Dolar (USD)
32.43
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2428.74
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


İstemek (1)

İstemek oyun bozucudur. İsteyen, istenenin kurduğu oyunu bozar. O zamana kadar yüzeyde, yan yana duran gölgeleri, “istek kipi” ansızın dalgalandırır, aralarındaki sınırı ortadan kaldırarak pürtüklü, yeni bir gölge yayar boşluğa. İsteme kipi kişiler arasına başını uzattığı andan itibaren o güne kadar gelmiş, getirilmiş ilişkinin tarihi, bir anda yön değiştirir. Sınırlar ihlal edilmiştir artık. Talep eden ile talebe muhatap arasında o güne değin getirilmiş dışa özgü kurgu duvarlarını kaldırarak bir anda her iki tarafın mahremiyetini, hem de en merkezden ihlal etmiştir. Poker bitmiş, kılıç başlamıştır. Kartların ortaya serildiği andır ilk talebin dile getirildiği an... Bu vakitten sonra iki taraf da kendini gizleyemez. İsteyenin gerçekten, içinden gelerek istediği; istenenin, gerçekten, içinden gelerek yanıt vermeye hazırlandığı bu süreç, şimdiye kadar ne olmuşsa olmuş ama bundan sonra neyin olacağının da bütün emarelerini taşır. Bu vakitten sonra üç şey olur elbette: Yürekten karşılayış, gölge sıkılaşır. Zamana yayış, gölge titrer. Talebin reddi, kendi çizgisine çekilen buruk gölgeler…

Bir istek biçimi olarak dua ise mutlak bir sığınmadır. Dua esnasında, talep eden mutlak bir yoğunluk içinde dua edilene yönelir ve talebi karşılansın, karşılanmasın coşkuyla talep edilenin makamına yükselir. İstemek ile yükselmek birbirine koşuttur bu menzilde. İsteyen, sadece istediği için, anında yükselmeye, bulunduğu yerin oldukça üstünde bir konuma hareket etmiş olur. İsteğin karşılanıp karşılanmamasının hiçbir önemi yoktur burada. Çoğunlukla karşılanmaz hatta. Gelgelelim, yalnız kalmışın yalnızlığını gidermeye yönelik bir ses zaten boşluğu yarmış, karanlığın içine yürümüş, yapması gerekeni yapmış, onu içinde bulunduğu ölümcül yalnızlıktan kurtarmıştır. O ana özgü olsa bile kalbi burkan, sıkıştıran, nemlendiren, bulutlandıran ne kadar kasavet varsa dağılmış, yerine ince bir ışık yürümüştür. Taleplerin en tepesinde bulunan duanın sessizliği, kendine özgü tek kişilik kapalı devre işleyişi onun en güçlü tarafıdır. Dudağın bile kıpırdamasına gerek yoktur burada. İstek, isteyen ve istenen neredeyse tamamen birleşmiştir. Varoluşun tamamı istek hamuruna dönüşmüş, eriyik halinde, boşlukta akmaya başlamış ve dua edilenin mayasına dokunarak yeni bir biçim almıştır. Dua başlangıcı ile bitişi arasında beden devre dışıdır. Zaman, mekan ve oluşa dair bütün göstergeler ve istiareler devre dışıdır. Duanın en sessiz ama en derin istek oluşu en güçlü yanıdır. İstemeden istemek, karşılık gözetmeden istemek, kımıltısız istemek… Ve elbette karşı tarafın, kendisine yakarılanın istemeden istemeyi bilişi, karşılıksız oluşunu görüşü, buna, kalbi yumuşatarak daha ilk dokunuşuyla yanıt verişi ve yine sessizce olması verilen cevabın da. En büyük çaresizlik anında, en büyük çare üreticisinden, en hesapsız şekilde, en yüksek perdeden, en sessizce, -çünkü varoluşun topyekün istemesi sessizliğe sebep olur böyle durumlarda- istenenin bir ışık olarak gelip ansızın, açıklık olarak, berraklık olarak, serinlik, hafiflik ve mutluluk olarak bulması seni, dua budur.

İnsanlar arası istek düşünsel temele dayansa bile yatay akışından dolayı belli oranda duygusallık da barındırır. Bu yönüyle istek ya eşitler arasında ya da aşağıdan yukarıya yönelen bir kiptir. Buyurmanın isteğe dönüşmesi için buyuranın diz çökmesi gerekir ki diz çöktüğü andan itibaren buyuran ile buyurulan arasındaki ilişki hiyerarşik olmaktan çıkar. Aynı şekilde istemenin buyurmaya dönüştüğü durumda da duygu buharlaşır ve katı bir hiyerarşik ilişki aşaması başlar. Doğası gereği isteme, aşağıdan yukarıya bakışla ilgilidir. İsteme, isteme süreci boyunca aşağıdan baktırır; ödülü ise bütün bakma biçimlerinin resmini çekmesi, ilişkinin ayrıntılı fotoğrafını vermesidir. İstemek, sende olmayanı, onda olduğu düşüncesiyle talep etmektir. Bir uzanıştır, bir tutma girişimidir. Karşı taraf, yukarıdaki, istenenin kendisinde olduğu varsayılan kişi ister anında cevap versin bu ele, ister elini uzatıyormuş gibi görünüp sonradan çeksin yahut tutmuş gibi yapıp bıraksın ya da hatta yerinden bile kıpırdamasın… Bütün bunlar isteyenin isteneni teşrih masasında seyretmesidir.