Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Ekim 2019

İslâm’ın Cihanşümul Adaleti-1

İnsanların bütün iş ve faaliyetleriyle ilgili; geniş, kapsamlı ve evrensel bir kavram olan “adalet”; tarafsızlık, eşitlik, hakkı yerine getirmek, haksızlıktan kaçmak, ölçülü hareket etmek, istikamet üzere bulunmak, ifrat ve tefrit arasında olmak, hakkı gözetmek, işleri yerinde ve zamanında yapmak gibi maddî ve manevî manalar ihtiva eder.

Başka bir tarife göre de “adalet”; -bir tarafı tutmadan- insanlar arasında hükmetmek, herkesin hakkını tanımak, herkese layık olduğu ve hakkettiği şeyi vermek manasına gelen ahlakî bir ilkedir. Özetle söylemek gerekirse “adalet”; karşılıklı zıt faydalar arasında, hakka en uygun olan dengeli ve muvazeneli davranış biçimidir.

“Adalet”, aynı zamanda ölçülü olma ve haddi aşmama manalarına da gelir ki, bu durumda “i'tidal” ile aynı anlama gelir. İ’tidal yani ölçülü olma hali, ahlakî bütün faziletlerin esasıdır. Çünkü fazilet; biri ifrat, diğeri de tefrit olan iki aşırılığın tam ortasıdır. Mesela ahlakî bir fazilet olan “cömertlik,” israf ile cimriliğin ortasıdır.

İsmail Mufid İstanbulî diyor ki: “Adalet, bütün faziletlerin câmii ve bütün erdemlerin başıdır.” (Şerhu’l-ahlaki’l-Adudiyye, s. 83)

Adaletin temeli, hak ve vazifedir. Başkalarının hakkına saygı, bizim vazifemizdir. Hak olmazsa vazife de olmaz, vazife olmazsa hak da olmaz. Bunun için ki, “adalet” kavramı, diğer ahlakî faziletlerin aksine; insanlarla ilişkilerimizi ilgilendiren sosyal karakterli bir kavramdır. Bu manada; satıcının alıcıya vermesi gereken malı, öğretmenin öğrencisine vermesi gereken notu, babanın çocuğuna vermesi gereken sevgiyi; aynı şekilde alıcının satıcıya vermesi gereken ücreti, öğrencinin öğretmene göstermesi gereken saygıyı, çocuğun babasına göstermesi gereken hürmeti kusursuz olarak yerine getirmeleri adalet olup, bunların tersini yapmak ise, zulümdür.

“Adalet”, toplumsal barışın anahtarıdır. Çünkü “adalet” bulunmayan yerde, huzursuzluk, zulüm, istibdat ve anarşi olur. Böyle bir durum, toplumu geriye ve uçuruma götürür. Adalet olmadan ne fert sükuna erer, ne aile huzura kavuşur, ne toplum barışa ulaşır, ne de millet selamate erer. Âdil olmayan ve “adalet”e kıymet vermeyen toplumlar, pâyidar olamazlar. Bir milletin medenîlik seviyesi, o milletin fertlerinin “adalet”e, hak ve hukuka verdikleri değerle ölçülür. Dünyadaki en yüce faziletlerden biri olan “adalet” kavramı, belirli bir dine, cinse, ırka, soya mahsus değildir. Bilakis o; Allahü Teâlâ tarafından, bütün yaratılanlara sunulmuş İlahî bir lütuf ve ikramdır.

“Adalet”; kâinatın nizamı, yerine getirilmesi gereken önemli bir fazilet ve ödenmesi gereken mühim bir haktır. Bilindiği gibi her hakkın başı, bütün âlemlerin yaratıcısı olan Allahü Teâlânın varlığına ve birliğine inanmaktır. Dolayısıyla Allahü Teâlânın varlığına ve birliğine inanmamak, en büyük haksızlık ve zulümdür. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Allah’a şirk koşmak, çok büyük bir zulümdür.” (Lokman 13)

Buna göre, gerçek adaleti, ancak Allahü Teâlânın varlığına ve birliğine inanan kimseler sağlayabilir. Çünkü onlar, Allahü Teâlânın emrettiği adaleti yeryüzünde tatbik etmekle görevli olduklarına inanırlar. Onlar: “Biz, Kıyamet gününe mahsus, öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki, hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez.” (Enbiya 47) uyarısı gereğince, âhirette gerçekleşecek olan İlahî adalete tam olarak inanırlar. Yine onlar: “Şu kesindir ki, Biz, peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti gerçekleştirmeleri için, peygamberlerle beraber Kitap ve adalet terazisi indirdik.” (Hadid 25) âyet-i kerimesinde izah edilen İlahî mesajın yerine getirilmesi için, adalet terazisini kurmaya ve onu hayata hâkim kılmaya çalışırlar. Onların biricik hedefi, dünya hayatında bunu gerçekleştirerek, âhiretteki asıl adalet terazisine sermaye hazırlamaktır.

Huzurlu ve istikrarlı bir toplum için “adalet”in tahakkuku şarttır. “Adalet”in gerçekleşmesi için de, âdil bir ölçünün olması gerekir. O ölçü de şüphesiz ki, İslam dinidir. Çünkü İslam dini; insanın biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve hiçbir yönünü ihmal etmeyen muazzam bir yaşam tarzı ve mutluluk reçetesidir. İnşaallah, gelecek hafta da “adalet”i şlemeye devam edeceğiz.