Kan ve gözyaşı üzerinde saltanat kayığı sürmek
“Yiyiniz içiniz
fakat israf etmeyiniz,
çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
Toplumsal sorunlarımız içinde çok önemli yer tutan konulardan biri de israf
meselesidir. İsraf o boyutlardadır ki, birey, aile, işyeri, mahalle, şehir,
ülke ve dünya ölçeğinde çok ciddi bir
israf kültürü almış başını gidiyor. İşini daha kötü yanı, israfa karşı bir
farkındalık oluşturup kademeli olarak bu sorunu her düzeyde çözme yönünde bir
plan, program, politika, strateji, eğitim vs gibi bir sistematik çalışma da yok. Bazı kişiler, aklına geldikçe
dillendiriyor, bazı yöneticiler kendi yönetimlerinde yapılan israfa bakmamakla
birlikte ara sıra israf karşıtı beyanlarda bulunuyor. Bütün bunlarla birlikte israfa
karşı bir sistemsel yaklaşım yok. Her alanda olduğu gibi dağınık yapı
ve işleyiş bu konuda da kendini gösteriyor.
İsrafın önemli yerlerinden birisi, hatta birincisi insan, emek, kariyer,
nitelik gibi insan değerlerinin israfıdır. Bunun da ana nedeni ülkemizi esir
almış bulunan
sağ-sol-ileri-geri-alevi-sünni-laik-dindar-Türk-Kürt-müslim-gayrımüslim gibi kendi
insanlarımızı kendi eliyle bitirmeye yönelik bölücü israf politikalardır.
Gençlerimiz ve yetişkinlerimiz, çok uzun yıllar emek vererek elde ettikleri
nitelik ve kariyerleri ile ölçümlenmek, sadece
bunlar üzerinden değerlendirilerek istihdam edilmek, atama ve yükseltilmede
bunlara göre muamele görmek istiyor artık. Buna rağmen mevcuttaki “siyaset
yapma tarzı” insanımızı niteliğiyle değil torpilleri ile atama ve
yükseltmeyi tercih ediyor. Bunu hem sağ,
hem sol partiler hunharca yapıyor ve hepsi de bu ağır vebalin altında ezilmiş
durumda. Bu politikalara alet olanlar farkında olarak veya olmayarak bu milletin
evlatlarını harcıyor, israf ediyor, açık açık ihanet ediyor….!!! Bir
insan kolay yetişmiyor, fakat bir anda kolaylıkla harcanabiliyor. İsrafı önleme
strateji belgesi oluşturularak, ilk adım olarak, yetişmesi uzun yıllar alan “insan”
israfını önlemeye odaklanmalıyız.
İkinci önemli israf kaynağı da kamu harcamalarındaki savurganlık, lüks ve
saltanat sürme eğilimi. Milletimizin
maddi olarak zor günlerden geçtiği bu dönemde 8.500 – 100.000 TL arasında
maaşlar alınan bir ülkede, sloganik söylemlerin aksine “hepimiz aynı gemide filan değiliz”. Çünkü bir saltanat kayığı
sürenlerin güruhu var, bir de evine ekmek götüremeyen veya kıt kanaat geçinen
toplum var. Orta direk yok, artık… Yüzlerce lüks
aracın kamuda kullanıldığı, makam aracı saltanatı sürüldüğü, kamu kaynaklarıyla
her türlü israfın yapıldığı, kamu
araçlarının ve mallarının kişisel işlerde kullanılmasından çekinilmediği,
normal görüldüğü hatta teşvik bile edildiği bir anlayış terk edilerek “itibardan tasarruf” etmeden, israftan
tasarrufa dönülmesi şarttır. Bir bağ maydanozu evin mutfağına yetiştirmek
için helikopter, araba, personel tahsisine varan derecede israf, konunun ne
derece suiistimal edildiğini gösteriyor. Bu konuda verilebilecek yüzbinlerce
örnek vardır. Biz herkesin bildiği bu konuyu ifade etmekle yetiniyoruz. Kamuda
görev alan kişilerin ve özellikle de hükümet yetkililerinin tevazu ile hayat
yaşamayı esas alması, topluma yaşam biçimleri ile olumlu örnek göstermeleri
gereklidir. Son dönemde siyasi partiler, toplumsal yaşamda millete çok kötü
örnek oluşturuyorlar; israf, lüks,
şatafat, emek vermeden kolay para kazanma, kısa sürede voleyi vurma gibi
fevkalade kötü bir örneklik sosyal hayatın dinamizmi olan toplumsal
değerlerimizi yitirmemize neden oldu. Siyasetin milli ve manevi değerlerimize
örneklik eden kişiler eliyle ve yaşam biçimleriyle topluma örneklik ederek
yeniden yapılandırılması zamanı gelmiş durumda.
Bir de yıl sonlarında her kamu kurumu kendisine tahsisli bütçede kalan parayı
bitirebilmek için deli gibi harcamalar yapar. Bu kültür de terk
edilerek bütçeyi tüketme israfından da kaçınmak lazım.
İsrafı önleme, yolsuzluklara karşı mücadele, kamuda etik vs gibi konularda stratejiler
geliştirme, farkındalık oluşturma ve sistematik olarak bu sorunları çözmeye
yönelik denetim ve uygulamalar yapmakla görevli aktif/etkili çalışan bir
kurum oluşturulmalı, bütün kamu kurumlarının bu kurum ile işbirliği ve uyum
içinde çalışması sağlanmalıdır. Bu yolla, hızlı bir şekilde eylem bazında
önemli yanlışlar kısa sürede giderilir, toplumsal kültür de çok uzun olmayan
bir zamanda rehabilite edilir. Eğer bir medeniyet kurulacaksa, bunun medeniyetsiz
adamlar eliyle kurulması mümkün değildir. Rol modellerimiz olursa, rol
modellerin eylemleri ile söylemleri birbiri ile uyumlu ise medeniyet
kurabiliriz. Yoksa, 2-3 asırdır devam edegelen patinaja devam ederiz, halkımızı
huzursuz eden ve sadece bir mutlu azınlık için çalışan sistemin kölesi olmaya devam
ederiz.