Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.87
Gram Altın
2432.56
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Ağustos 2023

İyi insanlara çıksın yolunuz

İnsanın içi umutlar mezarlığı, yaşarken gerçekleştirmek istediklerinin hayallerini kurar. Ancak birçoğu bir hayalden öteye geçemez. Gerçekleştiremediklerini de içine atar insan. İçinde büyütür umutlarını. Lakin bir doğuma gebe umutlar bir türlü doğmak bilmez ve dünyada büyümek yerine içinde büyür insanın. Bu sebeple hep bir umut arayışı ile geçer ömrü insanın.

Umutsuz da olmaz diyebilirsiniz. Bu sözünüze katılmakla birlikte insanın umutlarını gerçekleştirmesi için kendisine bahşedilen iradesine bakması gerekir. Bir bakıma gücü nispetinde umutlara niyet etmelidir. Gücünün üstünde talepte bulunmak kişinin kendisine en büyük zulmü olur.

Allah bile kuluna güç yetirebileceğinden fazlasını yüklemezken insanın kendine karşı bu kadar zalim olmasının hiçbir haklı tarafı yoktur. Mesele odur ki, insan nasıl ise umudu da duası da öyle olmalıdır. Olduğundan farklı olmayı istemenin umudu da duası da ağır gelir ve yük olur insana. İstekler ile gerçekler arasındaki köprüyü sağlam inşa etmek gerekir. Aksi takdirde hep bir umutlar mezarlığı olur yüreği insanın. Hâsılı, insan ne ise o çıkar karşısına.

Hepimiz hayatımızda iyilerle karşılaşmak ve kötülerden uzak olmak isteriz. Sözlerimiz hep iyiliği tavsiye eder ve iyi olmanın felsefesi üzerine sloganlar üretiriz. Akıl da kalp de bu anlamda iyinin yanında olmanın gerekliliğini fısıldar insanın ruhuna. Ancak sözlere hayat bulduracak temel olgu eylemdir ve eylemler irademizin ürünüdür. Yani iyi olmayı istemek yetmez, iyi olmak da gerekir. Bu da iradenin tezahürüdür. İyilik de kötülük de nihayetinde iradenin takdiridir.

Akıl ve kalbe vücut bulduran nihai varlık iradedir. Bir bakıma aklın ve kalbin elbisesi iradedir. Ki insan da iradesi neticesinde eylemlerinden sorumludur. Sorumluluk hissi eylemlerin daha dikkatli gerçekleştirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Eylem, iradenin tezahürüdür. Eylemlerimiz neticesinde hayatımız şekillenir.

***

En hızlı kabul olunacak duanın, birinin başkası için ettiği dua olduğunu bildirir Peygamber Efendimiz. Bu sebepledir ki sevdiğimiz kimseler için dualar ederiz ve dua bekleriz. Bu dualarımızdan biri de “Rabbim, gittiğiniz yolları iyilere çıkarsın.” duasıdır. Ne güzel duadır. Gittiğiniz bütün yollar iyilere, iyiliklere çıksın.

Lakin burada iyilerle karşılaşmak isterken biz ne kadar iyiyiz sorusu insanın aklına takılıyor. İyiliği isterken kendimizin ne kadar iyi olduğunu veya bu iyiliğe hazır olup olmadığımızı sorguluyor muyuz? Belki de bu soru üzerinden gitmeliyiz. İyiliği istemek dile kolaydır, lakin iyi olmak eylem gerektiren bir durumdur ve bu eylemi gösterebiliyor muyuz? İyiliği isterken içi boş bir umudun peşinde mi koşuyoruz, yoksa gerçekten iyi olmak için mi iyiliği istiyoruz? Konuyu sorulara boğdurmadan kendimize dönelim.

Sen iyi olursan, karşına da iyiler çıkacaktır. Senin kumaşın beyazsa kumaşı siyah olanlar senin beyaz kumaşında kendini hemen belli edecek ve onları hayatından ayıklayıp çıkarmak pirincin içindeki taşları görmek kadar kolay olacaktır. Kimin dostluk, kimin menfaat, kimin iyilik, kimin de kötülük için hayatına girdiğini pek âlâ fark edeceksin. Bunun için önce kendi kumaşına bakman gerekiyor. Senin kumaşın siyahsa duanın beyaz olması içindeki umut mezarlığının genişlemesinden başka bir işe yaramaz.

İyilik isteyen önce kendine baksın, derler. Beklentiler içerisinde olarak umut etmek güzeldir, lakin binanın temeli sağlam değilse en küçük sarsıntıda dahi yıkılması kaçınılmazdır. Bu sebeple aklımızı ve kalbimizi her dem temiz tutmalıyız ve iyilik yolu üzere olmalıyız. Yolumuz iyilik olursa, işte o vakit gittiğimiz yollar da iyilere ve iyiliklere çıkar.

Unutmayın ki, yolun iyisi nihayetinde cennete çıkar. Gittiğiniz bütün yollar hakikat yolu ise, yolda olanlara, yol üzere olanlara, yolu iyiliğe çıkanlara, yol üzerinde iyilere denk gelenlere, yol üzerindeki iyilere selam olsun... Yolun sahibine hamd olsun.

“Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru.” (Bakara Suresi, 201. Ayet)