Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2454.33
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Haziran 2020

Kendini değerlendir

İnsanın kendini değerlendirmesi konusunu geçen haftadan devamla işlemeye devam edelim. Geçen hafta Perşembe günü makalemizi aşağıdaki şu cümlelerle bitirmiştik.

Bu bir dünya yolculuğudur. Siz varsınız ve değişmeyeceksiniz. Yol değişmeyecek. Geriye sadece sizin gayretiniz kalır. Kendi gayretinizi sıfır kabul edersek bu bedeninizle o yolculuğu tamamlarsınız. Ancak önünüze çağlayanlar mı çıkar, yılanlar mı çıkar, toprak yol mu çıkar? Nasıl bir kaderinizin olduğunu da ne tür zorluklarla karşılaşacağınızı da bilmiyorsunuz.

Yola, yolun ve sizin bu haliniz ile ancak ve ancak piyade olarak devam edilebilir. Yolculuğunuz, süvari olamadığınız için zor, meşakkatli ve uzun olacaktır. Sizi bol miktarda çile bekliyor olacaktır. Sürekli piyade olmanız hayatınızın bol sıkıntılarla dolu olacağının da işareti olacaktır.

Az bir miktar gayret göstermişsiniz ve at sahibi olmuşsunuz. Bu yolu at ile gitmek de var. Ya da biraz daha gayret ile arazi arabası almışsınız. Veya çok büyük bir gayret ile uçak almışsınız. Uçakla da gitmek olabilir nasibinizde. Bu araçların hepsinin arasında fark var. Hepsinin de kendine göre bir lüksü var.

Dolayısıyla burada bahse konu olan gayret kısmı hayatınız için çok önemlidir. Gayret etmek nefsin en sevmediği özelliklerdendir(Bakınız; https://www.milatgazetesi.com/aytekin-karadeniz/bir-soru-cok-cevap/haber-229341). Yolu sıhhatli ve kazasız belasız tamamlamak için yüksek çaba ve çalışma göstermelisiniz. Her gün, her saat yine yeni ve güzel bir çalışma/alışkanlık yaparak gayretinizi çoğaltmalısınız. Gayret, bir tür çalışma/alışkanlık halatıdır. Her gün ter dökerek ince bir lif ekleyerek koparılması zor bir çalışma/alışkanlık halatı yaparsınız.

Yunus Emre, Akşemsettin, Hacı Bayram Veli, Molla Gürani’lere bakın. Hepsi bildiğiniz halkın içinden gelen insanlardır. Aristokrat, zengin ailelerin çocukları değillerdir. Bugün ibret ve imrenerek takip edilen hayatları ve eserleri tamamen kendi gayretleri ile doğrudan alakalıdır.

Örneğin Mevlana, Afganistan’ın Belh şehrinden Selçuklu toprağı Konya’ya gelmiş, döneminin sıradan bir dervişidir. Kendi döneminde meşhur biri olmadığı gibi Moğol ajanı olduğu dahi tartışılmıştır. Ancak bugün çok meşhur bir insandır. Ateisti, Nasranî’si, seküleri ile koca bir Batı dünyası tarafından adına Mevlana yılları ilan edilmektedir. Artık hatırlayanı çok, adını bilmeyeni neredeyse yok gibidir.

Öte yandan 1946 yılında falan partinin Konya il başkanı kimdir? Hatırlayan var mıdır? Kaç kişi hatırlar?

Mesela sürekli adını duyarsınız. Gandhi diye bir insan vardır. İnancımıza göre putperesttir. Çünkü o bir Hindu-Budist’tir. Ancak kendine göre bir fikri vardır ve bazı yaptıkları bazı söyledikleri ile iz bırakmıştır.

Müslümansınız ve kendinizi değerlendirip üretemiyorsanız kendinizi etraflıca düşünmeniz gerekir. Efendim benim edebiyat yeteneğim yok. Edebiyat yeteneğinden bahsetmiyoruz ki! Nice evliyaların edebiyat yeteneği mi vardı?

Kitap veya makale yazmasanız da küçücük bir fikir üretmenizle yıllar yıllar sonra siz çok iyi hatırlanacaksınızdır. Bir kitap, bir makale yazmayı bir kenara bırakırsınız belki. Ancak insanlığın hayrına olacak bir cümle yazın, bir söz nakşedin kalplere. Küçük de olsa bir fikriniz olsun. “Kapımıza değil gönlümüze vuran buyursun” sözünde edebi bir değer var ama edebiyat yeteneği taşıma kaygısı yok. Daha çok gayret var, çaba var, ter var.

Birçok insan hem kendi değerlerini arttırma hem de insanların kişisel gayretini arttırma çabası gösterirler. Bilgi yönüyle, nefsi tanıma yönüyle, insanı tanıma ve kurumsal yapıların sistematiğini çözme yönüyle birçok konuda yazılarla biz de bu gayreti devam ettirmeye çalışırız. Çünkü bir insan, bir kul olarak bizim için en hayırlı olanı budur.

İnsanlar, sizi değerlendirdiklerinde ne değerde olduğunuzu nerden anlarız?

Haftaya Perşembe bu konuya devam etmek üzere… Sağlıcakla kalınız. Haneniz, şifahaneniz olsun.