Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Temmuz 2020

İslamsızlaştırılmış İslam!

Asrı Saadet dönemi İslam’ın temel değerlerinin en zirve yaşandığı ilk ve tek dönemdir. Sonra gelenler öncekilere nazaran İslam’ın temel değerlerinden uzaklaşmaya başlamışlardır.

Çok değil daha 30 yıl gelmeden üç halife de şehit edilmişti. Kuran İlminin kapısı Ali’yi (ra) şehit edenler ellerinde Kuran onu Kurana uymaya davet etmişlerdi.

Daha yarım asır geçmeden yaşanan bu olayları düşündüğünüzde asırlar sonra bugünümüzde İslam’ın temel değerlerinden ne kadar uzaklaşmış olacağımızı düşünmek bile tüylerimizi ürpertiyor.

Günümüz anlayışında İslam kelimesini ötekileştirme manasında algılayan bir kesim var. Neden dün İslam Pazarı dememişiz de Medine Pazarı demişiz? Neden Darul Erkam demişiz? Ya da Darun Nedve? Birtakım kavramların başına İslam kelimesini getirerek onu İslamlaştırdığımızı sanıyoruz? Mesela İslam Devleti, İslam Ekonomisi, Dahası da var İslam Birleşmiş Milletleri, İslam NATO’su gibi…

Alemlere Rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olduğumuz için herkes için doğru olanı söylüyoruz. Bizde her samimi Müslüman gibi her işimizi Allah’ın rızası için yapıyoruz.

Osmanlının sonu dahil özellikle Cumhuriyetten sonra İslam’ın içini boşalttılar. Bütün kavramlarını başkalaştırıp yerlerine emperyalizmin kavramlarını soktular. Adına da kuşatıcı evrensel sistem dediler.

Düşünebiliyor musunuz; faizsiz bir ekonomi olabilir mi? Kız ve Erkeği ayrıştıran bir okul mümkün mü?

Bankaya parasını çekmeye giden Müslüman sol eliyle çay içen gişe görevlisine “sağ elle iç kızım” demek mi doğru? Yoksa sağ elimle sizin paranızın faizini sayıyorum? Demek mi doğru?

Hıristiyan bir zümreyi tarif için Bunlar Hıristiyan demeden nasıl anlatacaksınız Hristiyan olduklarını? Aynı şekilde Müslümanları nasıl tarif edeceksiniz Bunlar Müslüman demeden. Nasıl bir davranış sergilemeliyiz ki karşımızdakini ötekileştirmeden tarif edelim?

İslam’ın tüm eserinin, izinin silindiği bir neslin çocukları bugün kaç yaşında bilir misiniz? Samanlıkta Kuran öğrenen neslin çocukları nereden bilsin İslam Devleti’ni değil mi? Ya da İslam Ekonomisini nereden bilsin?

Faizsiz bir sistemi hangi ekonomi adıyla tarif edebilirsiniz? Mesela Makro Ekonomi ile mümkün mü? Ya da Mikro Ekonomi? İktisat?

Hayır! Bal gibi İslam Ekonomisi demek zorundasınız. İslam devleti, İslam ekonomisi yoksa İslam toplumu, İslam ümmeti de yoktur. Müslümanım demekte ötekileştiriyor. O zaman Müslümanım demeyecek miyiz?

Ülke öyle bir hale getirildi ki insanlar neredeyse kimliklerinden İslam kelimesini çıkaracaklardı. Gerçi şimdilerde dileyen çıkarabiliyor! Cumhuriyetten sonra kucağımızda İslam’dan arındırılmış bir İslam ile müşerref olduk.

Sonrası malum. İslam kelimesini ötekileştirmenin deruni gerekçesi gören bir akıl patlamasıyla karşı karşıyayız. Şimdilerde İslamcı yazar değişimi yaşanıyor. Kendine Müslüman olmayan, insanlığı kuşatan İslamcı yazar kimliği…

Osmanlı Devleti’ni tarif ederken nasıl tarif edeceğiz? Son İslam Devleti değil miydi? Hadi İslam kelimesini koymadan anlatın bakalım İslam oluşunu?

İslam hayattır. Hayata lazım olan her ne varsa İslam’da vardır. Olmalıdır. Olmalıdır olmasına, lakin evvela terimler, kavramlar, kurumlar, işleyişler derken en küçük söz ve eylemden en büyüğüne, bireyin hissiyat-ı cüzisinden insanlığın en külliyetli dairesine kadar her şeyi mevkiy-i muallasına oturtmak lazım ki, muvaffakiyet hasıl olsun.

Tabi bir kısmımızın her şeyi yerli yerince gördüğü bir muvaffakiyeti, bir diğeri, yersiz ve hakikatsiz de görebilir. Ki ekseriyetle de böyle olduğundan İslam Birliğinden söz edemiyoruz.

Bu manada yazarlarımızın bazılarının kafası bayağı bir karışmışa benziyor. Yarayı tarif ve tafsil etmiş olsalar da merhemden ve çözümden çok uzaklar. Hatta diyebilirim ki, bu kafayla giderse ahir’akibetleri (iman/İslam cihetiyle) sıkıntılı dahi olabilir.

Velhasıl; bu iş (ittihad/birlik/her şeyin yerli yerince istimali) büyük merkezli akılların hatta akıldan ziyade beşerin takatinin fevkindeki ilhamat’a mazhar eserlerin, kişilerin çözeceği, neticelendireceği bir vaziyet almış.

Bu manada ve bu ihtiyaç saikasıyla, “geniş katılımlı bir heyet tarafından” bir program hazırlanmadığı müddetçe, bir netice alınabileceğini sanmıyorum.

Ve işin doğrusu elinde reçete ile dolaşanların neredeyse tamamı, temelinde İslami bakış olmayan tıbbiyeden mezun olduklarından, tedavi önerileri tağuti sistemlerin onlara tayin ettiği sınırlar içerisinde oluyor.

Mesela; Arz ile talep arasına bankayı konumlandırıyor, akabinde bu işin (bankanın) İslami tarzını bul diyor.

Kimsenin aklına gelmiyor ki, adeta bir komisyoncu gibi hareket eden bankanın arz/talep mekanizmasında ne işi var?!

Bu akıllara gelmez, zira tağuti anlayış hayatın esaslarını, sac ayaklarını belirleyip çakmış. Sana o sınırların haricinde bir şeyler olabileceği fikrini verdirmiyor.

Dar kafalar dar görüşler, İslam olmazsa Hayat olmaz!