Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.64
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 May 2016

Le Ballet Comique de la Reine Tevşihi

Önümüzde 19 Mayıs, 'kutlu' hatta bazılarına göre 'dini' sayılabilecek bir gün 'idrak' edilecek, tüm dış temsilciliklerde ve dahi 'Yavru Vatan' Kıbrıs'ta da ihya edilecek ya, konuya o günüsü dalmadan şimdiden 'girizgah' yapayım istedim.
Aslında diğer zaviyeden az biraz 'eskimiş' konu da sayılır, çünkü tartışmanın temeli en son yine 'Neşe dolduğumuz' ulvi günlerden birinde atılmıştı. Ve fakat tartışmanın 'mürurizamanı', zaman aşımı yoktur ha!
Tartışmanın 'fitilini' elbette here hiçe saldırmak için, daha doğrusu Erdoğan'a saldırmak için, hatta en doğrusu milletin değerlerine saldırmak için bahane gezen matbuatın paçavraları, yer yer 'terörist' sevicileri, en azından kamu vicdanında hıyaneti vataniyyeden mahkum neşriyet ve avanesi ateşledi.
Cübbeli Ahmet Hoca'nın, sanki 'alternatif' 23 Nisan programı hazırlıyormuş havası vererek atıf yaptıkları İDDEF toplantısına 'Fazıl Say resitali mi?' yoksa 'Cübbeli ilahisi mi?' gibi abuk sabuk bir modernite ve 'medeniyet' ikilemi oluşturmak istendi.
Güya, malum çok sesli klasik batı müziği, opera, senfoni, bale ve saire medeniyet ve modernizm, ancak ilahi, dini kılık kıyafet 'gericilik'. Tabii, bu tartışma da en az iki yüz senelik ayrı bir 'gericilik' ya, o da ayrı mesele!
Modern olmak, çağdaş olmakla izah edilebilir ve medeniyetle kesiştiği noktalar vardır. Bunların lugat tahlilleri, ıstılah, kavram manalarını irdelemek de ayrı bir 'akademik' çalışma, ama şu kast edilen yani insanı güya modern yapan şeyler ne kadar modern onu sormak isterim!
Mesela Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren Paşa'nın emriyle tertip edilen ve amacı toplumu 'modernize' etmek olarak anlatılan 'Baloların' tarihi, ilk Venedik kayıtlarında 1162 olarak biliniyor. Şüphesiz daha eskidir lakin resmi bir kayıt elde bu var, onun için bunu varsayalım.
E, gelelim o balolarda yahud müstakil mekanlarda çalınan çok sesli klasik batı müziğine. Onun da yine resmi kayıtları taa 960 yılına gidiyor ve elbetteki 'kilise müziği' menşeidir. Geçelim daha yakın zamanlı Bale'ye. O da 1581 'Beaujoyeux' diye sahneye konmuş ki, elbette onun da geriye doğru mazisi var yav!
Resimdir, heykeldir, tiyatrodur. Bunların tarihi hele, çok daha eskiye gitmektedir.
Yeri gelmişken, geçen kendini 'tiyatrocu' diye tanımlayan Haluk Bilginer bişeyler yumurtlamıştı. Yok, 'Tanrı Kadındır' zırvası değil, Türkiye'de tiyatroya ilgi yokmuş da, kapansa kimse umursamazmış da, ama İngiltere'de yer yerinden oynarmışmış falan fistan! Heh işte tam da zurna orda 'zırtlıyor' işte. Çünkü adamlar o sizin modern dediğiniz şeyleri 'hars' olarak binlerce yıldır yapıyor, yaşıyor, huu!
Adamlar 'parmak kadar' çocukları 'modernlik' adına falan değil, yüzyıllardır kendilerince 'dini' gerekçelerle 'piyano' başına oturtuyor!
Ya peki oturtmuş da, ne olmuş? Aranızda bir 'manyak' çıkıp da, hele ki bizim 'altınçağımız', onların ise kendi ifadeleriyle 'karanlık-orta çağ' dedikleri zaman, bu operanın, balenin, tiyatronun, klasik müziğin ila ahir, batıyı 'modern ve medeni' yaptığını söyleyebilir?
Sen de kalk, bize bunu, yok medeniyet, yok modernizm, hem de bilmem ne, diye yutturmaya çalış, hatta bununla da yetinme bir de dayat!
Hasılı, onlarla haşır neşir olan, kendi telinden, bizim gibi İslam toplumunda olan mevlidden, ilahiden gidiyor hemşehrim!
Sen açık açık desene 'benim derdim' başka!