Dolar (USD)
32.30
Euro (EUR)
34.35
Gram Altın
2379.66
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Mart 2023

​Kelimelerin Seyir Defteri

Depremin verdiği yorgun ruh halinden biraz olsun sıyrılmak için kitaplardan başka kaçacak yerimiz olmadığından yine kitaplara sığındık. Elimizde okuyup notlar aldığımız D. Mehmet Doğan üstadın “Kelimelerin Seyir Defteri kitabı duruyordu. Notlarımızı, hafızamızı ve eseri yeniden gözden geçirerek bu yazıyı kaleme almaya çalıştık.

Kelimelerin Seyir Defteri okumaktan haz aldığım kitaplardan birisiydi. Her bahis “vay canına, bunu da mı yapmışlar” hayret istifhamını beraberinde getirmiş, bundan dolayı da çoğu zaman ister istemez üzülmüştüm.

Tanzimat’tan beri tedrici ve zoraki bir kültürel dönüşüme tabi tutulmuşuz. Önceleri alıştıra alıştıra, sonrasında bıçak gibi kesip atılan bir üslupla icra edilen bu dönüşüm hengâmesinde en büyük yarayı dilimizden almışız. Zihnimizi inşa ettiği gibi kendimizi de ifade için müracaat ettiğimiz kadim kelimelerimizin değişim ve dönüşüm seyri bu kitapta bazen ironik, bazen hüzünlü bir üslupla anlatılmış.

Elimdeki nüsha, Yazar Yayınları tarafından Ekim 2015 tarihinde çıkarılan ilk baskısına ait. Kitap iki yüz sahifeden oluşuyor. Mavi bir zemin üzerinde dalgalar arasında yüzmeye çalışan ve sözlük sayfalarından yapılmış kâğıttan bir gemi resmi tam da kitabın muhtevasına uygun olmuş.

Kitabın arka kapağında yazılan şu tanıtım cümleleri aslında kitabın yazılış gayesini de bize özetler mahiyette:

“Dille, sözlüklerle, kelimelerle uğraşanlar kelimelerin tarih içindeki seyri konusunda az çok fikir sahibi olurlar. Diller de denizler gibi durağan değildir. Kelimelerin engin dil denizindeki seyri elbette merak konusudur. Bugünün insanı günlük hayatta kullanılan bir kelimenin tarih içinde farklı anlamları olabileceğini pek düşünmez. İşte bu değişik anlamlan merak etmeye başladığımız andan itibaren o durgun denizin hareket halinde olduğunu fark ederiz. Kelimelerin takip ettiği seyir aslında bizim kültür tarihimizin, medeniyet tarihimizin değişimini ve gelişimini anlamamıza, açıklamamıza yardımcı olur.

Kelimelerin seyri üzerinden bir kültür tarihi yazmak mümkündür. Biz elbette öyle bir iddiada değiliz. Bu kitapla ortaya koyduğumuz, böyle bir amaç uğrunda serbest bir yüzme denemesi olarak kabul edilebilir. Bu sayılı kulacın bile okuyucunun konuya ısınmasına vesile olacağını düşünüyoruz. Daha ötesini tahayyül etmek için bir heyecan uyandırmasını da umuyoruz elbette.”

Her ne kadar yazar, tevazu gösterip yaptığı işi bir yüzme denemesi olarak gösterse de aslında kitap, kelimelerin seyri üzerinden yazılacak bir kültürü tarihinin mukaddimesi olacak evsaftadır.

Kitap iki bölümden oluşmakta. İlk bölüm, kitapla aynı ismi taşımakta ve yirmi bir farklı yazıdan oluşmakta. Bu bölümde kamus, dil kanunu, Osmanlıca kelimelerin karşılığında kullanılacak kelimelerin yazıldığı kılavuz konuları ve eğitim - irfan, şehir - kent, yayla – yaylak, organik – urganik gibi kelime ve kavramların bugüne kadar başına gelen hadiseler anlatılmış.

Kitabın ikinci bölümü, ilk bölümün ilk yazısı olan “Kamusun Namusu” ismini taşımakta ve kırk dört yazıdan oluşmakta. Bu bölümde de yaşadığımız dil devrimi ve harf inkılabı çerçevesinde yaşanılan hadiseler gözler önüne serilmiş.

Kullanılması istenen kelimelerin yaygınlaşması için hazırlanan sözlüklerin bu güne kadar yaşadığı süreçler, giren çıkan kelimeler, kelimelere verilen anlamlar çarpıcı ve bazen de insanı hayretler içinde bırakacak hikâyelere sahip.

Öyle ki 1890’da Redhouse’un yayınladığı; 93 bin madde başı, 30 bin madde içi söz unsuru barındıran sözlüğünden bu gün 15-20 bin kelimelik sözlüklere nasıl geldiğimizi, aradaki bunca kelime ve kavramın nasıl buharlaştırıldığını mukayese edince aklınız tutulmakta.

Kitabın 117. sayfasından size çarpıcı bir örnek vermek isterim.

“Buyurun 1945 sözlüğünde (Türk Dil Kurumu’nun) “hâfız” ne demek: Birinci anlam olarak “Kur’an’ı ezberlemiş olan kimse.” denildikten sonra, ikinci mâna olarak “aptal” karşılığına yer veriliyor. (Sonraki baskılarda “aptal” yeterli bulunmamış, “avanak, bön” de eklenmiş!)

Kitapta bunun gibi onlarca misal mevcut. Bu kitabı henüz okumamışsanız mutlaka en kısa zamanda okumanızı tavsiye ederim.