Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.53
Gram Altın
2410.43
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 May 2021

İyi insanlar, iyi ki var

Hayat, deneyimler üzerine kurulu binalardan oluşan bir yapıdır. İnsan yaşadığı her olumlu veya olumsuz olaydan bir sonuç veya bir ders çıkararak ömür yolculuğuna devam eden bir yolcudur.

Bu yolculukta yaşanan bazı olayları birkaç gün hatırlarız bazılarını ise kulağımıza küpe eder ve bir ömür unutmayız. Dilden dile, sözden söze, ağızdan kulağa anlatıla anlatıla insanlara aktararak hem tekrar yaşarız hem de o olayı bir ömür yaşatırız.

Bu tekrarlarda asıl amaç olayı hikâyeleştirmek değil, o olaydan insanların ders çıkartmalarına vesile olmaktır. Ders çıkarılmasındaki amaç da aynı hataların tekrar yaşanmamasıdır.

Hayatta hepimizin böyle anlatageldiğimiz olayları muhakkak olmuştur. Benim de her Ramazan ayı geldiğinde hatırladığım ve yıllardır anlatadurduğum ve anlattıkça insanların ders çıkarmasını umut ettiğim bir olumsuz anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Üniversitede okuduğum zamanlarda yalnız kaldığım öğrenci evimde her sahur vakti gidip ekmek aldığım bir fırın vardı. Sahur vakti, çayımı sobanın üzerine koyduktan sonra ekmek almak için fırına gitmiştim ve fırından yeni çıkan somun ekmeklerin kokusu bütün mahalleyi sarmıştı. Bozuk param olmadığı için cebimdeki tek para olan tüm parayı uzattım ve bir ekmek almak istediğimi söyledim. Fırının kâtibi bozuk para olmadığı için ekmek veremeyeceğini söyledi. Ben de para kalsın, üstünü sonra verirsin dediğimde, kasayı teslim ettiğinde fazla çıkar bahanesiyle ekmek vermedi. İlkin şaka yaptığını düşündüm ve ola ki arkamdan seslenir diye ağır adımlarla fırından eve doğru yürümeye koyuldum. Lakin arkamdan ne seslenen oldu, ne de bana gecenin o saatinde şaka yapan. Yaşadığım her şey gerçekti. Bir Ramazan ayında sahur vaktinde param olmasına rağmen fırıncı bana ekmek vermemişti. Olayın hangi boyutuna üzüleceğimi bilemiyordum. Bir Anadolu şehrinde fırıncının sahur vakti sudan sebeplerle bir ekmek vermeyişine mi, param olmasına rağmen bir ekmek alamayışıma mı, iyiliğe olan inancımın sarsılışına mı?..

O gece gözyaşları içinde buruk ve ekmeksiz bir sahur yaparak orucumu tuttum ve bu olay içimde bir hüzün olarak yerini aldı.

Her Ramazan geldiğinde yıllar önce yaşadığım bu olayı buruk bir şekilde hatırlar ve fırına ekmek almak için gittiğimde para üstünü almam ve bir garibana ekmek verilsin diye bırakırım. Yine böyle bir Ramazan ayının sahurunda fırının birinden ekmek aldıktan sonra “askıda ekmek” olsun diye fazla para verdiğimde fırının sahibi bana nedenini sorduğunda başımdan geçen bu talihsiz olayı gözlerim dolarak anlattım. Fırının sahibi olan Musa Usta, gözyaşları içinde beni dinlerken kendisinin gelen her garibana karşılık beklemeden ekmek verdiğini söyleyerek ve sözlerine şöyle devam etti; “Hocam, biz iyiliği insanlar görsün veya bilsin diye yapmıyoruz. Rabbimizin görmesi kâfidir.”

Gözlerim bir kez daha dolmuştu. Bu muhabbet üzerine başlayan dostluğumuz üzerinden sekiz koca yıl geçmesine rağmen hala devam etmektedir. O günün üzerinden tam tamına sekiz Ramazan geçti ve Ramazanın hemen hemen bütün sahurlarında Musa Usta ile hayat üzerine sohbetlerimiz devam etti.

Yıllar önce bir fırıncı kâtibinin hatasını bir başka fırıncı öyle güzel telafi etti ki, bir olumsuzluktan binlerce güzellik doğdu ve sayısını bilemediğimiz binlerce gariban bu durumdan istifade etti. ““Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz” ayetinin tecelli ettiği ifadenin amacına ulaştığı nokta tam da burası.

Önceki olayda fırıncı kâtibine sitem ettiğimde Musa Usta, aslında o adama teşekkür etmemiz gerektiğini, onun yaptığı bir kötülüğün nice güzelliklere vesile olduğunu belirtti. Her şeyden öte güzel bir dostluğun temelinin ta o günlerden atıldığını her defasında söylerdi. Anadolu saflığında adam gibi adam olan Musa Usta, kalbinde kötülüğe yer vermeden, her olumsuzluktan güzel bir taraf çıkararak yaşamına devam etme gayretinde bir insan.

Hani, “Allah böyle insanların sayısını arttırsın.” duasına mazhar olunması gereken temiz yürekli bir dost.

Ramazan ayı geldiğinde bir Ramazan Pidesi hoşluğunda olan gönlüyle, garibana iyilik derdiyle yanıp tutuşan bir esnaf. Önemli olan ekmeği kazanmak değil, hakkını verebilmektir bilincinde yaşayan, gönlü bol, dili tatlı, sohbeti hoş bir dost. İşinin patronu iken bütün işçilerinden daha fazla çalışarak ekmeğinin hakkını vermeye çalışan ve her haliyle örnek olan bir insan.

Sekiz yılı aşkın sohbetimiz ilk günkü heyecanı ile her gün yeniden tazelenen bir dostluk hikâyesi. Millete ekmek yetiştirmeye gayret ederken kendi ekmeğini helalinden kazanma derdinde olan Musa Usta, her haliyle örnek alınması gereken işinin ehli bir Anadolu yiğidi.

İyi ki varsın Musa Usta.

Ramazanın en güzel yanlarından biri de böyle güzel yürekli insanlarla hasbihal etme fırsatını buluyor olmaktır. İftar telaşında bile insanları kırmadan, incitmeden, tatlı diliyle işini yapan Musa Usta gibilerin sayısının artması duasıyla hepinize böyle güzel dostlar nasip etmesini Rabbimden diliyorum.

Sofranıza bereket, ömrünüze afiyet, hayatınıza letafet, ruhunuza nezaket dolması temennisiyle Ramazan-ı Şerifiniz hayırlara vesile olsun. Rabbim tuttuğunuz ve tutacağınız oruçlarınızı kabul eylesin ve her iftar sonrası evinize bayram güzelliği dolsun.

Selam, dua ve muhabbetle…