Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Kasım 2014

MADEN FACİASININ SORUMLULARI BULUNDU

Ermenek'te geçen hafta madende mahsur kalan 18 işçiden haber yok. Bu sene içinde Soma'da 301 işçi hayatını madende kaybetti. Mesele maden meselesi mi? Hayır bence değil. Başka vakıalar da söyleyelim Isparta'da bahçede çalıştırılacak çoğu kadın 18 kişi yolda araba kazasından öldüler. Peki bunlar kaza mı? Açıkçası elinizi vicdanınıza koyup konuşacak olursanız, öyle kolaylıkla kaza olduğunu da söyleyemezsiniz. Peki problem ne? Problem bir zihniyet sorunu.

Ben Türkiye'de meydana gelen bu olayları, birkaç sebeple bağlantılı görüyorum. Öncelikle görünürde iki temel sebep var: Birincisi; denetimsizlik ve ikincisi; ciddiyetsizlik. Soma faciasının ardından, hükümet hemen bir tasarı hazırlayarak kanunlaştırdı. Ancak, Ermenek'teki kazanın ardından anlaşıldı ki, bu ocak daha önce denetim geçirmiş ve denetimde bazı eksiklikler tespit edilmişse de, birçok şey "mış gibi" yapılarak işler yolunda gösterilmiş. Fakat Ermenek'teki maden olayına damgasını vuran Çalışma Bakanı'nın açıklamaları oldu: "Madenleri eksiklerden dolayı kapatıyoruz, ama araya bir sürü hatırlı adam sokularak tekrar açılıyor." Bence Türkiye gerçeğini açıklayan flaş cümle. İşte tam da bu cümlenin üzerinden Türkiye'nin zihniyet meselesini yorumlamak gerekiyor.

Bu yaygın zihniyet Türkiye'de aslında iş ve gündelik hayatın bütününde ihatalı bir şekilde kendisini gösteriyor: "İşi tabiatı gereği yapmamak, ama yapmış gibi göstermek." Yolda dolmuşlara ayakta adam almak yasaktır. Ancak dolmuşlar tıka basa adam doldururlar ve yetkililer bunlara bazan göstermelik ceza verir. İşte Isparta'da 20 kişilik arabaya kavun doldurur gibi 46 kişi istif edilmiş; araba istiap haddinin üzerindeki yükden dolayı freni tutmayıp devriliyor. Hırs, komisyonculuk, başkalarının emeğini gaspa kadar içinde her türlü cürüm var.

Okulda ders veriyorlarmış gibi yapan öğretmenler, üniversitede gereği gibi ders vermeyen öğretim üyeleri, kaldırımlara park eden ve ters yönden giden araçlar, kaldırımlara masa sandalye atan lokanta ve restaurantlar, denetim yapılmış gibi gösterilen işler, işlerinde sahtekarlık yapan esnaflar, metro istasyonlarında sigara içen kişiler vb. Bunlara ait kamuda kurallar vardır. Fakat bunları ciddiyetle denetleyip gereğini yapanlar ortada yoktur. Bu sebeple Türkiye'de insanlar "mış gibi" yaparak yaşamaya alışmışlardır. İşte bunlar, denetimsizlik ile ciddiyetsizliği birleştiren mebzul miktardaki örneklerden bazılarıdır.

Fakat bunların önlenmesinde sadece devlet kurumlarının müdahalesi yeterli değildir. İnsanımız, bu ciddiyetsizliği bizzat kendisi beslemekte; bunlara itiraz etmemektedir. Hata yapanları resmi kurumlara ve ilgili yerlere şikayet etmek yerine, en azından bunlara onay verecek bir sessizliğe bürünmekte; bir müddet sonra uydum kalabalığa diyerek onlardan biri olabilmektedir. Bu kötü zihniyetle etkin mücadele, ancak bu toplumda yaşayan insanların kötülüğe karşı etkin yasal mücadeleleri ile olur. Üstelik müslüman bir toplumda, böyle bir zihniyetin boy vermesi facianın bir başka adıdır. Şunu söyleyelim; hiç kimse Allah yanındaki sorumluluğundan kurtulamaz.

Şimdi Soma'daki 301 kişinin, Ermenek'teki 18 kişinin hesabını kim verecek? Önce bunun dünyadaki hesabını hükümet kime uzanacaksa uzansın sormalıdır. Fakat belirtelim ki; bunların Allah yanındaki hesapları çetindir ve doğrusunu söylemek gerekirse sessizliğe bürünen, gereğini yapmayan herkese pay düşecek kadar geniş kapsamlı olacaktır.

Dışarıdan eleştiriyi herkes yapıyor. Şimdi madenler ve diğer facialar hakkında ahkam kesmek kolaydır. Fakat olayların Türkiye'de yaşayan herkese bir sorumluluk yüklemesi lazımdır. Yani, dolmuşçu, öğretmen, öğeretim üyesi, lokantacı, esnaf maden sahibine söveceğine, bu olayların olmaması için kendisine ne sorumluluk düşeceğine bakmalıdır. Bu çerçevede dolmuşçu haddinden fazla adam almamalı, lokantacı masa ve sandalyeleri kaldırımlara koyarak insanların geçisine engel olmamalı, Öğretmen ve öğretim üyesi tam saatinde ve düzgün ders vermeli, esnaf dürüst olmalıdır. Bunları da Allah'a karşı sorumluluk hissiyle yerine getirmelidir.

Yani madende bu faciaların önüne geçmenin yolu, herkesin faciaya yol açan zihniyeti beslememesi ile birebir ilintili.