Dolar (USD)
32.24
Euro (EUR)
35.04
Gram Altın
2500.17
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Haziran 2017

Kendi cehennemimizi inşa ediyoruz

Yanlışlar zinciridir içinde debelendiğimiz. Bize ait olmayan hayatlar yaşıyoruz. Hangi gün hangi maskeyi giydiğimizi bile hatırlamıyoruz. Yüzsüzlük ve gamsızlık kanser etkisinden daha tesirli. Üç günlük menfaat için namussuzluğun her türlüsüne eyvallah çekmek bu kadar kolay olmamalı. Ölümün yolunu gözleyen yok. Az kazanmanın şaşkınlığı hepimizin üzerine serpilen. Para gelsin de nerden gelirse gelsin diyen bir şerefsizler korusu var. Yöneticiliğin hakkını veren belki de on binde bir. Kitap okumayan nesiller ve nesilleri yetiştirenlerin okumama hastalığı. Nasıl bir iksirdir kolayından zengin olma hayali. Kendine çeki düzen verme gayreti en son iş, daha da doğrusu aynaya bakma gibi bir kültürsüzlüğün mevcudiyeti. Yetimin evinde pişen bir çorba var mı diye bir muvazzafiyetin farkında olmayı önemsemeyen sorumlu sorumsuzlar. Millet, memleket ne haldedir diye değil de, bugün az kazandım diye üzülenlerin varlıklarının çokluğu. Diyor ya Fuzuli: ''Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.'' İşte böylesi bir halin halsizliği bizimkisi.

Diyeceğim ki ümmetin derdi ve ikbali için kim uykusunu bozmakta, lakin kendi evladını bile önemsemeyenlerin çokluğu. Evladım dünyasını kazansın da nasıl kazansa da kazansın diyen vahşi beyinler. Zaten ahiret fikri en arka planda ya da planlar arasında ahiret zikri yok. Herkes herkesi eleştirir ama kimse dönmez kendi nefret dolu kirli dünyasına. Ne de az alimimiz var, olan da ilminin ne kadarıyla hemhal. Mal mülk, yat kat nakaratlarıdır dilimizden düşmeyen.

Millet için, memleket için hayal barındırmayan her teşebbüse yazıklar olsun. Boğazda kalan kılçıklar gibi, ruhlara mızraklar saplansın davası, milleti ve vatanı olmayan her müteşebbisin. Ruhuna gaybın askerleri dost olmasın menfaate dalıp milleti unutanlar. Yetimlerin, fakirin fukaranın rızkından çalan şuursuz görevliler emanet olsun narın çukurlarına. Kendini menfaat hülyasında kaybedenleredir isyanımız. İsyanımızın kaynağına bakmayıp, sözün ucu kendilerine dokunuyor diye bize kin besleyenlerdir lafımızın muhatabı.

Üç sözümüzden ikisi yalan olmuş maalesef, diğeri de şüpheli. Emanete sadakat mı? Söz verip de tutmama virüsünün yayılması durdurulamıyor. Nedamet! Sen ne kutsal bir tahammülsün ama nerelerdesin. Yar, neden gül bahçesinden başkası oluyor ki. Sünnetullah nerededir, hangi gönlün derinliğindedir. Bile bile düğümlüyoruz, cinnet geçirmişler iksiriyle şu gönülhanemizi. Gönülhane denildiyse, metruk bir saltanata hükmeden bir meczup gibi bir halsizlikte gönülhanemiz.

Neden 'annelik' saltanatı ağır geliyor modern ebeveynlere. Neden aile saadeti artık heyecan dolu doluşmuyor içimize ve içimiz içimizi neden titretemiyor. Ey kalbim sanadır bu çaresizliğim sanadır. Ve neden 'babalık' sevinci artık taze haber kıvamında değil.

Aşkla dönmüyorsa dünya, nefretimizde ve kinimizde ruhumuzu çiğnediğimizdendir. Anımsayamıyoruz kardelenleri ve kırlangıçları, tatmin edemiyor bizi toprağın kokusu, toprağa aidiyetimizi yitirdiğimizdendir. Günde elli defa ruhunu aldatma hastalığına kapılan adem, makam-ı İbrahim saadetini nasıl kavrasın veyahut nasıl fark etsin. Nerde o ezgiler gelse de unuttursa kendimizi kendimize, hatırlasın diye kendi varlığını kendi kendine beşer. Beşer, o eşrefi mahlu00fbkat.

Şu can sıkıntısının başka anlamı yok. Kendi cehennemini inşa ediyor insan, alev alev ve hızla. Düğmesiz gömlektir nasibin bilesin, o kadar ince işçilikle işlenmiş değil ama saygı duyulur bir süku00fbneti var düğmesiz gömleklerin. Ah insan, yer ve gök kadar hayret dolu sözcükler yazmak istiyorum sana, okyanusların suyu tükeninceye değin ve çaresizlik kadar susmak istiyorumu2026