serok Ekrem diyebiliriz. Öcalan’ın tahtını sallayan en büyük adam şuanda Ekrem Bey.

Selahattin hem edebiyatçı hem ressam oldu

PKK’lı şirin çocuk Selahattin Demirtaş’a gelince o da Edirne cezaevinde hikaye yazmakla ve resim yapmakla meşgul. Türk Solu, Ekrem bey ve CHP ile yaptığı seçim ittifakının keyfini çıkarıyor. Ketıldan çay yapıp; hikaye yazıyor, resim yapıyor. Kürt çocukları PKK üzerinden ABD askeri olmuş; ölüyorlar, öldürüyorlar, … hiç umurunda değil. Çözüm üretmek yerine; resim yapıyor, hikâye yazıyor. Sadece Kobani olaylarıyla 50 küsur insanın ölümüne sebep olmuş, çözüm sürecini bitiren en etkili aktör olarak bugüne kadar binlerce insanın ölümüne sebep olmuş, hala suçsuz olduğunu söylüyor. Binlerce insanın ölümüne sebep olmuş, hiç utanmadan adalet istiyor. Adalet seni suçsuz bulursa, sana sözüm olsun: Ben de PKK’lı olacağım. PKK’lı olmak suç değilse, ben de hem PKK’lı hem de PKK’lı olacağım. CHP’liler de Erdoğan düşmanlığından dolayı, hiç utanmadan, PKK’lı Selahattin Demirtaş’a suçsuz muamelesi yapıyorlar. Halbuki Selahattin suçüstü yakalanmış ve suç işleme özgürlüğü isteyen yani, adaletsizlik isteyen biri.

Kürtlere İslam’a dönün çağrısı

Asıl konumuza dönersek;

Kavmime, yani Kürtlere: Allah’a, İslam’a dönüş yapın, aslınıza dönün, aslınızı kaybetmeyin çağrısı yapıyorum. Kürtlerin aslı İslam’dır. Hem PKK hem İslam bir arada olmaz, olamaz. Artık Kürtlerin asıl tercihini yapmasının zamanı gelmiştir. PKK, İslam’ın izlerini silmeye çalışıyor. Elinden gelse, gücü yetse, bütün camileri kapatır. Kürtleri, bu onurlu direnişe çağırıyorum. İslami reflekslerinizi gösterin ve bu kararı PKK’ya geri aldırın. Aksi halde daha da ileri gideceklerdir. Kürtlerin sabrı taşma noktasına gelmiştir. Hazır PKK (HDP, Demirtaş) da Abdullah Öcalan’ı silmişken, Allah’a, İslam’a karşı olan PKK (HDP)’den tamamen kopmanın, kurtulmanın zamanı gelmiştir.

Kürt Halkı; tercihini PKK (HDP)’den yana değil,

Hz. Muhammed (S.A.V.)’in yolu olan İslam’dan yana kullanacaktır.

Buna olan inancım tamdır.

Öcalan Müslüman değil ve HDP de bir parti değil

Müslüman Kürtler; Abdullah Öcalan’a lider, PKK (HDP)’ya da parti muamelesi yapamazlar. Abdullah Öcalan Müslüman değildir. Allah’ı inkar eden bir kafirdir. HDP de bir parti değildir. Kürtlerin kanı üzerinden siyaset yapan, büyük İsrail emelleri için kullanılan İsrail’in Gargat Ağacı’dır.

İşte Öcalan’ın İslam hakkındaki bazı görüşleri;

“Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru” kitabı Öcalan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne gönderdiği savunmalardan oluşuyor.

“İnsanlığın ilk atası maymunlardır. İnsan, 20 milyon yıl önce Doğu Afrika’nın iklim koşullarında oluşan ve iki ayağı üstünde yürüyen yaratıkların evrim geçirilmiş biçimidir.”(s.17)

“İnsanlar, eskiden gelişkin bir hayvan topluluğu olarak yaşıyordu.”(s.22)

“İnsan, önce primattı (şekli tam bilinmeyen bir memeli türü), sonra maymun oldu, ardından bugünkü biçimini aldı.”(s.23)

“Sümer mitolojisi (efsaneleri) ve teolojisi (din anlayışı) tüm dinlerin başlangıcıdır.”(s.20), “Din tarihi, Sümerlerin tarihidir.(s.35)”

“Kavimlerin geçmişi dinlerin geçmişinden eskidir.” (s.51) (Bu iddiasıyla milletlerin dinsiz yaşayabileceğini kanıtlamaya çalışmaktadır.)

Öcalan, din konusunda klasik Marksist teoriyi tekrarlıyor: “Din, afyondur ve imha, işkence, açlık, hastalık gibi sorunların kaynaklarındandır.”(s.39)

Öcalan’ın din tarihinde Sümerler üzerinde neden çok durduğunu açıklarken kullandığı cümle, sözde savunmasındaki en ağır cümledir: “Aslını çözemezseniz piçini çözmekle hiçbir yere varamazsınız.”(s.182)

“Bir Arabistan yarımadası tasarımı olarak Allah, milattan önce 2000’lerde ideolojik bir kimlik kazanmıştır.” (s.194)

“Allah kelimesinin kökeni “el”dir, “el” eski gök tanrısıdır. Hz. İbrahim, kabilesinin birliğini sağlamak için bütün tanrıları terk edip “el”i Allah yaptı, Hz. Musa da bunu İsrail oğullarının birliği için kullandı.” (s.59,60)

“Doksan dokuz tanrı sıfatı Sümer kaynaklarından gelmektedir.(s.21)” “ Doksan dokuz tanrı sıfatı bir tür ütopyadır.” (s.242)

“Tek tanrı fikri, izafiyet teorisinin bilimsel olmayan, ilkel bir ön aşamasıdır.” (s.38)

“İbrahim, “el”i “elohim”a dönüştürdü. Musa onu “Yahova” olarak dönüştürüp millileştirdi.” (s.158,242)

“Peygamberlik, Sümer, Mısır ve daha sonraları başka merkezlerin kabile ve din anlayışından doğmuş bir kurum olarak tanımlanabilir.” (s.156)

“Peygamberlik, bir tür Sümer bilgeliğidir.” (s.27)

“Peygamberlik, İbrahim tarafından gericileşen ve yıpranan rahipliğin yerine geliştirilmiş bir kavramdır.” (s.145)

“Adem ve Hava’nın yaratılış hikayesi Sümer kaynaklı bir söylencedir.(uydurma hikaye)” (s.71,72)

“Adem’in çamurdan yaratılması Sümer kaynaklıdır, ancak Sümer kaynaklarında dışkıdan yaratıldığı söylenmektedir. ” (s.73)

“İbrahim’in hikâyesi bir efsanedir. ”(s.156)

“İbrahim’in İsmail’i kurban etmesi bir efsanedir. ” (s.58)

“İbrahim’in Nemrut’a karşı çıkış hareketi bir kabile hareketidir. ”(s.59)

“Yusuf’un öyküsü, Mısır bürokrasisi içinde yükselişin tanrı kelamı biçimine getirilmiş halidir.”(s.61)

“Musa, iki rahipten etkilenerek kendi ideolojisini geliştirmiş, kabilesinin birliğine verdiği önem onu İbrahim’in dinine yaklaştırmış ve tek tanrılı dinler için önemli bir kişi yapmıştır. ” (s.62,63)

“Nuh tufanı, Sümerlerin Gılgamış destanında da geçen bir efsanedir. ”(s.74)

“Eyüp hikâyesi, Sümerlerde acı çekmenin kutsallığını anlatan bir efsanedir. ”(s.74)

“Yahya bir vaizdir. ” (s.160)

“İsa, kendini yetiştirmiş bir peygamber olmaktan öte kendisine peygamberlik yakıştırılmış biridir. ”(s.161)

“Cennet, Sümer toplumunda alt sınıfın hayal ettiği, üst sınıfın yaşadığı yerdir. Cennet aslında Basra Körfezi ile Dicle ve Fırat kıyısındaki tapınaklardan ve saraylardan başka bir şey değildir. ”(s.73,74)

“Kur’an’ın karanlık yüzüyle aydınlık yüzü o kadar iç içe geçmiştir ki din çağını sona erdirmiştir.” (s.191)

“İslamiyet, Sümer mitolojyasının üçüncü aşamasıdır. Hz. Muhammed’in bütün çabalarına rağmen bu mitolojyayı ve onun ürünü olan daha önceki iki dinin gücünü aşması sınırlı kalmıştır.” (s.191)

“Denilebilir ki Mısır ve Sümer nasıl Nil, Dicle, Fırat’ın bir hediyesi ise İslamiyet de Arabistan ve Mekke merkezli bir ticaretin hediyesidir. ”(s.192)

“Muhammed, Mekke-Şam-Kudüs arasında yolculuk yaparken Asuri Nesturi rahiplerinden çok şey öğrenmiştir. Ayrıca Yahudilerle içli dışlı yaşadığı için onlardan etkilenmiştir. İsa Esensiler tarikatından etkilendiği gibi Muhammed de Haniflerden çok etkilenmiştir. Zerdüşt’ün fikirlerini de duyması muhtemeldir. Hıristiyanlık, Musevilik ve Zerdüştlük Muhammed’in ideolojisini hazırlayan ideolojilerdir. ” (s.192)

“Muhammed’in kişiliği, özce dile getirilen dönemin etkisi altında oldukça çelişkili bir gelişim göstermektedir. ” (s.209)

“Hatice olmadan Muhammed’in peygamberleşmesi mümkün görünmemektedir. ” (s.211)

“Muhammed, Allah kavramına ağırlıklı olarak politik ve askeri sıfatlar eklemiştir. Onun bu çabası Grek felsefesinden, Aristo’dan ve Eflatun’dan etkilenmesinin ve Nesturi rahiplerinden etkilenmesinden kaynaklanmaktadır. ”(s.215)

“Muhammed ve İslamiyet’i daha başlangıçta Yeni Eflatunculuğun güçlü bir temsilcisi olarak kabul etmek yanlış olmayacaktır. ”(s.238)

“İslamiyet, bir dinle bir felsefe olma konusunda tercih yapamadığı için çıkmaza sürüklendi. İslamiyet’in bu iki yönü sürekli çatışma halindedir. ”(s.217)

“İslamiyet, gerici bir dindir. Başlangıçtan beri zincirinden boşanmış aç bir aslan gibi etrafına saldırmaktadır. Adeta çevre uygarlıklardan bir intikam hareketi gibi bir atılım yapmaktadır. İslam‘ın çevreye saldırması Avrupa’da barbarlık aşamasındaki Gotlarla Hunların Roma uygarlık merkezlerine saldırılarına benzemektedir. ”(s.218)

“Genel Ortadoğu tarihi açısından bakıldığında İslamiyet sınırlı bir ilerleme rolüne sahiptir. Fazla yaratıcılık değeri yoktur. İdeolojik kimlik olarak Sümerlerin üçüncü bir versiyonudur. Kabileleri uygarlaştırma çabası vermişse de aslında bir feodalizm ihracatçısıdır. Cihat anlayışını da bunu için geliştirmiştir. ” (s.249)

“Öcalan, hukuki bir savunmayı neden İslam’a saldırı aracı haline getirdi?” Haftaya...

Öcalan, “Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru” başlığı altında yayımlanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne gönderdiği savunmasında

“İslamiyet, Ortadoğu’daki üçüncü büyük çıkış olarak rolünü oynadıktan sonra tarihte unutulmaya yüz tutacak, diğer bir deyişle lanete ve ihanete uğrayarak terk edilecektir. Bu hazin ama anlaşılır bir sonuçtur. Bu bakımdan Hz. Muhammed’in son peygamber olma kehaneti anlamlıdır.” (s.252)

“Arabistan’da halen kıble denilen namazda yön anlayışı, Romalıların Kibele adlı tanrıçasından izler taşımaktadır.” (s.54)

“Dinde reform yapılmalı.

Ayetler ve hadisler materyalist anlayışa göre yeniden yorumlanmalı.

Cennet ve cehennem gibi ütopik (hayal ürünü) kavramlar dinden çıkarılmalı.

Namaz, ilkel toplumların bir tiyatrosudur. Namazın yerine daha soylu bir tiyatro geliştirilmeli.

Camiler, tiyatronun da oynandığı kültür-sanat salonlarına dönüştürülmeli.

Tam bir vahşet hâlini alan kurban yasaklanmalı.

Kurbanın yerine bir yardımlaşma fonu kurulmalıdır.

Bütün bu çalışmalarla toplumsal yaşamda dinin yerini bilim almalı.” (s.408,409)

“Allah, milliyetçi yani ağır basan bir tanrıdır. Sami(Yahudi) ve Arap toplumsal gücünün en üst ideolojik yansımasıdır.” (s.360)

“Hz. Muhammed, Arabın Aceme üstünlüğü ibadet derecesindedir, demişse de kavmi niteliği fazla aşamadığını belirtmek gerçekçi olmaktadır.” (s.225)

“İslam dini, Araplar, Farslar ve Türkleri milliyet ve ulus olarak güçlendirip devleştirirken Kürtlerin asimilasyonunda ve ezilmesinde temel rol oynamıştır. Kürtler, feodal İslam dinini kendileri için ideoloji haline getirememişler, bu konuda yapılan denemeler bir sonuç verememiştir.”

“Antik köleciliğe karşı üstün bir inanç ve moral ören Zerdüşt geleneği, Buda, Sokrates ve daha sonra İsa’yı etkileyerek temel bir zemin olmuştur.” (s.163)

“Zerdüşt’ün yeni ahlakıyla İbrani kültürünün sağlam peygambersel özü birleşerek ortaya İsevilik (Hıristiyanlık) çıkmıştır.” (s.161)

“Hrıstiyanlık,Musevilik ve Zerdüştlük, Hz. Muhammed’in çıkışında resmi ideoloji konumundadırlar.” (s.192)

“Bir İsrail –Filistin demokratik federasyonu, tüm Arapları da aynı çatı altında birleşmeye zorlar. Bazı gerici çevrelerin dışında tüm Ortadoğu bölgesinin bu federasyondan büyük yarar göreceği açıktır. 21.yüzyıl İsrail –Arap ilişkilerinin demokratik federasyon altında çözüme gitmesi kaçınılmaz görünmektedir. İsrail’in dünya çapında demokrasi deneyimi, Arapları demokratikleştirmede tarihi bir rol oynayabilir.” (s.423)”

Not: Sayfa numaraları kitabın Mem Yayınları’nca yapılan ilk baskısına aittir.