Dolar (USD)
32.41
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2399.19
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Mart 2020

İstanbul''u Mesken Tutmak

Tokat'tan İstanbul'a doğru yola çıkarken hedefimiz yine kitaplar, edebiyat, dostluk ve kardeşlikti. Sadece bu kez değil her zaman mevzu kitap ve edebiyat olunca mesafe tanımayan bir ruha teslim ediyorum kendime.

Kitap Tokat ekibinden arkadaşlarla seminer için yola düştük bu kez. Günışığı Yayınları'nın düzenlediği 13. Eğitimde Edebiyat Semineri hem konusu itibariyle hem de içerik olarak oldukça faydalı bir çalışmaydı. Yazarların paylaşımları, öğretmen arkadaşların öğrencilerle yapmış olduğu okuma çalışmaları sunumları görüş alışverişlerine olanak sağlanması anlamında faydalı paylaşımlardı.

İstanbul'a her zaman yolumuz düşmediği için gittiğimiz zamanlarda da birkaç haftalık işleri birkaç güne sığdırıyoruz. İş dediysek de dostlarla hasret giderme, birçok mekanın havasını soluma, akıp giden denize, şehre, kalabalığa kapılma ve daha birçok güzelliği birlikte yaşama...

Değerli abimiz Hüseyin Akın ile güne başlayıp; şiirin, edebiyatın, dergilerin kulağını çınlattık Ali Bal ile. Hüseyin Akın ile sohbet ediyorsanız olaylara baktığınız açıyı farklı bir yöne çevirmeniz an meselesi. Yine öyle oldu. Dergilere, dostluklara, geçip giden zamana farklı bir pencereden baktık.

Daha sonra İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünde İbrahim Akçay hocam ile gıyabi tanışıklığımızı vicahiye çevirdik. İbrahim Akçay çok kısa sürede bize İstanbul'un gizli kalmış birkaç gizli hazinesini tanıttı. Şerefiye Sarnıcı'nı onun sayesinde tanımış olduk.

Bir halı mağazasının altında gizli kalmış bir güzelliğe tanıklık ettik. Binlerce yıllık İstanbul tarihinin yok olmuş yüzünü gördük. Ve İbrahim Akçay gibi bir dost kazandık.

Kitap Tokat ekibinden arkadaşlarla İstanbul Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı Hocamız ile buluşup hasret giderdik. Canan Yazıcı Hocamız da bizleri yalnız bırakmadı. Tokatlı günleri anılar eşliğinde bir İstanbul akşamında yaşamış olduk. Levent hocamızın çalışma azmi ve enerjisinin en yüksek performansta olduğunu görmek bizleri ziyadesiyle mutlu etti.

İstanbul'da bir de “edebiyat ve dostluk” konulu söyleşimiz vardı. Abbara Kahve'de Şakir Kurtulmuş Hocamızın yönetimde gerçekleştirdiğimiz program; dostluğun ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha canlı olarak yaşatmış oldu. Programda bizi yalnız bırakmayan eski dostlarımızın yanında kazandığımız yeni dostlar da gönül hanemize yazıldı.

Değerli hocalarımız Prof. Dr. Hanifi Vural ve Fahri Nayman programa katılanlar arasındaydı. Onlarla da program öncesinde ve sonrasında Tokatlı günleri yad ettik.

Değerli dostum Ali Bal ile dostluğu, kardeşliği, kitabı, okumayı, Tokat’ı konuştuk söyleşide. Tokat'ta yaptığımız çalışmaları anlatınca şöyle güzel bir sonuç çıktı ortaya; “Keşke her şehirde Tokat Valisi Dr. Ozan Balcı gibi bir vali olsa...”

Programa katılım İstanbul şartları düşünülünce çok iyiydi. Salonun tamamen dolu olması konumuz olan edebiyat ve dostluğun ne kadar değerli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

Davetimizi kırmayarak programa gelen dostları tek tek yazmaya çalışsam köşem buna yetmeyecek biliyorum. Dostlar iyi ki var. Edebiyat ancak böyle güzelliklere şahit olundukça anlam kazanıyor. Dergiler kapanacak, yeni dergiler çıkacak, kitaplar çıkacak, kitaplar unutulacak ama geriye dostluklar kalacak. Gerçekleştirdiğimiz program bunu bir kez daha bizlere göstermiş oldu.

Konumuz; kitap, okumak, dostluk. Elbette yüreğimizi dağlayan şehit haberleriyle içimiz burkularak yapıyoruz ne yapıyorsak. Cümleler boğazıma düğümleniyor. Attığımız adımlar bir demir gibi ağırlaşıyor. Biz ayakta kalmayı öğrendikçe ve direndikçe acılara her şey daha güzel olacak. Hüzünlüyüz, kinimiz büyük. Bütün olup bitenlerin kimlerin elinde tezgahlandığını da çok iyi biliyoruz. Dıştaki düşmanla uğraşmak kadar içeride de kendi ülkesinin kuyusunu kazanların farkındayız. Okuyarak, anlayarak, kitaplara sımsıkı tutunarak olup bitenin farkına vararak yaşamayı öğreneceğiz, sürdüreceğiz. Şehitlerimize rahmet; kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.

İstanbul'un yağmuruna, güneşine, rüzgârına, fırtınasına şahit olduk bir kaç günde. Hayat hep aynı çizgide ilerlemiyor. Her şey çıkıyor karşımıza.

Biz dost olarak yaşamasını öğreneceğiz. Fethi Gemuhluoğlu’nun dediği gibi; akla, fikre, tarihe, ağaçlara, toprağa, kendimize dost olacağız. Gemuhluoğlu her ne kadar düşmanlık olmayacak bizde dese de düşmanın, hainin, iki yüzlülerin ağzı ile konuşanları da dostluk hanemize yazmayacağız.

Bizi dostane bir ortamda ağırlayan ve dostlarla buluşturan Şakir Kurtulmuş Hocama teşekkür ediyorum. İstanbul güzel ama dostlar olunca daha bir güzel.

İstanbul'da bulunduğumuz süre içerisinde en çok konuşulan konulardan bir tanesi İstanbul'a yerleşmek, İstanbul'a uzak olmak, İstanbul'da yaşamak üzerineydi. İstanbul'u mesken tutmak kendi adıma söyleyecek olursam çok zor bir ihtimal benim için. Bizim meskenimiz dostların kalbi olduktan sonra İstanbul her zaman bize yakın olmaya devam edecek. Gönülden daha güzel mesken olur mu...