KUR'AN'I DİLİYLE OKURKEN HALİYLE DE YAŞAMAK
Abdullah bin Mes'ud'dan:
u2013 Şüphesiz, şu Kur'an, Allah'ın ziyafet sofrasıdır. Gücünüz yettiğince O'nun sofrasından faydalanınız.
(Hakim, Müstedrek; Camiussagu00eer, 2413)
* * *
Kur'an, Allah'ın kulları için hazırladığı bir ziyafet sofrasıdır. İnsanın kalbini, ruhunu, aklını besleyecek hakikatler, ölçüler, tavsiyeler, emirler ve yasaklar bu sofrada insanların istifadesine sunulmuştur. Öyleyse, dünya ve ahirette mutluluğu yakalamak, huzurlu ve başarılı olmak isteyenler, bu ilahi sofradan azami ölçüde faydalanmanın yoluna bakmalıdırlar.
* * *
Ebu Zerr'den:
u2013 Siz Allah'ın huzuruna, Allah'tan (size) gelmiş olandan, yani Kur'an'dan daha faziletli bir amelle varamazsınız.
(Ahmed bin Hanbel, Zühd; Camiussagu00eer, 2543)
* * *
Allah, Kur'an'a bağlı, yani onu okuyup emir ve yasaklarına riayet eden müslümandan razıdır. Onu sever. Allah katında, Kur'an'a bağlı yaşamaktan daha faziletli bir amel yoktur. Ohalde, şuurlu mü'minler, Kur'an eksenli bir hayat yaşarlar. Kur'an'ın emir ve yasaklarına uymayı hayatlarının gayesi, ömürlerinin meyvesi bilirler.
* * *
Kur'ana sevgi, saygı ve bağlılık; sadece Kur'an'ı güzelce okumaktan, sık sık hatim indirmekten, Kur'an'ın lafzını ezberleyip hafız olmaktan ibaret değildir. Kur'anla bu derece sıkı ilişki, içli dışlı bir hayat, elbette güzel ve faziletli bir ameldir.
Ama bundan ötesi daha mühimdir. O da Kur'an'ın manasını bilmek, mesajlarını iyi kavramak, emir ve yasaklarını özümseyip hayatına uygulamaktır.
Yani insan diliyle Kur'an'ı okuduğu gibi, haliyle de yaşamalıdır. Yani Kur'an, lisan-ı halle de okunmalıdır. Lisan-ı halle uygulamaya konularak okunan Kur'an, lisan-ı kalle okunan Kur'an'ın fazilet ve makbuliyetini daha da artırır.
Kur'an okumayı her müslüman elbette öğrenmelidir. Ama okumayı bilmemek, Kur'anla sıkı ilişkide olmaya engel değildir. Kendisi okumayı bilmeyen, Kur'an'ı güzel okuyanları dinleyebilir. Mealini okuyup Kur'an kültürünü geliştirebilir. Manasını hayatına uygulayıp Kur'an'ın gölgesi altına girebilir.
