Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Şubat 2024

Kitap molası XL; Eksik Gamze

bazı şeyler şiir olsun diye yarım kalır.”

Tokat’ın Zile ilçesi… Şiir programına henüz saatler var. Bilmediğimiz bir sokağın bizi caddeye taşıyan köşesinde kahve evi arıyoruz Serap Kadıoğlu ile. Talih işte, belki de en güzeline sıcak bir sohbet eşliğinde kuruluyoruz. Şiirden, edebiyattan, hayattan, insandan konuşurken masaya, dumanı tüten kahvenin yanına bir cümle bırakıyor Kadıoğlu; “Nuray Hanım eskiden dünyaya ne bırakabileceğimi düşünürdüm, şimdilerde giderken yanıma alabileceğim cümleyi düşünür oldum.” Söylemi cep telefonuma not alıyor ve diyorum ki; “Ben bunu bir yerde kullanırım Serap hocam.” Serap Kadıoğlu’nun yakın zaman önce bir armağan olarak yolladığı kitabı masaya bırakırken telefon notlarım arasında arıyorum onu, bulamıyorum ama ne tuhaf, ezberime kaydettiğimi fark ediyorum. Hayatın garip cilvelerinden, yine bir kahve eşliğinde Eksik Gamze’yi yanıma alıp birkaç satır yazmak için hazırlanırken çıkarıyorum o anlam inceliğini hafızamın kilitli odalarından…

Eskiden dünyaya ne bırakabileceğimi düşünürdüm, şimdilerde giderken yanıma ne alabileceğimi düşünür oldum.

Meğer yeni kitabı için beklemiş o, orada…

Bilen bilir, Serap Kadıoğlu şiirlerini severim. Bana bayan ismi sorulduğunda ilk aklıma gelenlerden, dilime düşenlerdendir. Evime gelen son eserini tamamladığımda da, şiirine güvendiğim bir kısım şairin kitabını bitirdiğimde duyduğum kırıklığı duymadım. Aslında birkaç şiirini sevmiş olduğumu, gerisinin o kadar da emniyetli bir yerde durmadığını fark ettiğim şairlerden devraldığım o burukluk sinmemişti üstüme çünkü kitabın pek çok şiiri iyi bir ses örgüsü oluşturmaya muvaffak olmuş, üstelik bunlardan bir kısmı sesi muhafaza ederken pitoresk bir yapı ortaya koymuş. Bir önemli nokta da kendi kelimeleri var şairin, üzerinde eğreti duran, bir başkasına özenip öykünen sözcükleri giyinmemiş o. Serap Kadıoğlu’nun Kasım 2023’te Profil yayınlarından çıkan son kitabı Eksik Gamze 76 sayfa. Kapağın renklerine bakınca içimi bayram çocuklarının topladığı şekerlere bakarken duyduklarına has bir mutluluk doldurdu. Renklerden sıyrılmayı başarıp kapağın motiflerine girip de ilaca, eski bavula, yarım çocuk yüzüne odaklanınca bu coşku yerini ince ve munis bir hüzne devretti. Kadıoğlu bu motiflerin neresine saklamış acaba eksik gamzesini diyerek araladım kapağı, lacivert mürekkeple ismime imzalanan incecik bir yazı, ardındaki sayfada “Hiç gitmeyip hiçbir zaman gelmeyecek olana” ithafı…

Eksik Gamze “Sehl-i Mümteni Yaşayanlar İçin”, “Sevmeye Besmele’den Başlayanlar İçin”, “Valizini Açmadan Gitmek İsteyenler İçin” başlığını taşıyan üç bölümden oluşuyor, ilk kısma girmeden önce Şeyh Galip’in “Efendimsin cihânda i'tibârım varsa sendendir” ve devamındaki birkaç dize karşılıyor okuru. Alışkın olmadığımız tamlamaların oluşturduğu ilk alt başlık altındaki bölümde serbest şiirlerin ağırlığı, ikinci bölümde yerini “modern hece” dediğimiz tarza ve son kısımda karma bir yapıya bırakıyor. Kitabın ilk şiiri “Sürgün”de kırgın bir anlam dünyasını imleyen ince bir üslup güzelliği karşılıyor bizi:

hep bir şeye yetişme telaşında/her şeye yarım/ne zaman kendimi arasam evde yokum/iç ses, heves, cennet, cehennem, nokta/derken yorgunum/neyle örtsem mahcup yüzümü/okunur gözlerimden huzursuz dünya

Kitaba adını veren “eksik gamze” ise onun ikinci şiiri. Şiir yer yer kırık hece dediğimiz tarza yaslandığını düşündürse de bu tavrın sesle tesis edildiği onun içine girildiğinde anlaşılıyor. Nitekim “biz nerede güzelsek orada yenildik” mısraıyla sehl-i mümteni’nin mümtaz bir örneği konuşturulurken bir kısmı arka kapağa alınan eksik gamze giyindiği mısralarla çıkıyor ortaya;

güzelleşir neyse ki yıllar sonra

öldürür sandığımız nice kahır

yâdımızda kalan kreşendo sevda

yanağımızda eksik bir gamze gibi ağır

gönlümüz yazdadır ama şiir kış biraz

bazı şeyler şiir olsun diye yarım kalır

Kitabın şiirleri bir bütün olarak güzellik arz ediyor. Çağın mısraa yansıyan dağınıklığı, kafa karışıklığı, nizamsızlığı yok kitapta… Okurda her biriminin ayrı zamanlarda yazıldığı hissiyatı oluşturmuyor bu şiirler. Bununla birlikte onlarda “şah mısra” denilebilecek altı çizilesi dizelere sık rastlanmakta:

şiir toplar gün batımı biraz daha göğsümüz (s. 16), “biz nerede güzelsek orada yenildik”, “insan ölünce daha şairdir/artık gündüzün e acıyor canı (s. 17)”, “sözlerinden bana kalan kabuksuz bir yara/sustuklarınla sevdim ben seni, bunu hatırla (s. 22)”, “ne kadar aldansak da/gönüllü yenilmiştik kalbe dokunanlara (s. 28)”, “uzun bir suskunluğa döndü dilimde dünya

Bütünlük duygusunu muhafaza eden onca şiirin içinden, şiir gücüne tekabül eden mısraları çıkarabilmek çok değerli… O mısralarda kadının hassas ancak güçlü ve anaç sesini duymak, hayat öykülerimize temas eden bir yerlere dokunmak çok özel. Eksik Gamze üzerine fazlaca şey yazılabilecek özellikte bir kitap. Ancak ben şimdilik kitabın yazıcısı için “söyledikleriyle söylemediklerini de söyleyebilmiş şair” demekle yetineceğim:

Tanrı’nın testisinde suya olmaz elveda (s. 43)”

Selam ile.