Dolar (USD)
32.16
Euro (EUR)
34.90
Gram Altın
2477.65
BIST 100
10158.63
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Küçük Şeyler

Ne zaman yorulsam küçük şeylere sığınıyorum, küçük şeyler yapmak istiyorum, küçük şeyler yaşamak… Küçülsün istiyorum her şey, dünya küçülsün, nesne küçülsün, insan küçülsün; küçülsün dağ, bayır, ırmak, deniz, avuçlara sağsın ve ben onların kıyısında, onlarla, onlardan, yorulmadan... Karınca kadar olsun her şey, hiçbir şey büyük görünmesin gözüme, hiçbir şey korkutacak kadar büyümesin. Büyük yoruyor, büyüklük yoruyor, büyümek yoruyor insanı…

Küçülmek istiyorum, küçülmek, küçücük olmak, o kadar ki kötülük bulamasın beni, ölüm bulamasın… Küçülmek istiyorum, o kadar ki boyum yetmesin masaya, felsefeye romana, sığınsın başım bir tek masala, masallara…

Yorulmak, belki biraz büzülmek demek, biraz hacim kaybetmek, biraz da ruh… Bende öyle değil ama, bende öyle olmuyor. Ne zaman yorulsam, farklı bir ışık geliyor pencereme, farklı bir ışık gelip yerleşiyor gözlerime, farklı bir ışık değiyor kirpiklerime. Tüy gibi yumuşak, ince, hafiflik bahşeden… Küçülsün dünya diyor, küçülsün dağ ve ırmak, küçülsün sorunlar; gelmeler, gitmeler, iftiralar, zulümler küçülsün…

Çimleri ağaçlardan daha çok seviyorum böyle vakitler, ağaçların küçükleri büyüklerinden daha değerliler… Okaliptüsler değil mesela, ladinler, gürgenler değil; gelsin istiyorum yanıma, küçük, minicik söğütler, yeşil dalları kapatan uzun kirpikleri onların, her bakışta ayrı bir güzel, kıvrım kıvrım yaprakları onların…

Karıncaları kekliklerden çok, keklikleri kartallardan ziyade seviyorum böyle vakitler, küçülünce sanki yüreğime daha kolay girecekler. Gövdeleri küçüldükçe kanatları büyüyecekler…

Küçük fikirleri daha çok seviyorum böyle vakitler, her tarafımı yemyeşil bahara büründürüyor kapı önlerindeki fısır fısır sohbetler; tebessümü kahkahadan, fısıltıyı haykırıştan daha bir sıcak buluyorum böyle zamanlarda, her yanımdan yaşam yeşertiyor sessizce kurulmuş cümleler, birinden ötekine akan kelimesiz sözler…

Küçükleri daha çok seviyorum böyle vakitler, keşke hiç büyümeseler yahut oldukları yerden yeniden küçülüp çocukluğuna dönseler. Lokmalar küçük olsa, yalanlar küçük olsa, küçük tezgahlar, küçük tuzaklar, küçük yaralar, en büyüğü ertesi sabah silinip giden pembe çizikler kadar…

Git git bitmeyen yollar olmasa, okyanuslar aşılmasa, dağlar delinmese, gökler duman olmasa, suların böğrü yarılmasa, köşeyi dönünce bitse yolculuklar, aşağı inince ansızın küçük ırmaklar… Dinlenmesi kolay yorgunluklar… Kocaman kocaman ağrılar bir yerlerimize yapışıp kalmasa, kaldıkça büyümese, büyüdükçe büyütmese mutsuzluklarımızı…

Olsun, mutluluklar da kısa olsun. Olsun, hayat da kısa olsun. Olsun, bütün güzel şeyler kısa olsun. Olsun, dünya da küçük, beden de küçük olsun. Olsun, küçük olsun sahip olduklarımız. Küçük evler, küçük bahçeler, küçük sokaklar, küçük soluklar… Bir tek yüreğimiz büyük olsun. Bütün o küçükleri içine alacak kocaman bir yürek tek.

Çocuklar, taylar, yeşerti, gündoğumu…

Hayat hep küçüklerin ve küçüklüklerin yanında duruyor gibi…

Büyüdükçe uzaklaşıyor insan, yazık ki, hayattan…