Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Temmuz 2021

Kılıçdaroğlu Kemal Paşa, Mahmut Şevket Paşa

Mahmut Şevket Paşa, CHP’nin, 1910’lardaki Başbakanıdır.

Kılıçdaroğlu Kemal Paşa da, CHP’nin, 2010’lardaki Başkanıdır.

Mahmut Şevket Paşa, anılarında; “Kuveyt ve Katar gibi çölden ibaret iki kaza yüzünden İngiltere ile ihtilaf çıkaramazdık. Bu ehemmiyetsiz topraklardan ne gibi bir istifademiz olabilirdi” demişti. (Âdem Sarıgöl- Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın Günlüğü, sh.65, IQ Kültür Sanat Yayıncılık-2001)

Kılıçdaroğlu Kemal Paşa; Neden Katar, hep Katar? Kataristan’a döndü bin yıllık devlet” diyor.

Eğer İsrail söz konusu olsaydı, Kılıçdaroğlu Kemal Paşa; “Neden İsrail, hep İsrail? Yahudistan’a döndü bin yıllık devlet” demezdi, diyemezdi.

Kılıçdaroğlu’nun selefi minimalist Mahmut Şevket Paşa, maksimalist Abdülhamid’i 27 Nisan 1909’da devirdiği gün, kutlama için İstanbul Yahudi mahfiline gitmişti.

Sultanı devirmek, demek ki Yahudiler için çok elzemdi, Türkler için değil. Türkler için elzem olsaydı, Paşa, kutlama için Türklerin yanına giderdi.

Arap nefreti, İbrani bir projedir.

Yine Kılıçdaroğlu Kemal Paşa; "Orta Doğu bataklığında bizim ne işimiz var? Allah aşkına bir Allah'ın kulu çıksın, Orta Doğu bataklığında Türkiye'nin ne işi var? Biz niye oraya girdik? Hangi gerekçeyle girdik? 'Efendim, oraya niye girdik’?" dedi.

CHP’nin teorisyenlerinden ve akıl hocalarından Yalçın Küçük ise; “Büyümezsek, küçülürüz, Musul alınmazsa, Diyarbakır verilir” diyor. (Gizli Tarih-I, Salyangoz Yayınları, sh. 379, 2006)

Hangisi doğru?

Kılıçdaroğlu’nun bataklık saydığı Musul, Misak-ı Milli sınırlarımız içindedir. O karar günlerinde, Halep, Misak-ı Milli dahilinde sayılıyordu.

İngilizler, 1790’lardan itibaren Bağdat ve Basra’yı mesken tutmuşlardır.

İngiltere Kraliçesi, teamülleri bir tarafa bırakarak 1798’ de Bağdat valimiz Büyük Süleyman Paşa’ya mektup yazmış, bizim bir valimizle doğrudan muhatap olmuştur.

Neden?

İngiliz kolonisi Hindistan’dan, Londra’ya giden en kestirme yollar; Bombay-Basra-Halep-Londra ve Bombay-Bağdat-İstanbul-Londra’ydı da onun için.

Ümit Burnu yolu çok uzaktı ve fazlaca güvenlik zafiyeti vardı.

Hindistan’ın kapısı, Basra ve Bağdat’tı. Hindistan’ın emniyeti Bağdat ve Basra’da başlıyordu.

Bağdat ve Basra’ysa bizimdi, aynen Antep ve Urfa gibi...

Kuveyt de, Katar da, Bağdat ve Basra’nındılar.

Ruslarla İngilizler arasında ezeli bir rekabet vardır.

Ruslar hep İran’ı işgal ederek, Bağdat üzerinden Hindistan’a yürümek istemişlerdir.

Bu, Petro’nun vasiyetidir.

Yine Ruslar, Afganistan üzerinden direkt Hindistan’a inmeyi de hedeflemişlerdir.

Hindistan, Rusların ajandalarında hep olmuştur.

Her iki proje de İngilizleri çileden çıkarmıştır.

İngilizler, her zaman, Rusları, Osmanlı eliyle Kafkasya’da sınırlamışlardır. Buna “tampon siyaseti” denir.

İngilizlerin “tampon siyaseti”, daha sonraları, Milli Mücadele’de, Ankara’nın çok işine yaramıştır. “Sovyetler”i ve “komünist rejimin ihracını” sınırlamak isteyen Britanya,tampon siyaseti”ne hızla dönmüş, 1921’den itibaren Yunan Ordusuna ambargo başlatmış, tüm desteğini kesmişti.

Napolyon Bonaparte, Mısır seferine, Hindistan’a yönelip İngilizleri yıpratmak amacıyla çıkmıştı.

Kılıçdaroğlu Kemal Paşa’nın “bataklık” diye burun kıvırdığı Orta-Doğu coğrafyası, elin oğlu için, işte böylesine stratejiktir ve kadim Türk topraklarıdır.

Kuveyt ve Katar gibi iki çöl köyünün(!) bugün her zerresinden petrol fışkırır.

Katar, fert başına milli geliri dünyanın en yüksek ülkesidir. Batı ülkeleri, Kılıçdaroğlu’nun dudak büktüğü Katar sermayesini çekmek için elli takla atmaktadırlar.

Kuveyt’i Saddam avanağı işgal ettiğinde, ABD, taa okyanuslar ötesinden yıldırım çarpmış gibi delirerek gelmişti.

Kılıçdaroğlu Kemal Paşa ve Mahmut Şevket Paşalar böylesine engin(!) görüşlüdürler.

Ne yazık ki biri devlet yönetmiş, biri de devlet yönetmeye taliptir.

Maazallah, Kılıçdaroğlu Kemal Paşa’ya devlet teslim edilirse vay halimize...

Bunlar evvelemirden netamelidirler .

1909’da devleti ele geçirdiler.

27 Nisan 1909’da, darbeyle devlete el koydular.

Sultan Abdülhamid’i indirip, iktidara çöreklendiler.

Devrilirken, Abdülhamid bunlara; “10 yıl bile yönetemeyeceksiniz” demişti.

O gün, 27 Nisan 1909 günü, ülkenin 7,5 milyon kilometre kare toprağı, 35 milyon nüfusu vardı. Sınırlarımız halâ 3 kıtada idi.

1919’a gelindiğinde, yalnızca 10 yılda bütün ülkeyi mahvettiler, elimizde sadece Orta Anadolu’da 3 vilayet bıraktılar.

Sınırlarımızı 3 kıtadan, Orta-Anadolu’daki 3 vilayete indirdiler.

Vatan; “kaybedilmemiş topraklar” demek değildir.

Ülkeyi felaketten felakete sürüklediler.

1909’ların kadroları, 1923’ten sonra olduğu gibi CHP’ye intikal ettiler.

Hem şahsen, hem zihnen.

Bu zihin, CHP’nin genetiğidir.

“Zulüm 1453’te başladı” zihniyeti, “Katar ve Kuveyt iki çöl köyüdür, İngilizleri kırmaya değmezler” zihniyetinin müteselsilidir.

Bunlara göre; “PYD ile komşu olmanın ne zararı var?”dır!!!

Dün Katar ve Kuveyt’i iki çöl köyü zannedenler, bugün, PYD’yi iyi komşu sanıyorlar.

1921’de Türkiye’yi ziyaret eden İngiliz gazeteci Grace Ellison, ülkemiz insanlarını gözlemiş: Avrupalılaşmış Türk, o mükemmel Türk değildir demişti.

“Zulüm 1453’te başladı” diyenler de delta varyantları oluyor.