Dolar (USD)
32.94
Euro (EUR)
35.70
Gram Altın
2528.18
BIST 100
10891.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 May 2024

Kampüslerdeki protestolara neden tahammül edilmedi?

Bölgemizde art arda çok önemli iki gelişme yaşandı. Birincisi, İran Devlet Başkanı heyetiyle birlikte Azerbaycan’dan dönerken helikopterinin kaza yapma sonucu hayatını kaybetmesiydi. Bu konuda bizim medyamızda birçok komplo teorisi ileri sürülüyor. Ancak bizi takip eden dostlarımızı yanıltmamak için, biraz beklemenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla komşumuz İran’a geçmiş olsun diyor bu konuya şimdilik girmiyoruz ancak gelişmeleri dikkatle takip etmeye çalışacağız

İkincisi, Laheyde’ki UCM’nin 21. yüzyılın celladı Netanyahu için Savaş Suçu işledikleri gerekçesiyle tutuklama emri çıkarılması istenmesiydi. Netanyahu ve şebekesinin tutuklanması dünya barışı için şarttır. Zira ahlak ve hukuk bunu gerektirir. Bu bakımdan böyle bir sonucun çıkması umut verici bir gelişme olmakla birlikte Netanyahu’nun tutuklanmasının mümkün olup olmayacağını bekleyip göreceğiz.

Ancak bu kararın çıktığı saatlerde bile Netanyahu, Filistin’de katliamlara devam etti ve sürekli hukuktan insan haklarından bahseden batılı devletler sadece seyretti. Amerika’daki bir avuç vicdan sahibi insanlar, çeşitli üniversitelerde İsrail’i lanetliyor ve yöneticilerinden bu vahşeti durdurmalarını istiyor.

Birkaç gündür gelişmeleri Amerika’dan izliyorum. Gördüğüm kadarıyla protestocu öğrenciler, hiç değilse üniversitelerin ‘’Aprattheid’’ anlayışına sahip işgalci İsrail’le, bağlarını kesmesini talep ediyor ama ne yazık ki dinleyen yok. Öğrencilerin bu talebi, ahlaki bakımdan haklı, hukuki olarak meşru, siyasi açıdan son derece doğru bir taleptir.

Ancak barışçıl gösterilere bile tahammül edilmedi. Polisler, geçen hafta Perşembe sabahı Şikago ve DePaul Üniversi’tesindeki protestocu öğrencileri dağıttı ve iki kişiyi de tutukladı. ‘’Protestolar hiçbir şeyi değiştirmez, tüm protestoları şiddetle dağıtmalıyız’’ diye açıkladılar.

Mademki protestolar hiçbir şeyi değiştirmeyecekse, o hâlde öğrencilerin eylemini neden engelliyorsunuz? diye sormak gerekir. Çünkü bunlar kendi anlayışlarının dışındaki tüm anlayışları yok etmek isteyen bir zihniyette sahipler. Onun için vicdanın ve hukukun sesi olmaya çalışan bu gençlerin sesini kısmaya çalışıyorlar.

Hâlbuki hangi milletten, inançtan ve kültürden olursak olalım haksızlığa karşı çıkmak insanlığın ortak değeridir. Bu nedenle farklı renklere, ırklara, dinlere mensup öğrenciler, tıpkı gökkuşağın renkleri gibi yan yana gelerek İsrail’in işlediği vahşete karşı sesini yükselttiler.

Ahlaktan, hukuktan, iyilikten, barıştan, hayattan yana olanlar ile ölümden, çatışmadan kötülükten yana olanlar her zaman ve zeminde ayrıştıkları gibi, Filistin’de İsrail sorunu hakkında da ayrıştıklarını görüyoruz. Batılı devlet elitleri, İsrail’in işlediği vahşet karşısında susmaları nedeniyle insani değerlerin üzerine bina edildiği kavramları işlevsiz bir hâle getirmişlerdir. Hukukun üstünlüğü, insan hakları gibi kavramlar artık tersyüz olmuştur.

Hâlbuki kavramlar, olayları anlamamızı, olgular arasındaki ilişki ve etkileşimleri kavramamızı sağlayan önemli araçlardır. ABD’deki üniversite kampüslerinde İsrail’e tepki gösteren öğrencilerin dağıtılmasının temel nedeni, İsrail’in çıkarttığı olayların ve Filistin olgusunun anlaşılmasını engellemektir.

Her zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi hakikat batıldan daha etkilidir. Zira hakikatin dönüştürücü gücünden endişelendikleri için öğrencilerin eylemine izin verilmiyor. Şimdilik Amerika’nın İllinois Eyaletin’e bağlı Şikago’dan güzel ülkemin güzel insanlarına selam ve sevgiler.

 
VF kat sağ