Dolar (USD)
32.22
Euro (EUR)
35.12
Gram Altın
2474.83
BIST 100
10246.39
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Nisan 2024

Kitap Molası; XLIV; Dünyanın Repliği

Bakıp bakıp inandım en karanlık anda

Göğümdeki bakir yıldızına Allah’ın (s. 25)

Vahdettin Oktay Beyazlı, ilk el emeği, göz nuru Dünyanın Repliği’ni ince, anlamlı bir imza ile göndermiş Erzurum’dan, teşekkür ederim. İlk baskısını Aralık 2022’de yapan kitap Metamorfoz yayıncılıktan çıkmış ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü Edebiyat Eserleri Destek Projesi kapsamında desteklenmiş. Dünyanın Repliği kuşların ve üzerinde oturmuş bir adam silüeti bulunan ince bir ipin oluşturduğu siyah-beyaz kapak tasarımına sahip. 62 sayfa.

Girişinde Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu ve Rilke’ye ait mısralar taşıyan eser on yedi şiirden sonra “Eksilir Bir Çocuk Sesi” ve “Bazen Hüzün de Yakışıyor Gülmek Kadar Gözlerine” alt başlıklarını taşıyan iki bölüm daha ihtiva ediyor. Şair kitabının “Dili Çürüten Şair” adlı şiiriyle başlayan ilk şiirlerini belki bir tasnif ihtiyacında görmemiş, belki de daha özgür bir kimlik taşıdığını düşünmüş onların. Kalbi mahzun bir kalemden çıkmışsa da durgun, durağan değil bu şiirler. İsyanı olan; kavgası, davası olan bir derbentten sesleniyor okuruna. Özellikle “Allah Ağrısı Omzumda Plato Düzlüğü”, Mahvımı Zorlayan Endişe”, “Yaşama Deneyimi Öldü” gibi şiirlerde Nurettin Topçu’nun “isyan ahlakı” dediği o ince öfkenin sesi dokunuyor gönle. Beyazlı bu ilk kısım şiirlerini tematik olarak belli bir yere hasretmese de bence bir dünya ağırlığı, bir çağ eleştirisi, kişinin kendisi üzerinden gerçekleştirdiği mülahaza ve münazara hâli onları ortak paydada buluşturuyor; “ana dilini bozduk ve dadandık aşksızlığa/protez ayaklar taktık taşısın diye/iri cüsseli kadim günahları (s. 15)”

Her şairin bir mevsimi var, rengi, kelimeleri… Rengi ağırlıklı olarak yeşil Vahdettin Bey’in, nadiren de onun bir tonu olan neftî. Kitabın bu ilk kısmından anlaşılıp ilerleyen sayfalarda netleşiyor ki kelimeleri kalp, rüya, dua, zaman, dünya, sükût, rahle, sabır, at… Fakat kelime ağırlığının soyut bir alana tekabül etmesi yanıltmamalı okuru çünkü kalem daha çok somutu soyutlaştırma konusunda usta. Teşbihleri somut kelimelerden seçilse de yan yana geldiklerinde soyut bir âlemin sözcülüğünü yapıyor mısralar; “kalbim değirmen taşı, sabırla döner (s. 13)”, “dili düşmüş kapı kilidi yaşamak (s. 16)”.

“uzar dünyaya yaklaştıkça yalnızlığımız (s. 44)”

Kitabın bu ilk şiirlerinden sonra “Eksilir Bir Çocuk Sesi” başlığını taşıyan bölümde ağırlıklı alanı “çocuk” un kapladığı görülüyor. Özellikle Sezai Karakoç’un “bir insanı al, onu çöz, çocuk olsun” mısraını mukaddimesi yapan “Yağmur Kesiği” şiiri Dünyanın Repliği’nin anıştırmalara ağırlık veren yapısına dair ipucu taşıyor. Nitekim önceki bölümde görülen “deli eder insanı şu özgürlük (s. 32)” mısraı gibi bu şiirde geçen “ve kökü derinde bir yitik cennet süvarisi”, “ulu hocaların yeşil sarıklara sökünü” mısraları da telmihler içeriyor. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Kuddusi Demir mısralarını çerçevesi yapan şiirler arasında kitaba adını veren “Dünyanın Repliği” ne de rastlanıyor. Bölüm içindeki diğer şiirler gibi dünyanın karşısında çocuğa büyük bir sorumluluk ve misyon yüklüyor bu şiir de;

“Sükût dersi yarım kalmış açık rahlemde/tahliyesi imkansız halatları kırılmış bitimsiz hüzünler/hayatı yarıda keser davudi sesiyle müezzin/aynalara soyunur suçunu zaman/siz hangi mevsimin yolunu gözlersiniz/yok bu dünyanın öyle repliği/gülüşünü kim devredebilir çocuk bakışına (s. 44)”

“neyim olur mağlubu olduğum dünya (s. 49)”

Kitabın “Bazen Hüzün de Yakışıyor Gülmek Kadar Gözlerine” adlı bölümüyse diğerlerine nazaran daha kırılgan şiirlerden oluşuyor; aşkı, hasreti, hüznü merkeze alan. Ancak bu şiirler bütünüyle beşerî bir aşkı ihtiva etmeyip şairin dünya karşısındaki duruşundan ve onu yorumlamasından nasip alan bir tutuma da ev sahipliği yapıyor. “Şiir Sonsuzluğu Söylemek İçindir” ve “Harcandıkça Şair” adlı ürünler bu yaklaşımın mümtaz örnekleri. Hemen burada Vahdettin Oktay Beyazlı şiirlerinin genel bir panoraması çıkarıldığında şairin hikmet geleneğinden beslendiğini fark ettiğimi söylemeliyim. “Susmak bilgin utancı cahil gözüyle”, “En iyi mezar taşları anlar ölüm felsefesinden” gibi mısralar ispatı bu hakikatin. Dünya Repliği’nin şiirleri sorgulayan, başkaldıran, baktığını içselleştirip formüle dönüştürebilen bir ruhun tercümesi… Bunu yaparken şair dile riayet eden, en sehli mümteni dokunuşlarında bile imgeselliği elden bırakmayan tavrın seyyahlığını yapıyor;

“güzelmiş güzel bitmeyecek bir baharın

başlaması ellerinle”

Selam ile.