Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2399.29
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Eylül 2023

Kültürün izinde (1)

“Eğitilerek yetişen, büyüyen, hayata atılan insan bir kültür varlığıdır.”diyor, Merhum Teoman Duralı Hoca, Doğu ve Batı Medeniyetleri eserinin 41’inci sayfasında…

Yine aynı eserin 42’inci sayfasında: “İnsanın inanç çerçevesinde yaşamasına hayat diyoruz. Hayvanların; koyunun, keçinin, atın (…) hayatı yoktur, yaşamları vardır.”

Hoca, zanaatı, dini ve dili, kültürün üç temel unsuru olarak zikrederken dinle kültürü, kültürle ahlakı iç içe geçmiş olaylar olarak değerlendiriyor.

İnsan sosyal bir varlıktır, toplumun rengini, kokusunu, duyuşunu, düşüncesini yansıtır.

Etkileşim budur.

Metinlerarasılık, metin sosyolojisi…

Kuss bin Sâide,

Yahya Kemal,

Fuzulî,

Âşık Veysel

Bâki,

Cahit Sıtkı,

Neşet ERTAŞ

Barak havaları…

Nutuklar, halk şiiri, divan şiiri, modern şiir aynı denize dökülen ırmaklar gibi…

Medeniyetlerin temeli; kültürdür.

Kültür, bir baraj havzası gibidir; seviye kazanmadan medeniyet kurulamaz, bir enerji ortaya koyamaz.

Medeniyetin temeli millî kültürdür.

Millîleşmeden evrenselleşme olmaz.

Bundan mütevellit medeniyet kuran milletler, her alanda üstünlük sağlamışlardır. Elbette kültürü oluşturan da dildir.

Her kelime düşüncenin birer yapı taşıdır. Milletlerin DNA’sı dilidir.

Medeniyetin en bariz özelliği ise çok kültürlülüktür, diller, renkler, inançlar, düşünceler, dinler bir aradadırlar; bir bestenin notalarıdırlar.

Ayıplamak, ayıptır.

Kültür ve medeniyet denizine akıp gelen her kaynak, çağlar boyunca geçtiği yerlerin toprağını, havasını, minarelerini, tohumunu taşır. Nesiller böyle beslenir.

Bir kelime, bir dize yüzyıllar ötesinden göz kırpar, zamana seslenir…

Âşık Veysel’in:

“Anlatmam derdimi dertsiz insana
Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiç bir zaman gül dikensiz olamaz

Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemâlı

Sabretmeyen maksudunu bulamaz

Ah çeker âşıklar, ağlar zârınan
Yüce dağlar, şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül, ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşlarım silemez

Veysel, günler geçti, yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım, güllerim soldu
Gemi yükün aldı, gam ilen doldu
Harekete kimse mâni olamaz”

şiirinde geçen

Derdim bana derman imiş bilmedim” sözü ile

16’ıncı yüzyıl divan şairi Fuzulî’nin Gazel’indeki
Aşk derdiyle hôşem el çek ilâcumdan tabîb
Kılma dermân kim helâküm zehri dermânundadur
” sözü tesadüfî midir?

“Gemi yükün aldı, gam ilen doldu
Harekete kimse mâni olamaz” ile

Yahya Kemal BEYATLI’nın

“Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.”

ifadesindeki benzerliğin sebebi nedir?

Yine, Âşık Veysel’in:

Anlatmam derdimi dertsiz insana
Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez
”i ile

Neşet ERTAŞ’ın:
“Yâr hoyrata tatlı kelâm eyleme
Hoyrat olan, dil kıymetin bilemez
Kargayı bağına koyup eğleme
Karga olan, gül kıymetin' bilemez”i aynı kalemden çıkmış gibi değil midir?

Kerem gibi canın nâra yakmayan
Mecnun gibi çilesini çekmeyen
Yâr âşkına gözyaşları dökmeyen
Ağlamayan sel kıymetin' bilemez”

Ya da…

“Hele bakın şu feleğin işine
Ne çileler vermiş kulun başına
Mecnun'u Leyla'ya hasiret etmiş
Kerem yanmış Aslı Hanın
aşkına

Eyüp dert elinden ne hale gelmiş
Hüseyin
aşkına başını vermiş
Ferhat Şirin için dağları delmiş
Nesimi yüzülmüş yarin
aşkına

Kimi dert elinden ömrün bitirmiş
Kimi bahçesinde güller yetirmiş
Garip dert elinden yolun yitirmiş
Çark-ı devran döner birin
aşkına’yı anlamak için tarihi, dini ve edebiyatı bilmek gerekmiyor mu?

Eğitimin amacı bu değil mi?

Mecnun,

Leyla,

Kerem,

Aslı,

Eyüp,

Hüseyin,

Ferhat,

Şirin,

Nesimi bilinmeden şiirin anlaşılması ne mümkün!..

Eğitim-öğretimin amacı da bu değil midir?

TEKNOFEST kadar, teknolojiyi Türkçeleştirmek de önemlidir.

11 Eylül’de devam…