"Kur'ân-ı kerîm en büyük saygıyı hak ediyor!.."
Allahü Teâlânın insanlara hidayet rehberi olarak gönderdiği son kitabı Kuran-ı kerim; insaf ehli birçok gayr-ı müslim bilim adamı tarafından da yüksek derecede takdir edilip mucize olduğu itiraf edilmiştir. Bu munsif ilim adamlarının itirafları çoktur, bunlardan birkaçı kısaca şöyledir:
Stanley Lane Poole şöyle der: “Muhammed aleyhisselama Medine’de nâzil olan âyetler özellikle
dikkate şâyândır. Çünkü bu âyetler, İslâm toplumunu idare eden her Müslümanı
doğru yola sevk eden âyetlerdir. Mekke’de vahyolunan âyetler ise, büyük ve
etkili bir dinî hayat için gereken her şeyi ihtiva eder...”
Sedillot şöyle der: “Hiç şüphe yok ki Kuran, en büyük saygıyı hak eder. Çünkü O,
insanlara; Allah’ın kullarından ne istediğini, kulların da Yaradan’dan ne
beklediğini dolayısıyla kul ile Allah arasındaki münasebeti en doğru şekilde
açıklamıştır. Kuran’da, ahlâk ve felsefenin bütün esasları mevcuttur. Fazilet
ile rezilet; hayır ve şer; eşyanın
gerçek mahiyeti, kısaca söylemek gerekirse her mevzu Kuran’da açıklanmıştır.
Adalet, eşitlik; başkalarına iyilik etmek ve her türlü erdem Kuran’da
mevcuttur. Kuran, insanı iktisat ve adalete sevk eder, sapıklıktan muhafaza
eder. Kuran; insanı ahlakî zaafların karanlığından kurtarıp yüksek erdemlerin
aydınlığına çıkarır. Müslümanlara barbar diyenler, bilinçsiz insanlardır. Çünkü
onlar; Kuran’ın açık nurlu âyetlerine karşı gözlerini yumuyorlar ve O’nun
toplumdan ne kadar kötülüğü silip götürdüğünü bilmiyorlar…”
Gaston Carre şöyle der: “Kuran’da; dünya medeniyetinin dayandığı bütün temeller mevcuttur.
O kadar ki, dünya medeniyetinin, İslâmiyet tarafından yayılan esasların
uyuşumundan vücut bulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz…”
Alexis Louvasonne şöyle der: “İnsanlığın hidayeti yani doğru yolu bulması için Hazret-i
Muhammed’e vahyolunan Kuran, hikmetle dolu çok parlak bir eserdir. Hazret-i
Muhammed’in gerçekten peygamber olduğu ve kâinatın Yaratıcısı tarafından
gönderildiği hususunda asla şek ve şüphe yoktur. Hazret-i Muhammed’e indirilen
Kitap, bir belagat harikası, bir ahlâk ve fazilet rehberi ve mukaddes bir
Kitap’tır. Kuran’ın getirdiği esaslarla çelişen hiçbir bilimsel keşif yahut
ilmî umde yoktur. Kuran talimatlarıyla doğa kanunları arasında tam bir ahenk
vardır…”
Dr. Morrice şöyle der: “Kuran hiçbir yönden tenkit edilemeyen bir fesahat ve belagat
mucizesidir. Kuran, her mânâyı en güzel bir şekilde ifade eder. Gerçekten O,
semavî kitapların en mükemmelidir. Kuran, insanlığa bahş olunan kitapların en güzelidir.
Bundan dolayıdır ki, Müslümanların yüksek sınıfları; hayatın hakikatlerini
kavramak noktasında ne kadar bilgilenirlerse o derece Kuran’la ilgileniyor ve
O’na o derece saygı gösteriyorlar. Evet Müslümanların Kuran’a saygıları sürekli
artmaktadır…”
Dr. Steingas şöyle der: “Zaman ve mekân itibarıyla birbirlerinden uzak, fikrî
inkişafları bakımından da birbirlerinden çok farklı olan insanlara harikulade
bir hassasiyet bahşeden, muhalefeti hayra ve iyiliğe çeviren Kuran, nasıl en
büyük hayretlere şayan bir Kitap ise, beşerin mukadderatıyla uğraşan bilginler
için de, üzerinde o derece durulmaya ve incelenmeye layık bir kitap’tır…”
Edward Gibbon şöyle der: “Kuran bir kanunu esâsî ve yasamanın ruhudur. Kuran’a göre
satvetli bir hükümdarla zavallı bir fakir arasında hiçbir fark yoktur. İşte
Kuran bu gibi esaslar üzerinde öyle bir hukuk vücuda getirmiştir ki, dünyada
bir benzeri yoktur…”
Dr. Gustave Le Bon şöyle der: “Dünyanın bütün dinleri içinde; en saf, en temiz ve en doğru
tevhid inancını müslümanların kutsal kitabı Kuran öğretmiştir…”
Mr. Arnold şöyle der: “Kuran, insanlara mükemmel bir terbiye verdikten başka, onlara
hususî hayatlarında ahlâklı, âlicenab, hayırsever, cesur ve şecaatli olmayı ve
bütün müslümanları sevmeyi öğretmektedir…”
Baba Nanak şöyle der: “Hakikaten imanın gerçek kitabı Kuran’dır…”
John Davenport şöyle der: “İslâm terbiyesinin ana kaynağı Kuran-ı kerimdir. Fakat,
Kuran’ın
emirleri ahlâkî vazifelerle sınırlı değildir. Kuran-ı
kerim; Allah’a imanı, İlahî iradeye teslimiyeti, İlâhî emirlere itaati; iyilik
etmeyi, takvalı ve itidalli olmayı; içkiden sakınmayı ve hoşgörülü olmayı
emreder…”