Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Ağustos 2012

İyd Mubarek

BUGÜN Ramazan bayramı. Başta Türkiye olmak
üzere tüm İslam aleminin Ramazan bayramını
tebrik ediyor ve yeryüzünde halen devam eden
kan gözyaşı ve zulümlerin sona ermesini Yüce
Allah'tan niyaz ediyorum. Talepkar, içten sözlü
ve fiili dualara hakikaten İslam aleminin ihtiyacı
var.
Bundan seneler önce "İslam alemi" diye bir
isimlendirmeden bahsedilemeyeceği şeklinde
bir tartışma vardı. Buna yaklaşıma bazı muhafazakarlar
da katılmışlardı. Tamam, İslam aleminin
şu anda içinde bulunduğu görüntü hakikaten
hiç iç açıcı değil. Bu durum aynı zamanda fazlasıyla
insanın kanına dokunuyor. "Bayramımız
mübarek olsun" diyeceğiz ama önümüzden akıp
giden enstantaneler, "hangi bayram" sorusunu
bir kere daha bütün gerçekliği ve çıplaklığıyla
suratımıza doğru çarpıyor. Gerçekten müslümanlığa
dair aidiyetimiz, Libya'dan Burma'ya
(Myanmar) kadar içiçnde bulunduğumuz çaresizlik
ve mahcubiyeti sürekli bize hatırlatmaktadır.
Filistin sorunu, ümmetin artık kangrenleşmiş
ve neredeyse alışıldık hale gelmiş bir imtihan
ve yarası olarak ortada durmaktadır. Tıpkı bazı
uzmanların depremle yaşamaya alışmalıyız sözüne
benzer şekilde, Filistin sorununu alışmış
bir vaziyette yaşam devam ediyor gibi görünüyor.
İşte bu alışkanlıklar, bilinçleri körelten bir işlev
görüyorlar hayatımızda. Hep bir başka bahara
ertelenen umutlar, acı ve gözyaşının yaşam
tarzı haline geldiği umutsuz bakışlar, şımarıklık
yapmayı bilmeyen ve oyuncağı sapanlardan
ibaret çocukların "insanlık nereye düşer" mesajları
hep arada kaynayıp gidiyor.
Arap baharı diye isimlendirilen süreç, aslında
insanlığın ve özelde müslümanların büyük bir
ayıbı diye kayda geçmeli. Dikdatörlüklerin çatırdamasına
sevineceğiz ama müslümanların
küresel aktörlerin hareketlerine sonsuz bağımlılıkları,
her seferinde bir tıkanmayı beraberinde
getiriyor. Bunun örneklerini tarihte sürekli
yaşadık ve şu anda Suriye'de yaşıyoruz. Durmadan
"zulüm yapılmasına izin vermeyiz" sloganları
atmak bir şeyi halletmiyor ve iş dönüp
dolaşıp çaresizlik ve ağıt yakmaktan öteye gidemiyor.
İslam alemi, bir kere kendi içinde adaleti ve
paylaşımı sağlayabilmiş değil. Özgürlik ortamının
olmadığı bu düzenlerde, insanlar da korkak,
sinik ve iki yüzlü yetişiyorlar. Şimdilik parası
olan bir takım ülkeler ulufelerle kendi yönetim
zaafiyetlerini kapatmaya ve iktidarlarının sürelerini
uzatmaya çalışıyorlar. Ama bu işin böyle
gitmesi, tarihe de sosyolojiye de aykırı ve bir
yerde tıkanacağı aşikar. Tarih tekerrür ediyor
ve iktidarlar kendi çarpık beklentilerini devam
ettireceklerini, kendilerinin farklı olduğunu düşünüyorlar.
Şu anda evrensel ölçekte yaşanan dramların
işaret ettiği yegane şey, insanlığın ölümüdür.
Büyük birader, kendisine yapılan gönüllü biatları
kabul ederken, dünyayı saran mekaniklik ve
nazik barbarlık yaşamanın bütün dinamiklerine
şantaj ve suikast yapmaya devam ediyor. Baudrillard'ın
deyişiyle işlenen bu kusursuz cinayet,
sonunda estetik bir insanlık cinayetini karşımıza
getirip koyuyor. En sonunda kişinin kendi tecavüzcüsüne
aşık olması gibi, Orwell'ın "Büyük
Birader"ini içten bir şekilde sevmeye başlıyoruz.
Bir bayram yazısında bu kadar iç sıkıntısını
dile getirmek istemezdim ama maalesef resim
bu. Bir ramazan ayını yoğun ibadet süreciyle
geçirdikten sonra, işte bu bayramı hakediyoruz
rehavetine kapılmanın bir yanılsama olduğunu
söylemek lazım. Belki de "küçük cihattan büyük
cihada geçmenin anlamı budur. Şunu anlamak
lazım ki, esas sorunumuz insanlığa meydan
okumadır, küresel şiddet, paylaşımda adaletsizlik,
insanlık onuru ve hakkının çiğnenmesidir. Onurumuzu
ve haysiyetimizi küresel pastadan pay
almak yerine, insanlığa yöneltilen topyekün saldırıya
meydan okuyunca kazanacağız.
Araştırma için bulunduğum yıllarda İngiltere'de
mescitte bayram kutlamalarında yukarıda
başlıkta geçen "Iyd Mubarek" sözü söyleniyordu.
İlk defa çok farklı milletten müslümanların bayram
kutlamalarına şahit olmuş ve evrensellik
duygusunu yaşamıştım. Ben de tüm müslümanların
aynı dilek ve temennilerle Ramazan bayramlarını
kutluyorum.