Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2428.59
BIST 100
9972.08
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Kasım 2023

Küresel denklem

2024’te 70’e yakın seçim yapılacak dünya genelinde. Dolayısıyla küresel sistemde, kartların yeniden dağıtılacağını şimdiden söyleyebiliriz. Belki yeni ittifaklar, belki yeni çatışmalar, belki de yeni fırsatlar… kim bilir? Ama bilinen tek şey gücü elinde tutan sınıfların, kendi içlerinde bir ayrışma yaşadığı ve kavga halinde olduğundan ibaret seyrediyor. Peki, kim bu odaklar derseniz? Aslında bizi takip edenler, bunlara çok ta yabancı değiller. Lakin geçenlerde izlediğim Cemil Şinâsi Türün’ün, bu hususta getirdiği “Taş, kâğıt, makas” benzetmesini, ilginç bulduğumu belirtmek isterim. Buna göre Cemil Bey, Kâğıt’çıları (para, finans…) ROTHSCHİLD, Taş’çıları da (petrol, gaz, enerji…) ROCKEFELLER ailelerine dayandırıyor. Makas’la ise Pentagon, CIA ve MI6 gibi askeri yapıları işaret ediyor. Yani buna göre dünyada bir para ve enerji kavgası olduğu, silahın da konjonktüre göre şekillendiğini söylersek hata yapmış sayılmayız. Tabi bu işbirliğinin, ülkelerin iç dinamiklerine sirayet ettiği de tartışılmaz bir gerçek. Tıpkı ABD Cumhuriyetçilerinin Taşçı, Demokratların da Kâğıtçı olması gibi.

Anlayacağınız yaşanan hadiselere bu çerçevede bakarsak, gerçekte kimin kimlerle işbirliği yaptığını yada kimlerin kime karşı desteklendiğini, ülkeler bazında da çözümlemek zor olmayacaktır. Bu minvalde Ukrayna-Rusya Savaşında Taşçı Putin ile Kâğıtçı Zelenski’nin karşı karşıya geldiği, buna da Kâğıtçı Biden ve İngiltere’nin çanak tuttuğu sonucunu çıkartabiliriz. Bu vesileyle ABD ve İngiltere’nin makasçılar içindeki kâğıtçıları kullanarak, Avrupa’yı dizginlediğini de söylemek pek ala mümkün.

Bahsedilen formülde Çin’in yerini sorarsanız, işte orası biraz karışık. Öyle ki Şi Cinping’in, İngilizlerle yani Kâğıtçılarla olan birlikteliği sır değil. Zaten Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşındaki pasifliğinin, bunu açıkça ele verdiği net. Fakat Çin’in itirazı, doların rezerv olarak kullanılmasından kaynaklanıyor. Bu ise takdir edersiniz ki çok su götürür reel politikte. Ama her şeye rağmen Kâğıtçıların Pasifikteki gerilimi, son yapılan ABD-Çin görüşmesiyle şimdilik engellediği ve Akdeniz’e kaydırdığı da şüphesiz.

Hal böyleyken İran-Suud Barışını da atlamak olmaz muhakkak. Kaldı ki Kâğıtçı Körfez Arapları ile Çin’e yaslanan İran’ın, aynı masada buluşması çok şey ifade ediyor. Her iki tarafın kâğıtçılarla diyaloğunun, İsrail’in Gazze saldırılarında da kendini gösterdiği ise aşikâr. Buradan İran’ın, “kâğıtçıların şuan estirdiği rüzgârdan, kendi durumunu kotarmayı” düşündüğünü iddia edebiliriz elbette. İşkillenmekte de haklıyız. Zira İran dini liderinin “Gazze için savaşa girmeyiz” açıklamasından günler sonra, Biden yönetimince tutulan 10 milyar doların İran’a geri ödenmesi oldukça manidar…

İşte bu hengâme yaşanırken dünyada, kâğıtçılara hizmet eden İsrail’in, Gazze’deki katliamı dur durak tanımıyor ne yazık ki. Adeta yaşayan cesetleri oynayan İslam dünyasının hali de içler acısı. Kimi top çevirirken emir aldıkları makamlar adına, kimileri de iktidarları uğruna İsrail’i güzellemekle meşguller maalesef. Buna karşın Türkiye, Malezya, Cezayir, Katar ve Mısır gibi bazı ülkelerin, akan kanı durdurma ve katil Netanyahu’yu baskılama girişimleri takdire şayan ilerliyor. Gel gelelim söz konusu durum dolayısıyla, bu soykırımın kısa vadede sonlanmayacağı ise ortada. Ancak hiç merak etmeyin! Türkiye gibi ülkelerin gösterdiği samimi çaba, Gazze’deki mücadele ve akan hiçbir mazlum kanının zayi olmayacağı, bilakis eninde sonunda bağımsız bir Filistin devletinin kurulacağını buradan ilan etmek isterim. Çünkü gidişat, tamda zikrettiğimiz biçimde ilerliyor her açıdan. Yoksa bu katliamı gölgelemeye çalışanların bile, ister istemez “İki devletli çözüm” fikrini kabul eder duruma gelmesi nasıl göz ardı edilebilir ki? Sonuçta “Zulüm ile abad olunmaz”… Ve unutmayın! “Onlar tuzak kurdular. ALLAH da onlara tuzak kurdu. ALLAH, tuzak kuranların en hayırlısıdır… Bilmem anlatabildim mi?