Dolar (USD)
34.24
Euro (EUR)
37.61
Gram Altın
2912.79
BIST 100
9031.64
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Şubat 2022

Kar ve masumiyet

Son kar yağışları nedeniyle bir aya yakındır gidemediğim memleketime bu hafta sonu gidebildim. Ankara’da karlar erimişti ama Çorum’a yaklaştıkça buralara daha çok kar yağdığına şahit olduk. İlçem olan Uğurludağ’da yollarda gördüğümden daha fazla kar vardı ve beyaz bir yorgan gibi dağları, ovaları örtmüştü.

Kar demek bereket demekti Anadolu insanı için. Görüştüğümüz herkes, bu yıl bereket olacak inşallah diyordu.

Kar aynı zamanda masumiyetin, saflığın da adıydı. Kar gibi bembeyaz sayfalar düşlüyordu insanoğlu hayatının kırılan anlarını unutmak için. Her yeni başlangıç, kar gibi bembeyaz olmalıydı.

Kar, ölümü de hatırlatır… Mesela Sarıkamış’ta donan şehitleri hatırlatır da donarsınız. Mesela Keş dağlarına düşen bir helikopterde hayatlarını kaybeden Şehit Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını hatırlatır da üşürsünüz. Bu teknoloji çağında düşen bir helikopterin yerinin üç gün boyunca bulunamayışını, katillerin ve azmettiricilerinin hâlâ bilinememesini düşününce yanarsınız.

Çaresizlik denizine düşen mültecilerin Yunan yılanına sarıldıktan sonra ayağındaki ayakkabısına, üzerindeki ceketine kadar soyulup dondurularak öldürülmesi karşısında üzülür, insanlıktan utanırsınız. Hatta medeni vahşetin mümessili Batı’nın sağırlığına, körlüğüne, vurdumduymazlığına, riyakârlığına, çifte standartlarına isyan edersiniz.

***

Aslında bu yazımda kar ile ilgili edebi bir yazı yazmak istiyordum. İçinde kar şiirleri geçen… Karın sessiz ve deruni musikini hissettiren. Ancak bu niyetim gündemin acı gerçeği ile farklı bir mecraya kaydı. Zira uzun yıllardan sonra memleket sathını kaplayan rahmet ve bereket dolu karın, masumiyet ifade eden o güzelim rengine kötü niyetli insanların ellerinden, ayaklarından kara kara lekeler düştü. Bunları görünce, anlayınca, fark edince ister istemez üzüldüm.

Birilerinin, iki kendini bilmez bulup, eline bir urgan verip güya heykel yıktırırken beş yüz kere seyredilen bu filmi yine gerçek sanıp galeyana gelenlere üzüldüm. Yine birilerinin de gazıyla bu tiyatro bahanesiyle koro halinde dini ve milli değerlere sövüp sayılmasından mustarip oldum.

Karikatürler çizildi, takunyaların, takkelerin havada uçuştuğu... Oysa yakalanan faillerin sabıkasında; uyuşturucu kullanmaktan satmaya, alkollü araç kullanmaktan adam yaralamaya, tehditten hakarete kadar haklarında yargıda otuz küsur dosya vardı. Bunlar ortaya çıkınca oralı bile olunmadı. Yine bunların arkasında kimlerin olduğu hiç umursanmadı, hiç sorgulanmadı. Bunlar öğrenilince, hiç olmazsa özür babından; ortaya paraların, alkol şişelerinin, maskelerin, eroin enjektörlerinin, kokain tozlarının, uyuşturucu haplarının saçıldığı bir karikatür çizilmedi, çizilmez de… Elbette bu malul zihniyetten bunları beklemek saf dillik olur. Çünkü bu zihniyetin “Berduş Mehmetleri” de bitmez mizansenleri de…

31 Mart’tan Menemen’e, 6-7 olaylarından, Pilavoğlu ve müritlerine, 28 Şubat’ın Kalkancı, Gündüz ve Fadime’sinden bugünlere kadar her fırsatta aynı senaryoyu vizyona sokarlar. Sonrada tepki vermek adına, tüm dini değerlere olan kin ve düşmanlıklarını ortaya dökerler. Milletin meclisinden millete hakaret etmek de bir beis görmezler. Çünkü bunlara göre milletin değerlerine hakaret, çağdaşlık ve ilericilik sayılır. Mütedeyyin insanları mürtecilikle suçlayan bu aklı evveller kendilerinin, cahiliye döneminin her türlü pisliğini, vahşiliğini özleyen asıl gericiler olduklarını görmezler, göremezler.

Aydın geçinirler ama ferasetten yoksun, akıl ve izandan bîhaberdirler. Sürekli aynı senaryolarla milleti oyuna getirerek aydın olunamayacağını bilemezler. Ekonomiden eğitime, tarımdan sağlığa, köyden şehre, trafikten turizme kadar binlerce konu varken bu mecrada siyaset yapmak da işlerine gelmez.

Ayıptır, günahtır yahu! İnsanları galeyana getirip döktüğünüz kanlar, yaktığınız canlar yetmedi mi?

Bu tür provakatif olayların failleri sadece yakalanan bu maşalar değildir. Asıl failler o maşaları tutan karanlık ellerdir. Onlar da tespit edilip, gerçek yüzleri, kimlerle irtibatlı ve iltisaklı oldukları, hangi gizli mahfillerden emir aldıkları bulunup açıklanmalıdır. Şayet bir tepki gösterilecekse bu kirli ellere, bu maskeli yüzlere tepki gösterilmelidir.

Kar güzeldir. Karı pis ayaklarınızla kirletmeyin ağalar!