Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.54
Gram Altın
2412.52
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Temmuz 2023

​İsraf ve enflasyon İlişkisi

Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı, politika değişikliği derken fiyatlar aldı başını gitti.

Ekonomi güvenliğini tesis etmek amacıyla 2021 yılının son çeyreğinde uygulanmaya başlanan ekonomi modelinden 14-28 Mayıs seçimlerinde sonrası vazgeçilince yeniden bir enflasyon dalgası yaşanmaya başladı.

Enflasyonu düşürmek için öncelikle faiz oranları artırıldı. Sonrasında vergi oranlarında artış yapıldı. Uygulanan politika değişikliği fiyatların yeniden yükselmesine neden oldu.

Son politika ile vatandaşın alım gücü azaltılarak enflasyonun düşmesi planlanıyor. Özellikle kredi kartı gecikme faizi ve nakit avans faizleri yükseltilerek talep düşürülmeye çalışılıyor.

Pazarda fiyat araştırması yaparken satıcının “halde şu fiyat ama satış azaldığı için fiyat artıramıyorum” cevabını alıyoruz. Enflasyonu düşürmek planının bu minvalde etkisi görülmeye ufak ufak başlamış.

Ancak sonbahar aylarında etkisi daha çok hissedilmeye başlar. Yaz aylarında birçok kişi tatil sebebiyle harcamasını artırır. Bir de temmuz maaş/ücret zamları da etkili olur. Son bahar aylarında harcamalar azalınca işçi çıkarmalar da başlar. Özellikle “zombi şirketler” olarak adlandırılan iş yerleri kapanacaktır. Bu durum işsizliği beraberinde artıracaktır. Diğer taraftan Körfez Turu sonrası doğrudan yatırımlar artarsa istihdama olumlu katkı sağlayabilir. Ancak ne zaman başlayacağı önemli bir konu.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan “israf” konusuna vurgu yapmıştı. İsraf, gereksiz bir şekilde talebi artıran böylece fiyatların daha da yukarı çıkmasına neden olan bir etkendir.

İsraf, tüketim talebinde artışa yol açar. Bu durumda, talepteki artış, mal ve hizmetlere olan genel talebi yükseltir ve arz-talep dengesini bozar. Talep artışı, fiyatların yükselmesine ve enflasyonun artmasına neden olur. Diğer taraftan israf, kaynakların verimsiz kullanılmasına ve üretim süreçlerinde gereksiz harcamalara yol açar. Bu da üretim maliyetlerini artırır. Üreticiler, artan maliyetleri tüketici fiyatlarına yansıtarak enflasyonu tetikler. Ayrıca tüketim talebindeki artışı teşvik ederek para arzını artırır. Para arzındaki artış, genel fiyat düzeyini yükseltir ve enflasyon baskısı oluşturur. Tüm bunların haricinde de ithalat talebini artırarak dış ticaret açığını büyütür. Yüksek dış ticaret açıkları, ülkenin dışarıya bağımlı hale gelmesine ve döviz kuru dalgalanmaları ile enflasyon baskısı yaşamasına neden olur.

İsraf eğilimi, tüketici ve işletmeler arasında gelecekte daha yüksek fiyatlar beklentisi oluşturur. Bu durum, insanların ve şirketlerin gelecekteki enflasyonu dikkate alarak fiyatları artırmaya yönelik adımlar atmalarına neden olur. Bu şekilde, enflasyon beklentileri kendini teyit eder ve enflasyon sürekli bir döngü haline gelir. Bunların yanında israf kaynakların adaletsiz dağılımına da yol açar. Eşitsizlikler, düşük ve orta gelirli kesimlerin harcamalarını kısıtlamalarına ve yüksek gelirli kesimlerin tüketim talebini artırmalarına yol açar. Bu durumda, talepteki dengesizlik enflasyonu etkiler. Son olarak da kaynakların verimsiz kullanımına ve rekabetin azalmasına neden olur. Verimlilik düşüşü, üretim maliyetlerini artırır ve enflasyona katkıda bulunur. Rekabetin azalması ise fiyatların belirlenmesinde etkinliği azaltarak fiyat artışlarını kolaylaştırır.

İsraf ekonomisi enflasyonu doğrudan ve dolaylı çeşitli şekillerde etkilemektedir. Bu nedenle harcama yaparken gerçekten ihtiyaç olup olmadığını göz önünde bulundurmak gerekir. Bu bağlamda düşünülürse ihtiyaç olmayan ürünlerin satın alınmaması talebi düşürürken enflasyonun düşmesine de neden olacaktır.