Kara kıta
Kölelik tarihini incelemek isteyenlerin yolu mutlaka ve mutlaka Afrika’ya çıkar. Afrikalıları köle edenler ise hiçbir zaman Bilal’e ümmetin en şereflileri arasında yer veren İslam ve Müslümanlar olmadı. Afrikalıların beyaz adam dediği kendilerini medeni olarak lanse eden Avrupalı vahşiler yüzyıllardır insanlığı ve Afrika’yı sömürüyorlar.
İkinci dünya savaşı sonrasında bağımsızlık rüzgarının önünde
duramayacaklarını hesap eden ABD’sinden, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail’ine
kadar emperyalist ülkeler serbest ticaret anlaşmaları ile sömürülerini sürdürme
gayretindeler. Sömürüden kurtulmak isteyen ülkeler ise terör ve iç savaş ile
yola getiriliyor. İngiltere sömürgelerin elinden çıkmaması için İngiliz
Milletler Topluluğu’nu kurarken, Fransa kültür sömürüsüyle yani Afrika’da
Fransızca konuşan 31 ülkeye Frankofon adını takarak işleri halletti. Frankofon
ülkelerine Fransa bağımsızlıklarını verirken madenlerin kullanım haklarının
yüzde 17’sini kendisine verilmesini istedi. Sömürü halen Fransız hazinesine 500
milyar doları akıtıyor.
Yeni dünya düzeni kuruluyor önermesi bizleri ticaret
yollarına, hammadde ve üretim kaynaklarına rahat ulaşmayı kasteden ortaçağ
mantığına götürüyor. O dönemde Asya’dan hammaddeyi Avrupa’ya taşımak için Ümit
Burnu - Afrika nasıl kullanılmış ise, Birinci dünya savaşında Kızıldeniz-Süveyş
kanalına hakim olma arzusu da milletlerin geleceklerine yön vermiştir.
Kurgulanan yeni dünya düzeninde Çin-Rusya ilişkisinin
kesilmesi ne kadar önemli ise çatışmanın bu eksen dışına, yani Afrika’ya
taşınması da o derece önemli. Çatışma Afrika’ya taşınarak Pasifik’te
sıkıştırılan Çin, Angkosakson ülkelerinin Ukrayna’da sıkıştırdığı Rusya’nın
nefes borusu Afrika olacaktır.
Tolonoğlu Devleti’nden beri Afrika’da bulunan Müslüman
Türkler, Yavuz Sultan Selim’in Memlükleri yıkması sonrasında Batı Afrika’da
Sultan İdris’in Osmanlı’ya elçi göndermesi sonrasında gelişen olaylarla
Afrika’nın büyük bir bölümü Müslümanların etkisine girmiştir. Kuzey Afrika’nın
tamamı, Mısır, Sudan, Etiyapya, Somali, Kongo ve Uganda dahil bir çok ülkede
Müslümanlar Halifeye bağlılıklarını bildiriyorlardı. Birinci dünya savaşında
Etiyopya İmparatoru İyasu İngilizlere Darfur Sultanı Ali Dinar Çad’da
Fransızlara karı ayaklandılar. Nijerya ve Sudan emperyalizme karşı savaşmıştır.
Afrika’yı savunan Osmanlı aslında kendi güvenliğini de savunuyor. Afrika’yı
savunmasında dış kuşak olarak gören Osmanlı’ya ilk darbeler de Afrika’dan
geldi. Osmanlı Afrika’dan çıktıktan sonra iç kuşak savunmasını da kaybetti.
Avrupa, Osmanlı’yı Avrupa saldırılarından çok, Hindistan, Afrika, Avrupa
kuşatmasıyla yıktı. Güney Afrika’da hakimiyet kuran Batı, daha sonra Kuzey Afrika
ve Kızıldeniz’i de ele geçirerek Osmanlı kuşatmasını tamamladı. Kuzey
Afrika’dan çekilen Osmanlı hızla Balkanlar, Suriye, Irak ve Kafkaslarda kuşatma
altına alındı.
Büyük Ortadoğu Projesi ile yeniden dizayn edilen Afrika ile
Türkiye arasında bağ kurulmaması için Kızıldenizin kontrol altına alınması ve
Akdeniz hidrokarbon yatakları ile Libya ve Suriye’nin ele geçirilmesi çok
önemli idi.
Suriye’de terör devleti kurulma girişimiyle emperyalist
oyunu gören Türkiye, gönül coğrafyasındaki Afrika’yı yeniden hatırladı. Yüz yıl
önce çekildiği gönül coğrafyasındaki güç boşluğunun hala doldurulmaması
sebebiyle Türkiye’nin Afrika’ya ilgisi arttı. Birileri ne işimiz var Suriye’de
ne işimiz var Libya’da dese de Türkiye’nin bağımsızlığı ve güvenliği Orta
Asya’dan ve Afrika’dan geçiyor.
Afrikalılar sömürüye son verebilmek için en son Nijer’de
ayaklandı. Nijer’deki darbeyi Afrikalıyı Afrikalıyla vuruşturarak bastırmayı
planlayan batının Cezayir, Libya ve Mali gibi ülkelerin müdahaleye karşı
çıkması sebebiyle heveslere suya düştü.
Türkiye gönül coğrafyasındaki kardeşleriyle kazan kazan
ilişkisine devam ediyor. Türk Afrika İşadamları Derneği (TABA) 29-31 Ağustos
2023 tarihlerinde İstanbul’da Afrika iş dünyası ile buluşacak. 750 milyon
dolarlık ticaret hacmini daha da ilerlere taşımanın yolları aranacak. THY’nin,
Yunus Emre Vakfı’nın, gönüllü STK’ların çalışmaları Afrikalıları Çin-Rusya
ekseni ile emperyalist ABD, İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya ekseni
arasındaki sıkışmışlıktan kurtaracaktır. Birbirleriyle çatışarak dünyayı
sömüren BMGK üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa’nın kurduğu sömürü
düzeninin sona ermesi Türkiye’nin gönül coğrafyalarına sahip çıkarak yepyeni
bir eksen oluşturmasına bağlı. Afrika da, Orta Asya’da, Güney Asya, Hindistan,
Pakistan, Malezya gibi ülkelerde kölelik zincirlerinin kırılmasında stratejik
ortaklarımız olmalıdır. Kara kıtanın talihini değiştirecek yegane reçete
Türk-İslam kardeşliğidir. Vesselam…..