Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Nisan 2023

​Kararsız seçmenin kararı

14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kaldı. Bu seçimin en etkili ve belirleyici seçmeni kararsızlar…

2023 seçimlerinin sonucunu belirleyecek ve belki de Türkiye’deki kutuplaşmış siyasi tabloyu değiştirecek olan kilit seçmen kararsızlar, geçmişte iktidar partisine oy vermiş ama bir süredir iktidar bloğundan ayrışmakta olan seçmenin nihai kararı olacak.

Neredeyse burun buruna giden ittifaklar yarışında seçimi tam da kararsızlar belirleyecek. Yapılan anket sonuçların da, seçmenin verdiği cevaplarda kararsızım”, “Sandığa gitmeyeceğim” diyen ve herhangi bir partiyi işaret etmeyenlerin oranı bazı partilerin oranından yüksek olduğu görülüyor.

Kararsızlar üzerine yapılan analizler, farklı ve anlamlı sonuçlar ortaya çıkardı. İktidardan kopan seçmenlerin muhalif partileri desteklemek yerine kararsızlar blokunda park ettiklerini görüyoruz. AK Parti’den kopan ve kararsızda bekleyen seçmen gruplarının ağırlıkla, bu partiyi desteklemeye en geç başlamış daha eğitimli, daha az dindar olan kesimlerle, Kürt seçmenlerden oluştuğunu görüyoruz.

Birçok araştırma da “kararsızım” diyenlerin önemli bir bölümünün tercihini gizleyenlerden oluştuğunu ve tercihini gizleyenlerin de bir partiye daha yakın olabildiğini gösteriyor. Dolayısıyla kararsızlara oynamak için tek bir strateji mümkün değil.

Son günlerde haberlerde ya da demeçlerde “kararsızların “en büyük ikinci parti olarak tanımlanıyor olsalarda. Kuşkusuz “kararsızlar” seçmen analizlerinin önemli bir parametresi.

Kararsız seçmenlerin niçin kararsız olduğunu iyi irdelemek gerekir.

Yani neredeyse her dört seçmenden biri kararsız.

Sadece bu da değil. Bir de kerhen oy veren seçmenler bulunuyor.

Yani, “Daha iyisi yok, kime vereyim ki” deyip çeşitli nedenlerle kendine en yakın gördüğü partiye mecburiyetten oy veren bir seçmen kitlesi var.

Toplumun her kesiminin dahil olduğu, bir restorasyonun daha sahici ve sağlıklı demokrasiye ihtiyacı duyulduğu aşikar.

Ekonomi başta olmak üzere, halk “iktidar yorgunu “

Tüm bunlara karşın halk muhalefeti yetersiz buluyor. Yeterince kararlı ve cesur görmüyor.

Muhalefetin söylemleri demokrasi, hukuk, dürüstlük, birlik, bütünlük gibi vurgular içerse de, bazı değerler konusunda aldığı tavırlar ve tutumlar büyük paradoks oluşturuyor.

Muhalefetin, enerjisini iktidarın ne kadar kötü olduğunu göstermeye değil, kendilerinin ne kadar iyi olduğunu göstermeye ve buna toplumu inandırmaya harcaması gerekiyor.

İktidarında sürekli savunma refleksinden çıkarak, proje ve hedeflerine odaklanması gerekir. İktidarda muhalefetin küçük açıklarını bulma yerine, ufkunu genişletmeli, kuşatıcı ve kucaklayıcı olmadır.

Kararsız seçmenin duygusal tepkileri ve sadece cezalandırma etkisi, önemli bir güce erişiyor. Kırgınlığını, kızgınlığını sineye çekerek, cezalandırmaktan vazgeçecek önemli bir seçmen grubu olsa da ince bir çizgide duruyor.

Fakat işin bir de duygusal tarafı var ki bazen objektif değerlendirmelerin önüne geçebiliyor. Pek çoğumuzun bildiği gibi değişim korkutucudur.
Bilindik olan, ne kadar olumsuzluk barındırırsa barındırsın bilinmeyene göre daha konforlu bir alternatif gibi gözükebilir.

Çünkü değişim umut verici olsa da risk içerir ve kaybetme lüksünüz azsa, risk alacak gücü zor bulabilirsiniz. Bu duygu rasyonaliteyi perdeler.

Bu yüzden iktidar partileri muhalefete göre avantajlıdır, çünkü bilindik olmanın konforunu sunarlar. Bilinmeyen ise her zaman duygusal olarak maliyetlidir.İşte burada iş muhalefete düşmektedir. Bu maliyeti muhalefet düşürecektir.

Bu yüzden, seçimin kritik sorusu şu: Kararsızlar ne yapacak? Küskün ama kararsız kalarak kimseye oy vermeyecekler mi?

Cesaret gösterip muhalefete şans mı verecekler? Yoksa, iktidar ile ilgili olumsuz duygularını bastırarak eski partilerine, yani bilindik olanın konforuna, geri mi dönecekler?

Kararsızlar , kararlarını vicdanlarına sorarak en büyük kararı vereceklerdir.

“Vicdan Allah’ın kalplerdeki nurudur.” Tolstoy.