Dolar (USD)
32.30
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2414.04
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Ağustos 2014

KONGRE YETMEZ, YERLİ OLMALISIN

Her seçimlerin ardından oluşan klasik manzara yine boy verdi; CHP'de tartışma ve "kurultay" sesleri yükselmeye başladı. Kendisini "kurultaylar" partisi olarak tanımlayan CHP, buna olumlu bir anlam yüklemektedir. Hiç şüphesiz, parti içi demokrasi ve sağlıklı gidişatlar için kurultayların öneminden bahsedilebilir. Ancak, CHP'nin kurultayları başarısızlık sebebiyle gündeme geliyor.

Dolayısıyla asıl sorulması gereken sorunun; CHP'nin niçin müzmin başarısızlıkta devam ettiği" şeklinde formüle edilebileceği söylenebilir. CHP, içinde bulunduğu krizi, kurultay ve yeni lider arayışları ile aşabileceğini düşünmektedir. Ama daha önce de defaatle belirttiğimiz gibi, Türkiye solunun krizi oldukça derin. Dolayısıyla toplumu tarihsel koşulları ile birlikte yeniden okuması ve değişimleri görmesi gerekiyor. Peki CHP'nin asıl sorunu nedir?

Artık sağ ve sol kavramları üzerinden bir siyaset okuması yapılması çok açıklayıcı ve belirleyici değil. Zira klasik sağ ve sol tanımları, bilhassa postmodern kayganlıklar sebebiyle yapıştırdığınız yerde kalmıyor ve daha da önemlisi tanımlanan sağ ve sol teorilerin, somut toplumsal karşılıkları yok. Bir başka deyişle, teoriye göre pratik bir kitle oluşturulması gibi traji-komik seviyelerde seyreden siyasalar, gündelik politik alandan da etkinlik olarak uzaklaşıyorlar ya da uzaklaştırılıyorlar.

Türkiye'nin düşünsel anlamda asıl ayrımlaşma noktasını çok iyi belirlemek lazımdır. Osmanlı'nın son dönemlerine, yani batılılaşma deneyiminin başladığı dönemlere gitttiğimiz zaman, kırılmanın Batı karşısında yenilgi ve batıcıların ortaya çıkmasıyla başladığını görebiliriz. Gerçekleşen batılılaşma deneyimleri ve batıcıların gün geçtikçe artan etkisi, "İslam"ın yeni konumu sorusunu gündeme getirmiştir ki, İslamcıları tam da böyle bir sorunsal çerçevesinde anlamak gerekmektedir.

Türkiye'nin batılılaşması ile yolunu belirlemesi gerektiğini savunan Batıcılar ile Türkiye'nin islam ile bağlarını sıkı tutmasını savunan İslamcılar arasındaki gerilim, Türkiye siyasetinde o günden bu yana tezahürlerini göstermektedir. Belki sağ ve sol kavramlarını da bu gerilimin farklı dozları olarak okumak gerekir. Nihayetinde Türkiye'de geçmişten bu yana siyasal ve toplumsal hayattaki gerilimlerde güç dengelerini belirlemede İslam'ın konumunun ne olacağı tek olmasa bile önemli bir belirleyici faktör olagelmiştir. Nihayetinde en son yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde belirlenen çatı aday, muhafazakar bir ton içinden seçilmek durumunda kalmıştır.

Batı'nın tarihsel ve düşünsel yapıları irdelenerek Türkiye'ye tercüme edilen siyasetlerin burada karşılıklarını bulmaya çalışmak, eskiden beri devam eden büyük yanlışlıklardandır. Batı düşüncesinin Grek'e kadar dayanan düşünsel temellerinde bugünkü siyasal ve ideolojik düşünsel temelleri bulmak mümkündür. Diğer yandan, toplumun Tanzimat'tan bu yana batılışama yönünde yukarıdan düzenlenmesi, kırılmaya uğratılması toplumsal hafızada bazı zaafiyetler oluşturmuştur; yoksa bin yıldan bu yana kültürün derinliklerinde yaşayan islam kültürü yok olmadığı gibi bu kültür toplumsal zeminde kendisini bulmaya ve hatırlamaya çalışmaktadır.

CHP, ideolojisi, yönelimleri, kıble değiştirme talepleri ile Türkiye'nin kendisi olma çabalarının karşısında durmaktadır. CHP, Türkiye insanına dışarıdan ideoloji empoze etmeye çalışan, "sol" olduğu iddiasına rağmen sokakla ve ezilmişlerle kesişme noktaları son derece zayıf, batılılaşmacı düşünceleri topluma dikte ederek kendisine varlık alanı açmaya çalışan bir parti görünümü vermektedir dışarıya. Kılıçdaroğlu ve ekibi hasbelkader yaptıkları bir ziyarette, eve ayakkabılarıyla giriyorlar mesela. Türkiye'de hangi emekçi ve ezilmiş acaba eve ayakkabıyla giriyor?

CHP, öncelikle şu sorunu cevabını vermelidir. İslam'ın bu ülkede ve sizin için konumu nedir? Bu konuda çok tutarsız davranış biçimleri gösterdiğinden, inandırıcılıktan yoksun olduğunu herkes bilmektedir. Bir çarşaflıya rozet takıyor, öte yandan yolculuklarda namaz molası verilmesin diyor. Bu savrulmaları nasıl izah ediyor acaba? Kimi gazete yazarları CHP'nin inançlara saygı duymaya başladığını falan yazıyor ama henüz bunun somut söylem ve karşılıkları yok.

Hemen peşinen söyleyelim; CHP ne kadar kongre yaparsan yapsın, ne kadar başkan değiştirirse değiştirsin şansı yok. Çünkü sorun bu değil; Zira CHP'nin çıkardığı sesler, toplumsal hafızaya hiç tanıdık gelmiyor. Bu sesleri, bu topraklar tanımıyor.