Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Aralık 2019

İslam’da Temizliğin Önemi-1

Temizlik, maddî ve manevî olmak üzere iki türlüdür. Manevî temizlik, huy ve ahlak temizliğidir. Bu da; kişinin insanlara karşı iyi niyetli olması; kin, nefret ve haset gibi kötü huylardan uzak durmasıdır.

Yazımızın mevzusu olan maddî temizlik ise; vücutta, elbisede, kullanılan eşyalarda ve yaşanan ortamlarda hiçbir necaset; pislik, leke, kir ve pasak bulunmamasıdır.

Temizlik, insanoğlu için ömür boyu süren zarurî bir aktivitedir. Evet vücudumuzun temizliği, elbiselerimizin temizliği, kullandığımız eşyanın temizliği, yaşadığımız mekân ve çevrenin temizliği, sağlığımız için son derece mühimdir ve hayatî öneme sahiptir.

İnsanoğlunun “fıtrat”ında yani yaradılışında; necaset; pislik, leke, kir ve pasaktan tiksinme; temizlikten ferahlık ve mutluluk duyma hissi vardır. İnsan, Allah’ın kulu ve yeryüzündeki halifesidir. Allahü Teâlâ: “…Allah çok temizlenenleri sever,” (Tevbe 108) buyurarak, insanın temiz olmasını istemiştir. Temizlikle alakalı bir hadis-i şerifte ise, şöyle buyurulmaktadır:

“On şey fıtrattandır: Bıyıkları kısaltmak, sakalı salıvermek, misvak kullanmak, istinşak yapmak (burnun içini su ile temizlemek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altı kıllarını yolmak, etek traşı olmak, def-i hacetten sonra ön ve arkayı yıkamak. (Ravi diyor ki:) Onuncuyu unuttum, fakat mazmaza yapmak (ağzın içini su ile yıkamak) olabilir.” (Müslim 261)

Fıtrat, Allahü Teâlânın yarattığı “aslî yaradılış”, yani sonradan meydana gelen bozulmalardan önceki sâfî, hâlis, sıhhatli ve sağlıklı olan durum demektir. İşte bunun için, fıtratı bozulmamış herkes pislikten tiksinir ve temizlikten mutluluk duyar. Akıllı ve münevver insanlar, fıtratı yani bu aslî ve sağlıklı hali korumak için büyük gayret sarfederler.

Yüce dinimiz İslam, temizlik konusunda çığır açmış; temizliğin gereklilik ve önemini sıklıkla vurgulayarak bu konuda bütün insanlığı aydınlatmıştır. Böyle olduğu için de temizlik fikri, İslâm kültürünün aslî unsurlarından biri olmuştur. Bugün bir İslam medeniyetinden bahsediyorsak, bunda temizliğin katkısı büyüktür. Bundan dolayı fıkıh kitapları “Taharet” yani temizlik ve temizliğin ana vasıtası olan su hakkındaki bilgilerle başlar.

Ayrıca yüce dinimiz İslam; namaz kılmak için hem “hades”ten (abdestsizlikten) hem de “necaset”ten (pislikten) tahareti yani temiz olmayı şart koşmuştur.

İslam temizliğe açıklık ve bilinç getirmiştir. İslam, müminlerden yalnız temiz olmalarını istemekle kalmamış, bunun nasıl ve ne şekilde yapılacağını da belirtmiştir. İnsan, müslüman olmadan da bir nebze temiz olabilir; fakat temiz olmadan doğru dürüst müslüman olamaz.

Temizlik, dinî bir vecîbe ve sağlıklı yaşamın temel şartı olmanın yanında insanlık onur ve şerefinin de gerektirdiği tabiî bir durumdur ve çok önemli bir gelişmişlik göstergesidir.

Hayatımız için bu kadar önemli olan temizliği her zaman ve her yerde uygulamak mümkündür. Çünkü temizlik su ve sabunla yapılır. -Çok ucuz oldukları için- bu iki ana temizleyiciye erişim çok kolaydır. Dolayısıyla tembellik veya cimrilik edip bu iki önemli ve hayatî maddeyi kullanmayan kişi, gerçek temizlikten söz edemez ve bunun vahim sonuçlarına katlanmak zorunda kalır. Geçmiş senelerde yaşanan tavuk gribi gibi çeşitli salgınlarda; tıp camiasının ve devletlerin, su ve sabun kullanımı hususu üstünde nasıl titrediklerini ve bu konunun medyada ne kadar geniş yer aldığını hatırlayalım.

İslam dışı toplumların temizlik konusundaki bilgi ve kültürlerinin geçmişi pek uzun değildir. İslam’dan önceki dönemde temizlik adına yapılan şeyler, basit ve bilinçsiz birtakım davranışlardan ibaretti. Bilimin ilerlemesiyle temizlik ve hijyenin önemini kavrayan dünya, nisbeten temizliğe önem vermeye başlamış olsa da, gerçek temizlik yine de İslam’dadır. Gayr-ı müslimler -Allah hidayet versin- belki yiyeceklerinin mikropsuz olmasına dikkat ederler, fakat öte yandan; her türlü pisliği midelerine indirir ve haram olan domuz etini yemekten asla çekinmezler. Bir de hayvanları boğazlamadıkları için leş eti yemiş olurlar. Elbette bu durumda hayvanın kanında bulunan ve süzülüp atılması gereken pislikleri de etle beraber tüketirler. (Devamı haftaya)