Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2429.01
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Haziran 2015

Karneyi kime verelim?

Okullarda karneler dağıtıldı. Uzun, sıcak ve dinlendirici olmasını arzuladığımız tatilin başında sayılırız. Okulun son haftalarında yaşananları görünce "Acaba karneyi kime versek?" diye düşündüm.

Derslere gelmeyen, devamsızlık sınırını aşan, kıt kanaat notlarla sınıf geçen ya da geçemeyen öğrencilerin kahrını ne yazık ki çocuklar çekmiyor. Bakıyoruz ki okulun yolunu veliler aşındırıyor. Ellerinde sağlık raporları, mazeret dilekçeleri ile okul idarelerinin yolunu tutuyorlar. "Bir daha yapmaz hocası." diyerek öğrenci adına söz vermeyi de ihmal etmiyorlar.

Bazı veliler de okula gelmeden telefonla işi halletme yoluna giriyorlar. "Çocuğun notu 69 düşüyor. Şuna bir el atsak da 70 olsa hocam." diyenler bile var. Bunlardan çocuğun haberi var mı bu bile belli değil. Çocukların umarsızlığının yanında velilerin bu gayreti takdire şayan.

Çocuklar artık işin farkında. Benim kırık döküklerimi toplayacak anne ve babam var deyip hoyratça bir yaşamı seçiyorlar. Bunun suçunu ne yaşadığımız çağa kesmek gerek ne de gençlere. Büyükler yapıyor ne yapıyorsa.

Çocuğu parmak kaldırmadığı halde ona soru soran öğretmen, çocuğu rencide etmiş oluyor ve bunu evdekilere söyleyince çocuk, anne-bana neden dersine çalışıp da derse katılmadın diye çocuğu uyarmak yerine ya soluğu okulda alıyor ya da Milli Eğitim'i arayarak öğretmeni şikayet ediyor. Konu çok net; "Öğretmen, parmak kaldırmadığı halde çocuğa söz hakkı vererek çocuğu arkadaşlarının arasında rencide ediyor." Ne çabuk rencide oluyor çocuklarımız değil mi? Biz rencide olmadan büyüyen çocuklardık herhalde.

Bırakın dövmeyi, hafif bir yüksek sesle bağırılınca öğrenciye okula nefes nefese gelen veliler var. "Eğitim şefkattir, sevgidir, hoşgörüdüru2026" gibi ders verici cümleleri de ihmal etmeden öğretmenlerden hesap sormaya gelenlere sormak gerek; acaba sen üzerine düşeni yaptın mı ki şimdi öğretmenlerden hesap soruyorsun.

Kimse durduğu yeri bilmiyor. Artık "eti senin kemiği benim" gibi nostaljik cümlelere gerek yok. Et de sizin kemik de. Eğitim önce evde başlar. Eğitim demek çocuğun arkasını toplamak, onun üzerinde gölge gibi dolaşmak değil. Karnenin derdine veliler düşmeyecek, devamsızlığı çocuğunun nerde yaptığını araştırmak yerine raporlarla çocuğunun açığını kapatmaya çalışmayacak bilinçli aileler.

Durum böyle olunca düşünmeden edemiyorum. Karneyi kime verelim diye. Umarsız öğrenciler mi hak ediyor karneyi yoksa çocuklarının peşinde koşturup duran veliler mi?

Şimdilerde siyaset gündemi de aynı karmaşayı yaşıyor. Oy oranına göre en yüksek oy alan partinin sesi çıkmazken diğerleri çarşaf çarşaf listelerle şartlar ortaya koyuyorlar. Çalışkan öğrenciler nasıl ki derslerine çalışıp karne kaygısı yaşamazlar; durum aynı böyle şimdi. Naz yapanlar, istemem yan cebime koy diyenler, sen başbakan ol, yok yok ben olayım diyenler.

Millet karneyi kime vereceğini biliyor şükür ki. Hesaplar, Ali Cengiz oyunları ancak Ramazan eğlencesi olarak izlenebilir. Felaket tellallığına gerek yok ama her şey de ortada. Bir memlekete yapılan yatırımdan aynı memleketin insanı neden rahatsız olur anlamak mümkün değil. Yeni hava alanını durdurma girişimleri, 3. köprüyü iptal ettirip dalga geçer gibi açıklamalar hangi akıl tutulmasıyla açıklanabilir? Bu inşaatlar durdu diye bayram edenleri görünce yine durduğumuz yerin eminliğinden hiç şüphem kalmıyor.

Karne önemlidir. Olup bitenin bir özeti gibidir karneler. Belki okullarda karneyi öğrencilere verirken bir de velilere vermek gerek ama bu şimdilik mümkün değil. Çocuklarının durumunu sadece senen sonunda öğrenmek yerine tüm yıl aynı hassasiyeti gösterirse veliler, daha verimli geçen dönemlere ve iyi yetişmiş evlatlara sahip olmak mümkün olacaktır. Elbette gerçek eğitimin ailede verileceğini de hiçbir zaman unutmayarak.

Siyaset sahnesinde de karneyi millet dilediğine veriyor. Başarılı olanla olmayan da burada ortaya çıkıyor. Karnesindeki kırıklara bakmadan ahkam kesmeye, şartlar ortaya sürerek kırık notlarını çoğaltmaya devam edenleri de bir dahaki karne dönemine havale etmekten öte bir şey gelmiyor şimdilik elden.