Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2454.33
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Ekim 2015

İYİ Kİ EDEBİYAT VAR

Sığınacak liman ve insan. Her şeyin çok çabuk değiştiği ve bedenlerle beraber zihinlerin de yıprandığı bir ortamda insan kendisine sığınacak bir liman arar. Ne olursa olsun, içeriğinde ne bulunursa bulunsun, insanın kendisiyle baş başa kalacağı vakitlere bazen çok ihtiyacı oluyor.

İş ortamı, ülke gündemi, derdini anlatamamanın yorgunluğu, ne yaparsan yap bildiğini okuyanların insan ruhuna verdiği eziyet derken insan büyük bir yıpranmışlığın eşiğinde buluyor kendini. Bir şey yapmalı ki bir an olsun bu cendereden kurtulayım diyerek kendine çıkış yolları arıyor.

Böyle bir ortamda insanın huzuru yaşadığı ne varsa; o, dünyanın en değerli anı olarak insanın hayatında yer etmeye başlıyor. Bunu kimseye izah etmeye gerek yok. Her insan bir evrendir. Herkesin kendine göre bir dünyası vardır.

Hafta sonu ev halkını alıp pikniğe gitmek, ağaç gölgesinde biraz nefeslenmek, bir semaver çayını yudumlamak için sabırla beklemek belki birçokları için hayatın anlamı kadar değerliyken bazıları için bütün bunlar bir eziyetten ibaret olabilir.

Bazıları için hiçbir anlam ifade etmeyen bir okey masasında saatlerini öldürmek fikrini bir de o masa etrafındakilere sormak gerek. İç huzur, gürültüden kaçış, kendine sığınmak, günün stresini atmak gibi birçok sosyolojik ve felsefi bahaneyi ardı ardına sıralayabilirler.

Benim durup durup "İyi ki edebiyat var" deyip yeni çıkan bir kitaptan ya da bir derginin yeni sayısının çıkmış olmasından duyduğum mutluluğu dergilere ve edebiyata uzak birine anlatmak mümkün değildir. Bir öğretmen arkadaşımın kargodan gelen kitapları görüp de: " Bunların hepsine para verdin değil mi?" demesindeki şaşkınlık gibi bir şey insanların tercihleri.

Memleketin dört bir yanı büyük bir koşuşturmayı yaşarken, her yerde bir hareketlik kendini hissettirirken elbette edebiyat dünyası da bundan payını alıyor. Bakıyoruz ki her yerde yeni şeyler yapma gayreti, yeni eserler ortaya çıkarmak için büyük bir telaş ve mutluluk. Bu da hayatın bize gülen yanı olarak zihnimizde yer ediyor.

Türkiye Yazarlar Birliği şubeleri bulundukları şehirlere anlam katarak bir an için de olsa insanlara şiirden, edebiyattan, kültürden kurulu bir dünyanın kapısını açabiliyor. Mesela bu anlamda TYB Konya Şubesi'ni ve Başkanı M. Ali Köseoğlu'nu kutlamak gerek. Her yılın başında açıkladıkları etkinlik takvimi ile bütün yılı dopdolu geçiriyorlar. Bu özelliğiyle Konya örnek bir şehir.

Şimdi de İstanbul TYB Şubesi Edebiyat Mevsimi programıyla dopdolu bir programa başlıyor. Beş gün sürecek programın bu yıl ki teması "edebiyat dergileri." Merkezinde dergiler olan söyleşiler, şiir programları ile 19-23 Ekim tarihleri arasında konuklarını bekliyor İstanbul TYB. Edebiyatımızı dergisiz düşünmek mümkün değil. Hayatında edebiyat dergileri olmayanın edebiyat dünyasında da çok bir yeri olamıyor maalesef.

Hatta konuyu biraz daha somutlaştırmak gerekirse şöyle söylemek gerek. Her ay en az on edebiyat dergisini takip etmeyenin edebiyat çevreleriyle irtibatını gözden geçirmesinde fayda var. Şöyle bir bakalım; Dergah, Yediiklim, Hece, Hece Öykü, İtibar, İzdiham, Türk Dili, Dil ve Edebiyat, Şehir ve Kültür, Karabatak, Mahalle Mektebi, Aşkar, Barbar benim takip ettiğim dergiler. Elbette bunların dışında da çıkan birçok dergi var. Bunların dışında da elime ulaştıkça okuduğum dergiler de oluyor.

Bu kadar dergiye nasıl yetişeyim diyenler olur elbet. Hem şehir imkanları hem de maddi sebeplerden dolayı dergilerden kaçmaya gerek yok. Her ilde İl Halk Kütüphanesi var. Bu kütüphanelerin de süreli yayınlar bölümü var. Oralara bir kez uğranacak olursa saydığım dergilerin birçoğunu ve daha fazlasını kütüphanede bulmak mümkün olacaktır.

Herkesin sığınacak bir limanı olsun. İçini rahatlattığı, huzuru bulmaya çalıştığı bir iç mekanı kurmak için kendine vakit ayırmalı yaşadığımız çağın yorgun yürekleri. Yalan, iftira, hazımsızlık, hadsizlik gibi birçok nefret unsurunun insana hücum ettiği bir zamanda yaşıyoruz. Bunların insana verdiği ruh yorgunluğundan kurtulmak için bir süreliğine de olsa iç yolculuğa çıkmak için yollar ve sebepler bulmak gerek. Biz dergilere ve kitaplara sığınıyoruz her fırsatta. Siz de bir gönül yolu açın kendinize ve Ercan Köksal kardeşimin yeni öykü kitabında dediği gibi "Bildiğin Hayat" diyerek yaşamaya devam edin.